Kudüs’e yönelen tehlike
Biz, daha önce de dile getirdiğimiz üzere Beyrut’ta düzenlenen programlar ve yaptığımız görüşmeler vesilesiyle derlediğimiz bilgileri aktarmaya devam ediyoruz.
Fakat bugünlerde Türkiye’nin birinci gündemini Obama’nın ziyareti ve Medeniyetler İttifakı toplantısı oluşturuyor. Bu konuyla ilgili değerlendirmelerimizi kısmen bazı radyo ve televizyonlara yaptığımız yorumlarda dile getirmeye çalıştık. İnşallah Özel FM’de Cuma günü (10 Nisan) yayınlanacak Dünya Döndükçe programında ağırlıklı olarak bu konu üzerinde duracağız. Programımızın ses kaydı daha sonra web sitemizde de ‘www.vahdet.com.tr’ yayınlanacak. Bugünkü ve müteakip yazımızda ise Kudüs’te gittikçe yoğunluk kazanan Yahudileştirme faaliyetleri ve bu faaliyetlerin kutsal şehrin İslâmî kimliğine karşı arz ettiği tehlike üzerinde duracağız.
İşgalci Siyonist devletin gittikçe yoğunluk kazanan faaliyetlerinin amacı, Kudüs’ün dinî ve kültürel kimliğine müdahaledir. Bu yüzden yürütülen faaliyetlerle hem nüfus yapısının genelde tüm Filistinliler, özelde Müslümanlar aleyhine değiştirilmesi, hem de İslâm’ın oradaki tarihi mirasının yok edilmesi suretiyle kültürel görünümünün bozulması amaçlanıyor.
Kudüs’ün 1948’de işgal edilen Batı kesiminde demografik yapı göçe zorlama ve toprak gaspı uygulamalarıyla tamamen değiştirildi. Artık o kesimde çok az sayıda Filistinli nüfus var. Şimdiki faaliyetlerin hedefinde ise Mescid-i Aksa’nın ve diğer İslâmî eserlerin bulunduğu Doğu Kudüs yer alıyor.
İşgal devleti parlamentosu Kudüs’ün genelinde Filistinli nüfus oranının % 34’ten % 22’ye düşürülmesi kararı aldı. Bu kararın uygulamaya geçirilmesinde başvurulan üç önemli metod var. Birincisi Kudüs’ün çevresine inşaa edilen Yahudi yerleşim merkezlerinin de Kudüs’e dâhil edilmesi suretiyle nüfus yapısının Filistinliler aleyhine değişmesinin sağlanması. Kudüs’ün çevresi ise toprak gaspıyla ve resmî terör uygulamalarıyla inşaa edilen Yahudi yerleşim merkezleri vasıtasıyla tamamen Yahudi kuşatmasına alındı. İkinci metod, inşaa edilen ırkçı ayrım duvarı vasıtasıyla şehrin kenar bölgelerinde yer alan Filistinli mahallelerinin şehrin dışında bırakılması. Duvarın Kudüs etrafına inşaa edilen kısmı büyük ölçüde tamamlandığından söz konusu mahallelerin tasfiye işlemi de gerçekleştirildi. Duvar yüzünden oturdukları evler Kudüs dışında kaldığı için Kudüs kimliğini kaybeden pek çok Filistinli oldu. Onların Kudüs kimliğini kaybetmeleri, öyle alelade bir kimlik değişikliğinden ibaret değil. Artık Kudüs’le irtibatları kesiliyor, bu şehrin imkânlarından faydalanma haklarını kaybediyorlar. İbadet için Mescid-i Aksa’ya gitmeleri engelleniyor. Kudüs kimlikleri olmayan Filistinlilerin Kudüs’e girişleri, bir ülkeden diğerine geçiş yapmaktan zor. Üçüncü metod ise özellikle Eski Kudüs’te yer alan mahalleleri teker teker yıkarak oralarda ikamet eden Filistinlileri göçe zorlamak. İşgal devletinin son dönemde ağırlıklı olarak üzerinde durduğu planlar da bu üçüncü metodun uygulanmasıyla ilgilidir.
Yıkılması hedeflenen yerleşim birimleri ve mahalleler, Mescid-i Aksa’nın etrafını saran mahallelerdir. Buralar Mescid-i Aksa’nın her yönden Yahudi kuşatmasına alınması ve Müslümanların bu kutsal mabede ulaşmalarının dolayısıyla Siyonist tehditlere karşı onu savunmalarının zorlaştırılması amacıyla tercih edilmiştir. Siyonist devlet Mescid-i Aksa’yı hedef alan baskınlarında aynı zamanda “sivil” diye nitelendirilen Yahudi göçmenlerin de işgalci askerlerin yanında yer almalarına imkân sağlamak ve böylece Müslümanların kutsal mabetlerini savunmalarını zorlaştırmak istiyor.
Son dönemde yoğunluk kazanan Yahudileştirme faaliyetlerinde yıkılma tehdidiyle karşı karşıya kalan bölgelerin başında Silvan geliyor. Ayrıca Vadi Ebu Cerrah, Vadi’l-Hilve başta olmak üzere muhtelif mahalleler, yıkım tehdidiyle karşı karşıya. Bu mahallelerin haritadaki yerlerine bakıldığında tümünün bir arada Mescid-i Aksa’yı sardıkları ve böylece işgal güçlerinin saldırılarına karşı bu kutsal mabedin bekçiliğini yaptıkları görülecektir. Siyonist devlet o yüzden bu mahalleleri ortadan kaldırmak istiyor.
Me’menullah Kabristanı’nı yıkarak üzerine “Hoşgörü Müzesi” adını verdiği kin, nefret ve düşmanlık müzesini inşaa etmeye çalışan işgalci saldırgan, eski Kudüs’te bulunan mezkûr mahalleleri yıkmak suretiyle Tevrat Parkı ve Davud Sitesi projelerini hayata geçirmek için çalışıyor. Siyonist devlet söz konusu mahallelerde ikamet edenlere evlerinin istimlâk edildiğine ve yıkılacağına dair uyarılar gönderdi. Bu mahallelerin ahalisi de çıkmamakta direniyor. Onların direnişlerinin başarısı ise İslâm âleminin kendilerine sahip çıkmasına bağlıdır.
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT