1. YAZARLAR

  2. Ahmet Varol

  3. Kudüs eyleminin düşündürdükleri
Ahmet Varol

Ahmet Varol

Yazarın Tüm Yazıları >

Kudüs eyleminin düşündürdükleri

12 Mart 2008 Çarşamba 14:04A+A-

Aslında bugün Malezya seçimleri üzerinde durmak istiyorduk. Ancak oldukça önemli olduğunu düşündüğümüz Kudüs eylemini atlamayı uygun görmedik.

Çünkü bu eylem, hem işgalci Siyonistlerle işbirliği içindeki medyanın penceresinden kamuoyuna biraz farklı yansıtıldı. Hem de birçok önemli gerçeği açığa çıkarması yönünden önem taşıyor. Malezya seçimleri sonrasında ortaya çıkan durum güncelliğini koruduğundan, inşallah daha sonraki günlerde değerlendirme imkânımız olacak. O yüzden öncelikle Batı Kudüs’te işgalci Siyonizmin en önemli beyin merkezlerinden birine yönelik olarak gerçekleştirilen eylemin genel bir tahlilini yapmak istiyoruz.
Haber kaynaklarında sürekli, eylemin gerçekleştirildiği mekân, bir okul olarak tanıtıldı. Bazı haberlerde de “Tevrat Okulu” dendi. Böyle bir isimlendirme ve niteleme zihinlerde, hedef alınanların ergenlik çağının altında öğrenciler olabileceği tereddüdünün oluşmasına yol açmaktadır. Zaten sürekli “okul” vurgusunun yapılması da bu amaca yönelikti. Evet, kurum bir öğretim kurumu. Ama sanıldığı gibi masumane öğretimin gerçekleştirildiği alelade bir öğretim kurumu değil. Burası Siyonizm ideolojisinin dinî söylemlerle beslenmesi ve işgal devletinde aktif görev alacak kişilerin işte böyle bir beslemeden geçirilmesi amacıyla kullanılan bir öğretim kurumu. Filistin toprakları üzerindeki gayri meşru işgalin ideolojik altyapısının güçlendirilmesi, işgal devletinde etkin rol oynayacak kişilerin ideolojik referanslarının oluşturulması amacıyla bu kurumdan özellikle yararlanılıyor. İşgal devletinin üst kademesinde görev almış yöneticilerin birçoğunun söz konusu öğretim kurumuyla bir bağlantısı olmuştur.
Burası sadece öğretim kurumu değil, aynı zamanda bir teşvik, propaganda ve yönlendirme kurumu. Özellikle dünyanın değişik ülkelerine dağılmış Yahudi topluluklarının Filistin’e göçünün sağlanması amacıyla yürütülen teşvik ve propaganda faaliyetlerinde bu kurum bir merkez konumunda. Dolayısıyla Filistinlilerden zorla, askerî şiddet ve sivil Siyonist terör vasıtasıyla gasp edilen arazilere kurulan Yahudi yerleşim merkezlerinin, dışarıdan Yahudi nakli yoluyla doldurulmasında “okul” diye lanse edilen bu kurum etkin rol oynamıştır. Göç teşvikinin etkili olabilmesi için bu kurumun ileri gelenleri dinî referanslar ve malzemeler oluşturuyorlar. Dolayısıyla burası alelade bir öğretim kurumu değil, işgal ve gasp politikasının dinî veri tabanını oluşturan sözde sivil cephesidir. İşte bundan dolayı muhtelif medya organlarında ve yorumlarda Siyonizmin beyninin vurulduğu vurgusu yapıldı.
Asıl önemli olan husus ise bu kurumun kimlere ait olduğudur. Çağın etkin güçlerinin “terör örgütü” olarak nitelendirdiği bir örgütün gerilla veya ideolojik yönlendirme yapacak fikir önderleri yetiştirmek amacıyla açmış olduğu bir öğretim kurumu asla bir “okul” olarak nitelendirilmez. Böyle bir kurum hakkında kullanacakları isim “terör yuvası” olacaktır. Batı Kudüs’teki eylemde hedef alınan mekân da Goş Aynomim adlı Siyonist terör örgütünün eğitim kampı gibidir. Buradan, üzerlerine dinî kıyafetlerin geçirilmesi suretiyle Yahudi toplumunda saygınlaştırılmış ama içleri vatanlarını savunan Filistinlilere karşı kin ve nefret duygularıyla doldurulmuş, savaşçı bir kafa yapısına sahip siyaset ve hareket önderleri yetiştirilmektedir.
İşgal devletinin “sivil” cephesinde birçok terör örgütü var. Zaten bu devlet, terör örgütleri vasıtasıyla kurulmuş ve bu terörist zihniyet her zaman devletin derinlerinde varlığını korumuştur. Goş Aynomim adlı terör örgütü ise aynı zamanda Siyonist devletin sivil terör cephesinin çekirdek kadrosunu ve beyin gücünü oluşturmaktadır.
Vurgulanması gereken bir husus da eylemin gerçekleştirildiği an ve mekândır. Eylem sanıldığı gibi “Tevrat öğrenimi” gören öğrencilere yönelik olarak değil, Goş Aynomim terör örgütünün beyin kadrosunun Yahudi takvimine göre 1 Mart (yılbaşı) münasebetiyle tören düzenlediği toplantı salonunda gerçekleştirildi. Burası söz konusu kadronun kendilerini en güvende hissettikleri yerdi ki; İslâmî direniş onları böyle bir salonda hedef almakla aynı zamanda güvenlikle ilgili bütün hesaplarına ağır darbe indirmeyi başarmıştır. Bundan dolayı Filistin İslâmî direnişi gerek bu eylemden bir süre önce gerçekleştirdiği ve en sıkı tedbirlerle korunan Dimona Nükleer Merkezi’nde görevli uzmanları hedef aldığı eyleminde ve gerekse son Kudüs eyleminde tam on ikiden vurmayı başarmıştır.
Kudüs eylemiyle ilgili tespitlerimizi aktarmaya devam edeceğiz inşallah

Vakit

YAZIYA YORUM KAT