'Küçük Türkiye' milliyetçiliği (I): Resmî dil
PKK'nın yayın organı olan Özgür Gündem ile Türk milliyetçiliğini ideoloji olarak benimsemiş Yeni Çağ ve Orta Doğu gazetelerini içeriklerini bir kenara bırakıp sadece dil açısından karşılaştıralım: Hangisinin Türkçesi daha iyi? Basit bir spekülasyon yapmıyorum.
Bu karşılaştırmanın objektif kriterleri var. Kullanılan kelime sayısı, gramer yapısı, o dile özgü mecazları, teşbihleri kullanma yeteneği gibi. Özgür Gündem'in PKK'lı yazarları mı, yoksa Yeni Çağ'ın Türkçü yazarları mı Türkçeye daha fazla hakim?
Varoluşumuzun esaslarını kuşatan kavramlar ve tartışmalar, politikanın gündelik kutuplaşmalarına meze edilince göz gözü görmez oluyor. Eşyalar, düşünceler ve savunulan değerler yanlış yerlerde duruyor. Her dem milletini sevmekten bahsedenler bu ülkenin altını oyuyor, hazinelerini çarçur ediyor. Vatan haini olarak yaftalananların ise neredeyse bütün hayatı, bu millete hizmet etmekle geçiyor. Şişmiş bir enaniyet duygusu ile ortalıkta dolaşıp, böbürlene böbürlene kendinden gayrıya düşman gözü ile bakanların bu ülkeye ve bu millete verdiği zararın hesabını artık görmemiz lâzım. Bu özgüven yoksunu dar milliyetçilik 'Küçük Türkiye milliyetçiliği'. Bilinçsiz öfkeleri, dar düşünceleri ve hesapsız eylemleri ile Sevres'le sınırlı daracık bir Türkiye'nin duvarlarını yükseltiyorlar. Maalesef yaptıklarının neye hizmet ettiğinin farkında değiller.
Dünya üzerinde savunmamız gereken bir 'Türk varlığı' elbette mevcut. Alman'ın Almanlığı, İngiliz'in İngilizliği, Fransız'ın Fransızlığı savunduğu gibi bizim de Türklüğü savunmamız meşru hakkımız. Her birinin kendi dilini savunduğu gibi, bizler de resmî dilimiz olan Türkçeyi koruyacak, yaşatacak ve geliştireceğiz. Sormamız gereken soru şu: Türk varlığını ve resmî dilimiz olan Türkçeyi kimler savunuyor ve yüceltiyor? Türk milliyetçileri mi?
Türkçenin yaşayan en büyük ustalarından biri, ana dili Kürtçe olan Yaşar Kemal değil mi? Karacaoğlan'ı, Köroğlu'nu, Alageyik masalını Yaşar Kemal'in 'Üç Anadolu Efsanesi'ndeki kadar canlı ve büyüleyici bir Türkçe ile anlatabilecek bir Türkçü neden çıkmadı? Bejan Matur'un sadece Türkçe yazdığı şiirlerinde eksik olan bir şey var mı? Orhan Pamuk'u oybirliği ile vatan haini ilan eden Türkçülerin tamamı bir araya gelse, onun Türk varlığına ilave ettiği katkının ne kadarını yapabilirler? Bir yazarımız Türkçe ile Nobel Edebiyat Ödülü kazandı. Türkçenin ve Türk tarihinin ilhamı ve imkânları ile dünyaya Türklüğün zenginliğini kanıtladı. Karşılığı? Ölüm tehditleri ile hayatını sürdürmek değil mi?
Bulgar asıllı Ahmet Vefik Paşa'nın 'Lehçe-i Osmanî'si, Arnavut Şemseddin Samî'nin 'Kamûs-ı Türkî'si oluşturduğu Türkçeyi, Kafkasyalı Ömer Seyfettin'in, Ahmet Hikmet Müftüoğlu'nun hamasetini yaptığı Türklüğü, Leh asıllı Mahmut Celaleddin Paşa'nın savunduğu Türk tarihini 'Her şeyin Türk için, Türk'e göre ve Türk tarafından' düsturunun neresine yerleştirirsiniz? Türklüğe Türklerden çok hizmet eden ve hepimizin bir millet olarak çok şey borçlu olduğu diğer koca koca isimleri?
Dil, düşüncenin evidir. Türkçe bizim evimiz, yurdumuz, onurumuz. Üstelik resmî dilimiz. Peki neden Kürtçenin özgürce öğretilmesini temel düstur edinen Özgür Gündem'in Türkçesi, Kürtçenin kullanımına karşı çıkan Yeni Çağ'ın, Orta Doğu'nun Türkçesinden daha zengin ve daha ileri? Dil, yaşayan bir organizmadır. Türkçeyi kim geliştiriyor?
Kimsenin resmî dilin yanında ikinci bir resmî dili savunduğu yok. Böyle bir talebi bugüne kadar hiç kimse dile getirmediğine göre resmî dil tartışması yapmıyoruz demektir. Türkçeyi savunalım ve geliştirelim. Bunun yolu Kürtçenin kullanımını sınırlamaktan mı geçiyor? Türkçe bu kadar savunmasız ve zavallı mı?
Kürtler kadar Türkçeye emek harcamayanların Kürtçeye karşı çıkmaları 'Küçük Türkiye milliyetçiliği' bağnazlığına saplanıp kalmaktan başka bir anlam taşımıyor.
ZAMAN
YAZIYA YORUM KAT