
Küçük ortağa sessiz mi kalınacak?
İktidar partisinin ortağına ‘üç yıl öncesine kadar birbirinize en ağır sözleri söylemiştiniz şimdi ortaksınız’ diyenlerin, iktidarın ortağı partinin sempatizanları, partizanları tarafından kafalarının gözlerinin patlatıldığı bir Türkiye'ye nasıl geldik?
Elif Çakır Karar'daki köşesinde kendilerine yöneltilen tehdit ve hakaretler ile beraber yükselen şiddet karşısında AK Parti'nin sessizliğini yorumluyor.
2002 yılında “Çetelere, mafyaya, karanlık odalara arka çıkan siyaseti bu millet bugün tasfiye etmiştir, elinin tersiyle itmiştir. Hukuksuzluk siyaset için de ekonomi için de ticaret içinde kabul edilemez bir sorundur. Artık Türkiye’de kirli siyaset dönemi bitmiştir, temiz siyaset dönemi başlamıştır ” taahhüdüyle iktidara gelen AK Parti’nin 18 yıllık iktidarından sonra bugün nasıl bir Türkiye tablosu ile karşı karşıyayız?
Bunu sormak sadece hak değil, aynı zamanda görevdir.
***
İktidar partisinin ortağına ‘gözünün üstünde kaşın var’ ya da ‘ülkede işler iyi gitmiyor’ ya da ‘üç yıl öncesine kadar birbirinize en ağır sözleri söylemiştiniz şimdi ortaksınız’ diyenlerin, iktidarın ortağı partinin sempatizanları, yandaşları, partizanları tarafından kafalarının gözlerinin patlatıldığı bir Türkiye tablosuyla karşı karşıyayız.
***
Cumhur İttifakı’nın yönettiği Türkiye’de son bir haftada yaşananlara bakın:
Çok değil beş yıl öncesinde AK Parti’nin Meclis’teki grup başkanvekili olan Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, MHP lideri Devlet Bahçeli’ye “17-25 Aralık sizce nedir Sayın Devlet Bahçeli?” diye sorduğu için evinin önünde saldırıya uğradı.
Yeniçağ Gazetesi yazarı Orhan Uğuroğlu, Selçuk Özdağ’ın bu eleştirilerini köşesine taşıdığı, KRT televizyonundan Afşin Hatipoğlu da Selçuk Özdağ’la bu açıklamaları üzerine bir program yaptığı için evinin önünde saldırıya uğradı.
***
Bu saldırılar üzerine Taha Akyol ile birlikte yaptığımız Gündem Özel programında Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’nu ağırlayarak “siyaset nereye gidiyor”, “ülkücü gençliği sokaklardan çeken Devlet Bahçeli’nin son dönemlerdeki yaklaşımlarını” konuştuğumuz için, Yıldıray Oğur da bu saldırıları köşesinde yazdığı için…
MHP lideri Devlet Bahçeli tarafından açıkça hedef gösterildik.
Ertesi gün Sayın Bahçeli’nin basın danışmanı köşesinde üç siyasetçiyi; Mustafa Yeneroğlu, Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Sezgin Tanrıkulu’nu hedefe koydu.
Vahimlik burada da bitmiyor. Şiddet uygulayanlarla aralarına en azından kamuoyu önünde mesafe koymaya bile lüzum görmüyorlar. Aksine iktidarın ortağı partinin yetkilileri “hareketin delisi çoktur” mesajları yayınlıyor! Üstüne üstlük şiddete uğrayanları bir de “iki tokat, üç sopa için ortalığı ayağa kaldırıyorlar” diyerek azarlıyorlar!
Şiddetin cür’etini görüyor musunuz?
Akıl alır gibi değil.
İktidarın ortağı parti bunları yaparken, iktidar partisi de kulağının üstüne yatmış, havaya bakarak “Aman Rıza Bey tadımız kaçmasın” ıslığı çalıyor!...
Elbette içlerinde sayısı bir iki de olsa insaflı kişiler vardır ama şunu söylemeliyim ki ürkütücü bir sessizlik hakim AK Parti ve AK Partililerde.
Sıradan bir parti ve sıradan bir partinin yetkilileri değil. Devleti yönetenler! Suçu takip etmek, şiddete karşı çıkmak gibi hem hukuki hem ahlaki mükellefiyet altında bulunan sorumlu ve yetkili kişiler bunlar.
Duymuyorlar, görmüyorlar, ağızlarını bıçak açmıyor…
Bu satırları yazarken aklıma 2009 yılında Aya İrini’de düzenlenen törendeki bir sahne geldi. Ne yalan söyleyeyim gözlerim doldu. Ülkemin bir türlü değişmeyen kaderi adına, 1960 yılından bu yana demokrasi, hukuk, düşünce özgürlüğü, basın özgürlüğü alanlarında bir arpa boyu yol alamayışımız adına içim acıdı.
Bir de bugünkü Türkiye tablosunun dindar kadrolarca yönetilen bir hükümet döneminde olması yüreğimi hepten burktu.
O yıl “Kültür ve Sanat Büyük Ödülü”ne layık görülen isim, duayen gazeteci yazar merhum Çetin Altan’dı.
Çetin Altan ödül töreninde kısa bir konuşma yapmıştı. Merhum Altan konuşurken dönemin başbakanı Erdoğan, dönemin kültür bakanı Ertuğrul Günay kenara çekilip elleri önlerinde büyük bir saygı içerisinde dinlemişlerdi.
O kadar muhteşem bir sahneydi ki…
Sayın Erdoğan şunları söylemişti:
“Bugün mutlulukla ifade ediyorum ki; Türkiye artık ne Çetin Altan’ı 300 kez mahkeme kapılarına çağıran, düşünceyi mahkum eden bir Türkiye’dir, ne de Nazım Hikmet’i 12 yıl boyunca hapishanelerde tutan Türkiye’dir. O alıngan, o vehimler üreten Türkiye, artık yerini özgüvene bıraktı. Farklılıkların kabulü kolay olmadı, kemikleşen önyargılar, tahammülsüz anlayışlar düşünceyi ağır şekilde cezalandırmış bedelini ise bütün Türkiye ödemek zorunda kalmıştır. Ülkesinden umudunu kesmeyen, bedel ödemek pahasına düşünce sevdasından vazgeçmeyen, otoriter anlayışlara boyun eğmek yerine, eğip bükmeden gerçeği söyleyen aydınların, bilgelerin ve yazarların öncülüğü büyük önem taşımaktadır. Hiç kuşkusuz bunlardan biri Çetin Altan’dır.”
…
“Biz pusu kurma siyasetini görmek istemiyoruz. Birbirimizin ayağına basılmasını görmek istemiyoruz. Hepimiz bu ülkenin insanlarıyız. Düşüncenin cezalandırıldığı bir ülke görmek istemiyoruz. Ülkenin içe kapanması için tuzak ve hile siyaseti kurulmasını istemiyoruz. Türkiye tam bir demokrasiyi hak etmeyen bir ülke olamaz. Çetelerle, mafya ile mücadele ederken inanıyorum ki bizim yanımızda olması gereken bir millet var ve biz bunu görüyoruz.”
Allah var Erdoğan her zaman çok iyi konuşan bir siyasetçiydi. Ama 2009 ile bugün arasındaki fark “sözlerinin güvenilir” olmasıydı.
Nitekim ertesi gün Ahmet Altan duygularını köşesinden şöyle anlatacaktı:
“Böylesine doğal bir nezaket, böylesine zarif bir saygı…. Bundan etkilendiğimi itiraf edeyim. Nasıl bir ülkede yaşadığımı biliyorum, yazarlara bu ülkede neler yaptıklarını, ne acılar çektirdiklerini, hapishanelerde çürüttüklerini biliyorum. Önceki gece Aya İrini’de yaşananları izlerken, bir şeyler değişiyor galiba duygusuna kapıldım.
Yazarları linç ettiren, hapislere attıran başbakanlardan, yazarlara saygı gösteren başbakanlara gelmek az bir iş değil. Ve şunu anladım, ümitli olmak güzelmiş.” (3.02.2009)
Bugün Ahmet Altan ne durumda diye hiç soruyorlar mı AK Partililer?!
***
İktidarın artık çok gerilerde kalmış reformist ve özgürlükçü günlerinde “bir şeyler değişiyor galiba duygusuna kapıldım” diye yazmış olan Ahmet Altan bugün hapise! Hem de hüküm verilip tahliye edilerek yetki tamamen Yargıtay’a geçmiş olduğu halde yerel mahkemece tekrar tutuklanarak tekrar hapse konulan Ahmet Altan bugün neler yazıyordur acaba, diye hiç merak ediyor musunuz?
***
Ne kadar hazin değil mi? AK Parti güzel başlattığı hikayesini güzel bir şekilde taçlandırabilirdi.
İktidar sınavlarını güzel bir şekilde verebilirlerdi. Hikayelerini güzel bir şekilde devam ettirebilirlerdi… Böylesi bir seçenek de mümkündü. Dindar insanlar olarak tarihe güzel bir şekilde geçebilirlerdi.
Bugün AK Parti denildiğinde, AK Partili siyasetçiler denildiğinde akla ne geliyor? Hakkaniyetli, adaletli, vicdanlı oldukları mı? Yoksa adaletsizlik, hukuksuzluk gibi olumsuz özellikler mi geliyor akla.
Müsaadenizle AK Partililere dostça sormak istiyorum.
Devri iktidarınızda gazeteciler hedef gösteriliyor, savcılar tehdit ediliyor, siyasetçilerin kafaları, gözleri patlatılıyor. Ve sizler derin bir sessizlik içindesiniz. Hiçbir şey yaşanmıyor gibi davranıyorsunuz. Ne adına?
Nasıl bir bilinçle ve hangi taahhütlerle iktidara gelmiştiniz? Medyasıyla, siyaset tarzıyla, ekonomisiyle, eğitimiyle, adaletiyle, hukukuyla ortaya nasıl bir Türkiye tablosu koydunuz?
Oluşturduğunuz bu Türkiye tablosundan memnun musunuz? Mutlu musunuz?
HABERE YORUM KAT
Demokrasinin alternatifi diktatörlük müdür? Demokrat gecinen ülkelerin rafine edilmis diktatörlük uyguladiklari malum degilmidir?
Yanıtla (0) (0)Demokrasiyi elestirmek savas acmak midir?
Yagmurdan kacayim derken demokrasiyi savúnmak mi gerekiyor?
Not: "milyonlarca müslim buralara göç etme çabası içinde. Çünkü en azından buralarda insana değer üçüncü dünya despotlarıyla karşılaştırılmayacak kadar fazla", hayir öyle degil, o insanlar daha cok ekonomik zorunluluklardan dolayi göc etme cabasinda ve bu ekonomik zorunluluklari sadece despotlari suclayarak aciklayamayiz, cünkü batinin sömürge tarihi asil suc ortagi
Ve Suud un ve İran'ın kurduğu sahte İslami düzen de onların başina geçecek. Zafer İslam'ı bir bütün olarak gönderen ve onu ayırmadan yaşamamızı emreden Allah'ın dir. Arıyorum Asrı Saadetin devrini....................
Yanıtla (0) (0)Daesi neden örnek veriyorsun bu ki , hulafai rasidini örnek verseydin daha mantıklı olurdu. Sana daesi ve onun kurduğu veya kuramadigi sözde hilafeti savunan oldu mu şimdi? Çözüm Kur'an da yani İslam'da şeriatta Kur'an'a yapışan sapasağlam bir kulpa tutunmuş olur. Ona azı dişlerinizle sımsıkı tutunun demiyor mu Allah ve Resulü! Eğer bunu yapmazsak terkedersek demokrasi gibi beşeri ideolojilere dayanirsak yani Allah'ın getirdiği çözümü yetersiz görüp başkalarının çözümlerine başvurarak(ki demokrasinin asıl sahipleri Batı dir). Hakkı hukuku demokraside ararsak başımıza bu ülkede yaşanan yaşanmış olan bu tür kaoslarin gelmesi çok normal bunu Kur'an söylüyor hadisler söylüyor. Ve bir ülkenin yöneticisini de hafife almayın. Resulün sav dediği gibi hepiniz bir cobansiniz ve herkes guttugunden sorumlu..." devlet başkanı halkından sorumludur. Buna dair onlarca hadis var. Hatta devlet başkanları tehdit ediliyor hadislerde onunla birlikte halkı da. Kraliçe arı örneğinde olduğu gibi bir liderin verdiği yanlış bir karar halkının felaketi olur. Yani Erdoğan'ın yerinde olmak istemezdim zira Allah'ın huzurunda verecek hesabı çok...... Koca bi ülkenin hesabını verecek . Hele tecavüz edilip öldürülen el kadar çocukların.. Sermet ak abinin dediği gibi Avrupa nasılsa burası da öyle.. ve IŞİD hepimizin imtihaniydi . IŞİD üzerinden temiz hilafete ve müslümanlara laf atmaya utanın. Hz Ebubekir Ömer Osman Ali halife idiler. IŞİD ci değil. Bizim sözde Müslümanlar da IŞİD yüzünden hilafete düşman olmuş. Irak'ta Suriye de ırzına geçmediği kadın bırakmayan Batı'nın düzeni olan demokrasiyi savunur olmuş. Eyvah bize..................
Yanıtla (0) (0)ABD ve Avrupa’da herşey çok güzel değil elbette, zaten bu küfür güçlerinin islam aleminde yaptığı zulümler, işgaller malum. Ama yine de milyonlarca müslim buralara göç etme çabası içinde. Çünkü en azından buralarda insana değer üçüncü dünya despotlarıyla karşılaştırılmayacak kadar fazla. Esas mesele ise demokrasi ile savaşmaya neden ihtiyaç duyuyorsunuz, diktatörlük daha mı iyi? Bırakın demokrat olmayın, bu caiz olmaz ama savaşmak niye?
Yanıtla (0) (0)Hasan Soylu, madem bu olanlar demokrasi yüzünden olmuyor; "demokrasinin besigi" Amerika ve Avrupada olanlari da mi görmezsin?
Yanıtla (0) (0)Suud, Iran, Dais`i örnek gösteriyorsun.
Avrupa, Amerika demokrasiyle mi "medeni" ???
Bence Tevhid rumuzlu yorumcu çok haklı, hep bu olanlar demokrasi yüzünden oluyor.
Yanıtla (0) (0)Bakın Suud'da, İran'da, DAİŞ'in hilafetinde hiç böyle şeyler oldu mu? Olmadı herkes çok mutlu ve huzurluydu çünkü demokrasi yoktu!
İslam alimlerinin ilim sıralamasında mantık derslerine çokça önem vermesinin ne kadar gerekli olduğunu bir kere daha görüyoruz.
"herkes için adalet ve özgürlük" mesajını kaybetmiş;
Yanıtla (0) (0)ümmeti bir kültürel ırk, islamı milliyetçilik gibi savunan;
bırakın toplumu, komşusu ve akrabalarına bile sevimsiz görünen bir islami algının gelecek zamanlar için umut olmasını sadece aptallar umar.
"madem müslüman değiller, özgürleşmelerine gerek yok" gibi faşist bir kayıtsızlığı dışlamadıkça bize gelecek yok.
Barış ve esenlik öneren kişi Elif Çakır'ı yazısından dolayı tebrik ediyorum.
Sayın Elif Çakır şunu da söyleyebilir misiniz sizin desteklediğiniz Ahmet Davutoğlu hiç durmadan CHP'nin Kemalist İslam düşmanı militaris Cami Kur'an düşmanı İstiklal Mahkemeleri'nin hamisi CHP'nin koridorlarında 24 saat geziyor Siz de şunu söyleyebilir misiniz Davutoğlu ve Ali Babacan neden Kemalist militaris Partisi CHP ile el ele kol kola bunu da söyler misiniz Tabii ki söyleyemezsiniz
Yanıtla (0) (0)Okuduğu Kur'an'ı anlamayan adam gelmiş şiddetten bahsedenlere demokrasi yüzünden hep, Erdoğan sizi bu hale getirdi diyor.
Yanıtla (0) (0)Eyvah sana!
muvahid kardeş, sana kalsa yağmurun yağmaması da Erdoğan'dandir bizi cehenneme sürüklüyor ya oranın ateşi dünyanın suyunu kurutmuştur.
Tevhid rumuzlu Müslüman adalet diyorlar, hak hukuk diyorlar şiddet geliyor durdurun diyorlar sen de demokrasi yüzünden hepsi diyorsun sen de insaf yok mu? Demokrasi ile yönetilen ülkenin, krallıkla yönetilen ülkenin insanları gelse sana bu adam müslüman bizi dinler dese sen ama siz demokrasi yüzünden bu haldesiniz mi diyeceksin!
Yanıtla (0) (0)Önce müslim ol sonra tevhid ehli gibi konuş! Dünyanın her yerinde hak hukuk aynı şeydir.
Karakoç'un dediği gibi, Beden ölür, çürür, cana bakın siz. Kim kiminle yürür, ona bakın siz. Bırakın dönsün dönme dolaplar. Haktan hakikatten yana bakın siz. Evet, hayatımız boyunca yaptığımız gibi bundan sonra da haktan ve hakikatten yana bakarak yolumuza devam
Yanıtla (0) (0)Günün sonunda herkes pisliğini diğerinin üstüne atacak. Kimse bu dönem için hesap soracak muhatap bulamayacak. Olan bize olacak
Yanıtla (0) (0)Muhafazakar yazar Elif Cakir, Cetin Altan icin üzerine basa basa bol bol rahmet okumus, sonra da kalkmis ak partililere Ahmet Altani soruyor. Ak partililerin Ahmet Altanla ne isleri ola ki ? Adamin kendi kafasinda yeteri kadar düsüneni varken, bir ateisti düsünmek dindarlari mi kaldi ?
Yanıtla (0) (0)Demokrasinin ipiyle kuyuya inerseniz hepiniz birden o kuyuda bogulursunuz. Sadece gazeteci,yazar, siyasetçilerin uğradığı saldırılar, haksızlıklar için mi yazıyor kaleminiz? Elif Çakır güzel içten samimi yazmış. Bir de müslümanlar için yazsa. Biz AKP ye iktidara geldiğinden beri hiçbir zaman guvenmedik,inanmadık. Ağzında ezan ağzında Kur'an ağzında Allah olan fakat demokrasinin peşinden insanları cehenneme sürükleyen bir lider ! Erdoğan ağzı iyi laf yapar evet, ondan daha iyi olanlar ise bu iyi laflara kanmayacak kadar , siyasetin, adaletin, hukukun merkezi olan Kur'an'ı doğru şekilde anlayan feraset ve basiret sahibi mümin muvahhidlerdir. Hâlâ demokrasi diyorsunuz.....................
Yanıtla (0) (0)