Kötü alışkanlıklar nasıl büyük bir sektöre dönüştü?
Hüseyin Öztürk günümüzde bağımlılık halinin sadece uyuşturucu maddeler aracılığıyla olmadığını belirterek bunun hayatımıza olan etkisine dikkati çekiyor.
Hüseyin Öztürk/Yeni Akit
Bu hafta tanıtacağımız eser, “Bağımlılık Çağı” üst başlığı ile “Kötü Alışkanlıklar Nasıl Büyük Bir Sektöre Dönüştü” ismini taşıyor.
Albaraka Yayınlarından çıkan kitabın yazarı David T. Courtwright. Türkçe’ye tercüme eden ise Faik Cem Arı.
Eserin alt başlığı esasında çok şey anlatıyor ve çalışmanın içeriği de zaten bu minval üzere okuyanları uyuşmaktan kurtarıp uyandırmaya çalışıyor.
Kapitalizmin tüketim merkezli bir uyuşturucu sistemi olarak sunulduğu günümüzde, haz ve hız çağının, insanlığın geleceğinin nasıl karartıldığını örneklerle anlatıyor.
ağımlılık denilince akla ilk gelen elbet uyuşturucu maddelerdir. Esrar, eroin ve benzeri türleri! Tabi bunlar da uyuşturucu ve başta gelenlerden ama onlardan ibaret değil.
Bunların dışında nice uyuşturucularla karşı karşıya kaldığımız dile getiriliyor ve toplumların kapitalizmin nasıl uşağı haline dönüştürüldüğü araştırmalarla göz önüne seriliyor.
Örneğin vakit öldürmek için televizyon izlemek bir bağımlılık hali midir?
Evet! Çünkü sadece izlenmekle kalmıyor. Seyredilen her ne programsa arasındaki reklamlar, bilinçaltına yerleştirilen mesajlar, başka kapılar açarak insanları o maddelere ve özellikle tüketime karşı bağımlı hale getiriyor.
Tüketim alışkanlığı denilen ve “ihtiyaç” gibi masum bir kavramın arkasına gizlenerek haz ve hız çağına müptela olmanın neticesinde meydana gelen mutsuzluk, umutsuzluk, karamsarlık gibi tedavisi zor hastalıkların zuhur ettiğini aklıselim sahibi herkes bilmektedir.
Bu hususta kitabın giriş bölümündün bazı cümleleri aktaralım:
- “Sonrasında pişmanlıkla sonuçlanacak olan hem birey hem de toplum için zararlı geçici hazların peşinden koşturma bir bağımlılık gibi görünmektedir”.
Bağımlılıkların başında zikredilen önemli kısımlardan birisinin de bilgisayar oyunları olduğu vurgulanıyor. Yapılan araştırmada şu örnek veriliyor:
“Başka bir öğrenci; bu oyuncuların bilgisayarlarının yanında teneke kutular bulundurduklarını biliyordu. Tuvalet molası vermekten kaçınmak için bu kutuları kullanıyorlardı”.
Ülkemizde de çocuk, genç ve üstü yaşlardaki obezite insanların pek çoğunda bilgisayar oyunları ve bunlara bağlı olan Tiktok gibi sosyal medyadaki ardı arkası kesilmeyen görüntülerin izlenmesi olsa gerektir.
Yollarda, araçlarda, parklarda, alışverişlerde ve benzeri sosyal alanlarda elindeki telefona bakmadan “yürümeyen” insanları artık görmek imkânsız hale geldi.
Dünyanın hangi meselesini hallediyor olabilirler ki, böylesine bağımlılık illetine tutulmuşlardır. Bu vaziyet kişiyi; kendisinden uzaklaştırdığı gibi yakınları başta olmak üzere başkalarına karşı yabancılaştıran bir hastalık değil de nedir?
Ezcümle kitaptan:
“Bağımlılıklar, çoğunlukla planlanmamış tüketim yelpazesindeki zarar verecek bir uç noktaya yoluculuk olarak başlar.
Bağımlılık, güçlü bir biçimde kişiyi ele geçirme ve hem kendi hem de başkalarına zarar verme anlamında çok kötü bir alışkanlıktır.
Kendi kendine zarar verme alışkanlıkları yapısal olarak birbiriyle ilişkilidir, sosyal türbülans meydana getirir ve topluma yayılır”.
HABERE YORUM KAT