‘Koruma ve Kollama Görevi’ Duvara Tosladı
Zaten bir ay içerisinde emekliye ayrılacak olan Kuvvet komutanlarının değil ama beraberinde Genelkurmay Başkanı Org. Koşaner’in de istifa etmesi kritik önemde. Gelinen süreçte Genelkurmay Karargahı’nın istifa etmekten başka çıkar yolu kalmamıştır. Silahlı bürokrasinin tehdit edecek, posta koyacak, meydan okuyacak imkan ve çaptan düşürülmüş olması azımsanamayacak bir kazanımdır.
İstifalar kuruluşundan bugüne TSK’yı sistemin merkezine oturtmuş Cumhuriyet tarihinde bir ilke işaret ediyor. Toplu istifa askeri mantık, kurum ve aktörlerin siyaset ve toplumu ipotek altında tutma iradesinin çözülme hızını görmemizi sağlayan bir gösterge ve ölçü sayılabilir. Ergenekon ve Balyoz dava süreçlerinde ciddi bir darbe yiyen askeri bürokrasi ‘Askeri Casusluk’ ve ‘İnternet Andıcı’ gibi artçı şoklarla iyiden iyiye sersemledi.
40’tan fazlası muvazzaf general olmak üzere 250’yi aşan personelinin mahkeme ve cezaevi sürecini engelleyemeyen TSK Karargahı sahaya sürdüğü tüm taktik ve stratejilerde kaybetti. Kirli ve karanlık ilişkileri deşifre oldukça güçsüzleşti, güçsüzleştikçe destekçi ve işbirlikçilerini kaybetti. Israrla devam ettirdiği Psikolojik Harekat ile ne kendine itibar kazandırabildi ne de hükümeti ve yargı sürecini itibarsızlaştırabildi.
Toplumu manipüle etmek üzere yaygın ve sürekli olarak kullanımda tutulan klasik Kemalist şablonları alabildiğine yalama olmuş, kontr-gerilla faaliyetleri çoluk çocuk nezdinde bile afişe olmuş ordu komuta kademesinin istifa etmesi olsa olsa bir sevinç vesilesi olabilirdi. Devlet sınıfları açısından bir deprem, kriz veya teamüllerin bozumu olarak algılanmasının toplum nezdinde hiç bir kıymeti harbiyesi yoktur. Birileri tıpkı 10 Kasımlarda olduğu gibi yaşanan ‘kayıplar’dan dolayı suni bir takım üzüntü ve gözyaşı mizansenleri tasarlasa da yaşanmakta olan toplumsal gerçeklik değiştirilemez.
Silahlı cunta kurmak, sistematik olarak cinayet ve sabotajlar planlamak, psikolojik savaş imkanlarıyla düşmanlaştırılan fikir ve çevreleri karalamak, kaos ve infiale yolaçacak eylemler planlayarak toplumsal çatışmaların yolunu açacak örgütlenmeler kurmak başta olmak üzere bir çok suçtan sanık sandalyesinde oturan subayların yargılanmasını engellemeye kalkışmanın ve terfi almaları için çalışmanın hiç bir meşru izahı yoktur. Org. Koşaner ve beraberindekilerin yapmaya kalkıştıkları tam da budur. “Personelimin hak ve hukukunu koruma sorumluluğu” diyerek suça ve suç işlemek üzere örgütlenmiş cuntaya sahip çıkma adına istifayı seçmiş bir Genelkurmay Başkanı için “düşman başına” demekten başka ne söylenebilir ki!
Koşaner’in veda mesajında atlanmaması gereken bir şey daha var: “Yetkili makamlar nezdinde yapılan girişimler.” Bu makamların Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Adalet Bakanlığı olduğu malum. Tutuklamaların kaldırılması ve terfilerin önünün açılması için YAŞ öncesinde Koşaner’in en az dört kez mezkur makamlarla bir araya geldiği biliniyor. Ancak bu biraraya geliş ve ricalar kelimenin tam anlamıyla Koşaner adına “olmayacak duaya amin” girişimiydi. Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan cunta sanığı subaylarla ilgili Koşaner’in “şefaatini” de toplu istifa restini de reddetti. Bu reddedişle beraber suç ve suçluların cezalandırılmasının önü iyiden iyiye açılmış oldu. Böylece toplum ve siyaset hukuk mücadelesinde önemli bir kazanım elde etti.
Öteden beri darbe vurmaya alışmış TSK’nın aldığı bu son darbe beklendiği üzere CHP ve MHP’de daha şiddetli sarsıntılara sebep oldu. MHP lideri Bahçeli’nin “Bu olağandışı gelişmenin ciddi bir devlet krizine kapı araladığı gün gibi ortadadır” sözü bir tespitten öte temenniye benziyor. CHP Genel Merkezi ise “askeri teamüllerin alt üst edilmesinden duyduğu kaygı” ile tedirgin bir duruş sergiliyordu. Askerin sistem içerisinde giderek azalan ağırlığı siyasi alandaki uzantılarında panik atak nöbetlerine sebep oluyor.
Şu aşamada sembolik de olsa hızla bir kaç siyasi hamleye ihtiyaç var. Genelkurmay’ı MSB’ye bağlamak, cunta ile ilişkisi tespit edilen tüm personeli TSK’dan ihraç etmek, TSK İç Hizmet Kanunu 35. maddeyi iptal etmek, Askeri Yargıtay ve Danıştay’ı kapatmak, liselerdeki Milli Güvenlik derslerini kaldırmak.
Bugün idrak etmeye başladığımız mübarek Ramazan İslam ümmetine hayırlar getirsin İnşa-Allah. Okuduğumuz Kur’an, kıldığımız namaz, tuttuğumuz oruç hem şahsımızı hem de toplumumuzu takvaya erdirsin, bizi Allah’a yakınlaştırsın. Amin.
YAZIYA YORUM KAT