1. YAZARLAR

  2. GÜNEY UZUN

  3. Korona Virüsünün Şii Hilali
GÜNEY UZUN

GÜNEY UZUN

Yazarın Tüm Yazıları >

Korona Virüsünün Şii Hilali

29 Şubat 2020 Cumartesi 02:16A+A-

Korona virüsünün hızla yayıldığı İran’da, üst düzey yöneticilerin maskeli fotoğraflarının ajanslara düşmesi; Suriye’de Şii milislerin yaptığı katliamların neticesi olarak ilahi adaletin bu dünyada da tecelli ettiğini görme bağlamında anlamlı idi. Suriye’de her gün sivil halkta oluşturdukları ölüm korkusunu, bir nebze o maskeleri takanlarda da görmek mazlumların bedduasının birer tecellisi gibiydi. İran’da bu denli hızla yayılan ve ölümlere neden olan salgının halktan ve dünyadan saklandığına dair şüpheler ise gittikçe artmakta. İran Ortadoğu’ya mezhep taassubu yayarken buna bir de korona virüsünü dâhil etmekte. İran’dan gelen kişilerde korona virüsünün tespit edilmesi, İran’ın sözde direniş hattını virüs hattına çevirdiğini göstermekte.  

Virüsün ilk ortaya çıktığı Çin ile en fazla ölümlerin olduğu ikinci ülke olan İran’ın olaya bakış açıları benzerlik göstermekte. Öncelikle her iki devlet de, ilk günlerde virüsü gizleyip halkı doğru bilgiden mahrum bıraktılar, dolayısıyla tedbir almasını geciktirerek virüsün hızla yayınlamasına neden oldular. Çin, işin ciddiyetine vardıktan sonra devasa bir kenti karantinaya aldı. Tabi karantina uygulamaları Çin tarzı idi. Sokaklarda silahlı görevlilerin dolaştığı videolar gibi birçok görüntü basına yansıdı. İran ise halen daha Kum kentini karantinaya almamakta direniyor. Şu an ülkenin tümüne yayılmış bir virüsten bahsetmekteyiz. Kum kentindeki birer şirk mabedi halindeki türbelerin aynı zamanda virüs yuvası haline gelmesi Mollaların hiç de umurlarında değil. İran’da birçok kesimin türbelerin kapatılması taleplerine karşın, Mollaların aynı Suriye’de olduğu gibi ne pahası olursa olsun türbelerini korumak için mücadele ettiklerine şahit olmaktayız. Bu durum akıllara şu soruyu getiriyor: Ne türbeymiş kardeşim? Suriye’de milyonlarca insanı katlettiniz, yetmedi kendi ülkenizdeki insanları da türbe uğruna feda edeceksiniz.

İnternete yansıyan videolarda İranlı Mollaların, virüs karşısında Şii dualarının koruyucu olduğunu, Sünnilerin bile Şii duası okuyarak korundukları gibi safsataları söylediklerini görüyoruz. Halen daha tütsülerle korana virüsüne önlem almaya çalışan zihniyet, halkına verdiği değeri sorgulattırmakta.

Devletin ciddiyetsizlik ve beceriksizliğinin gösteren en bariz örnek ise İranlı milletvekiller ile İran Sağlık Bakanı yardımcısının virüsü kapması oldu. Yüksek ateş ve ter içinde canlı yayında kameralar karşısında halka “Her şey kontrol altında(!).” diyen yetkili, bir bakmışsınız virüsü kendisi kapmış. Temel sağlık bilgisi kurallarını canlı yayında katleden bakan yardımcısının korana virüsüne yakalanmasının ardından çektiği video ise ancak işleri batırdıktan sonra kuyruğu dik tutma çabası olarak görülebilir.

Peki, Çin ve İran korona virüsü ile mücadele ederken bu ülkelerin Türkiye’deki işbirlikçileri neler yapıyor dersiniz? Bir vakit, Türkiye’deki sol medyanın, Çin’in virüsle mücadelesine övgüler düzen haberlerinden geçilmiyordu. Birgün ve Aydınlık gazeteleri öncülüğünde, halkımızı Çinli yoldaşları için dayanışmaya çağırıyorlardı. Dünyadan ve kendi vatandaşlarından gizlenen korona virüsü salgını, hızla İran’da ölümlere neden olduğunda, Türkiye’de ki İran “ajanları” devreye girdi. Gazeteci kılıklı İran müntesipleri, İran’ın korona virüsünü kontrol altına aldığını, batı medyasının İran’ı izole etmek için virüsü bahane ettiğini, abarttığını dillendiren yazılar yazmaya başladılar. Hatta şöyle sorular soranları bile gördük: Neden virüs ABD’nin en büyük düşmanı Çin ve İran’da bu kadar çok yayıldı? Evet, bunun nedeni kesin ABD’nin biyolojik saldırısı(!) idi. Amerika ekonomik ve askeri olarak yenemediği İran’a virüs ile saldırmakta(!)  idi.

Ancak korkulacak bir şey olmadığı, Çin ve tüm dünyanın yapamadığını İran’ın yaptığını ve korona virüsünü “tedavi” ettiği haberini hemencecik aldık. Evet, yanlış duymadınız. Türkiye’de ki İrancı gazeteciler sosyal medya hesaplarında İranlı bir hastanın “tedavi” edildiğinin haberini gururla verdiler. Virüsü kapan hastaların %85’nin zaten hastalığı kolay “atlattıkları” bilinmesine ve bunun tedavi değil hastanın kendisinin iyileşmesi şeklinde açıklanmasına rağmen, bu troller İran’ın korana virüsünü “tedavi” ettiğine dair bir izlenim oluşturmak için epeyce gayret sarf ettiler. Tabii bu daha çok Türkiye’de ki İran’a biat etmiş kişilere karşı bir propaganda olarak değerlendirilebilinir. “Bakın devletimiz ne kadar güçlü.” “Kimse çare bulamadı ama mollalar korona virüsüne çare buldu.”

Bununla kalmayıp İran’da yaşayan ve tahliye edilen Türkiyeliler üzerinden “Türkiye bizi getirdi ama bize iyi bakmıyor” şeklinde algı çalışması yapıyorlar. Büyük ihtimalle kaynağı, tahliye edilenlerin gönderdiği video ve resimler olan bu operasyonun dağıtım kanalları ise Türkiye’de yayın yapan İrancı televizyon kanalları ve sosyal medyada İran adına beşinci kol faaliyeti yapan hesaplar. Türkiye’deki karantina hastanelerinin temiz olmadığı, yemeklerin kötü olduğu şeklindeki algı İrancı hesaplar tarafından her gün propaganda edilmekte. Kendilerinin biat ettikleri devlette her gün insanlar patır patır dökülürken, henüz hiçbir şekilde karantina işlemleri yapılmamışken ve üstelik Türkiye onları o kepazelikten özel uçakla alıp getirmesine rağmen ortaya konulan bu tavır en hafifinden nankörlük ve mezhep taassubu ile açıklanabilir.

Türkiye’de bu yazı kaleme alınırken henüz herhangi bir korona vakasına rastlanmamıştı. Ancak büyük ihtimalle ne kadar tedbir alınsa da çevre ülkelerde gerçekleşen vakalar ve Türkiye’nin bir transit ülke olmasından dolayı önümüzdeki günlerde korona vakaları olabilir. Bu durumda “Al işte, Türkiye de şebbihaların ahını aldı!” diyenler olabilir. Türkiye şu ana kadar şeffaf bir şekilde olaya yaklaşmakta ve gerekli tedbirleri almakta. İran ise korona virüsünü Çin’e ihraç etme başarısını sergilemiş bir ülke. İran’dan (İran, Çin’e uçuşlara devam ettirmekte) Moskova aktarmalı olarak Çin’e giden bir yolcuda korona virüsüne rastlanılması, İran’ın yukarıda belirttiğimiz eleştirileri ne denli hak ettiğinin en somut göstergesidir.

Sonuç olarak iki kapalı, halkından gerçekleri gizleyen, otoriter ve baskıcı birer rejim olan Çin ve İran’ın ülkelerinde ortaya koydukları icraatlar kendi toprakları ile sınırlı kalmamakta, oluşturdukları tehlike tüm dünyaya korku ve kaygı olarak yayılmakta. Ülkelerinin kaderleri gasp eden iktidarların, başta kendi halklarına en büyük kötülüğü yaptığını, korona örneğinde olduğu gibi bundan da masum insanların zarar gördüğüne söyleyebiliriz.

YAZIYA YORUM KAT

6 Yorum