1. HABERLER

  2. HABER

  3. “Köroğlu” olmak için yola çıkıp “Bolu Beyi” olanlar!
“Köroğlu” olmak için yola çıkıp “Bolu Beyi” olanlar!

“Köroğlu” olmak için yola çıkıp “Bolu Beyi” olanlar!

Ali İhsan Karahasanoğlu, Türkiye'de artan mülteci karşıtlığında CHP'nin etkin rolünü inceliyor.

28 Temmuz 2021 Çarşamba 13:57A+A-

Ali İhsan Karahasanoğlu / Yeni Akit

Yanlış mı söylemişiz: “Köroğlu” olmak için yola çıkıp “Bolu Beyi” olanlar!

İki hafta önce, hayvanlara eziyet edilmesini önleyen kanun teklifi TBMM’de kabul edildi..

Bunu dahi yeterli görmeyen sözde solcular yine saydırmaya devam ettiler:

“3 yıllık ceza ne ki? Ertelemeye bile tabi olabilir.. Kimi aldatıyorsunuz? Cana yapılan eziyete, ödül gibi ceza bu..”

Samimi olsalar..

Canımız kurban..

Dürüst olsalar, gerçekten hayvanlara eziyet edilmemesini arzuluyor olsalar, kapılarında köle olurum..

Ama sahtekarlar.. Yalancılar.. Bir gün çevre üzerinden.. Bir gün hayvan üzerinden.. Bir gün başka şey üzerinden, sürekli algı operasyonu yapıyorlar.

Bir insan..

Hayvanlara bile..

“Bunlar sahipsiz. Allah bunları, bize karşı daha aciz yaratmış. Bunlara yardım etmek gerekir” derken..

Bunu yüzde yüz doğru olarak söylerken..

Biz de bu söylemi, alkışlarla desteklerken..

Nasıl olur da..

Aynı insan..

Aynı insan tiplemesi..

“Göçmenler kendi ülkelerine gitsin” der?

Diyebilir?

Kendisi demiyor olsa bile..

Yanıbaşında bunu söyleyenler olduğunda..

Onların yüzlerine tükürüp..

Nasıl olur da, onlara karşı “Namussuzluk yapma.. Katil herif, ne demek göçmeni kendi ülkesine yollamak?” diye haykırmaz?

Kimden bahsediyorum?

CHP listesinden Bolu Belediye Başkanlığı’na seçilen Tanju Özcan’dan bahsediyorum.

İfadesi bire bir şöyle: “Arkadaş, yardımı kesiyorsun gitmiyorlar.”

Bazı arkadaşlar diyebilir ki, “Yardım yapmaya mecbur mu? Yapmaz..”

Göçmenlerden özür dileyerek söylüyorum..

Sırf çifte standardı, belki de toplum olarak herkesi etkisi altına alan o ahlaksızlığı daha net olarak göstermek için bir örnek vermek istiyorum..

Kapınızın önünde bir kedi..

Şunu diyebilir misiniz:

“Arkadaş, yemek vermiyorum.. Yine gitmiyor.”

Vermezsen verme..

Sana “Kediye yemek ver” diyen mi var?

Bunu mecbur tutan mı var?

Ama senin derdin başka.

Kendin yardım etmediğin gibi.. Ki, kendi cebinden yardım edecek de değilsin..

Başkasının da o kediye yardım etmesini istemiyorsun.

Çünkü vicdansızsın.

Çünkü canisin.

Çünkü canavarsın.

Aynı şekilde..

Göçmene kendin yardım etmiyorsun.

Belediyenin bu hizmetlere ait bütçesi olduğu halde..

Onu da harcamak istemiyorsun.

Ve sonunda, “Yardımı kesiyorsun, gitmiyorlar” diyerek, o insanları tahkir ediyorsun..

Mazlumun elinden tutman gerekir iken..

Yere düşmüş bir mazluma, bir tekme de sen vuruyorsun..

Aynı zamanda hukuk fakültesi mezunu da olan bu canavar CHP’li sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Biz yeni önlemler almaya karar verdik. Önümüzdeki hafta belediye meclisi var. Yabancı uyruklu kim varsa abonemiz olan, su fiyatlarına, katı atık ücretlerine başta olmak üzere bazı ücretlerde 10 kat zam yapacağız. Türk vatandaşıyla yabancı uyruklu vatandaş aynı fiyattan suyu kullanamayacak. 10 kat suya, 10 kat katı atık vergisi ücretine zam yapacağız.”

Göçmen kardeşlerimin affına sığınarak, yine bir örnek vereyim..

Kediye ciğer vermek üzere kasaptan satın almaya kalktığınızda, “Sen kediye mi veriyorsun? Kendin yiyeceksen 50 TL.. Kediye vereceksen 500 TL!” dese..

Bunun adı ne olur?

İstediğiniz sıfatı buraya yazın..

Ben söylemiş olmayayım..

Bolu’nun CHP’li Belediye Başkanı’nın yaptığı da, işte tam bu..

Böyle bir şeyle karşılaşırsak, “Dili yok bu canın, dili.. Ona verilecek ciğeri, ne diye 10 misli fiyata satıyorsun? Sende hiç utanma yok mu” diye kasaptan hesap sorma hakkımız nasıl var ise..

Bolu Belediye Başkanı’na da, “Bu göçmenler aciz.. Bu göçmenler muhtaç.. Bunlar çaresiz.. Bunlara 1 TL’lik suyu, nasıl 10 TL’ye satarsın” diye sormamız gerekmez mi?

CHP’nin kendisinin, yönetim olarak sorması gerekmez mi?

Gerekir..

Soruyorlar mı?

Sormuyorlar..

Evet, CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, “Su gibi temel bir yaşam hakkının bırakınız engellenmesi, bu konunun tartışmaya açılması dahi, parti politikalarımız ile taban tabana zıttır” diye söze başlamış ama..

Devamında da, “Bolu Belediye Başkanımız Sayın Tanju Özcan’ın yabancılar ile ilgili görüşleri kendisini bağlamaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin tutumu, Genel Merkez’imiz ile temas kurduğunda kendisine iletilmiştir” diyerek, parti olarak bir disiplin sürecini başlatmayacaklarını da deklare etmiş..

Lafa bakın: “Kendisini bağlar.”

Bu ülkede, “Odasında Atatürk fotoğrafını indirdi, indirmedi” tartışması üzerinden, bir milletvekilini partiden ihraç eden CHP..

Şimdi..

“Göçmenlere suyu, 10 katı fazla fiyata vereceğim” diyen bir Belediye Başkanı için..

“Kendi görüşüdür” diyor ve olayı kapatmaya çalışıyor..

Kapatsınlar..

Kapattıklarını sansınlar..

Sandık önümüze geldiğinde..

Kim neyi kapatıyor, göreceğiz.

Ki, belediye başkanlığı koltuğuna henüz daha yeni oturduğunda, aynı Tanju Özcan, Kur’an-ı Kerim’e el basarak, onu öperek göreve başlarken, “Suriyeli muhacirlere belediye yardımlarını kestiği”ni söylemişti de..

Muhafazakar kesimden CHP’ye transfer olan Mehmet Bekaroğlu, olayı şöyle yumuşatmaya çalışmıştı:

“Benim tanıdığım Tanju Özcan; Köroğlu’dur, Belediye Başkanı seçildi diye Bolu Beyi olmaz; mazlumun, yolda kalmışın, garibanın ekmeği ile uğraşmaz, aksine muhtaç olan herkesin yardımıma koşar!”

O tarihte biz de, şu başlıkla bir yazı kaleme almıştık:

“ ‘Köroğlu’ olmak için yola çıkıp ‘Bolu Beyi’ olanlar!”

CHP’li başkanın o sözünü tutmasının, Mehmet Bekaroğlu’nun durumu yumuşatan ifadelerinin üzerinden 2,5 yıl geçti..

Şimdi soralım Mehmet Bekaroğlu’na:

CHP’li başkan, Köroğlu muymuş, Bolu Beyi mi?

Küçük küçük hatalardan, devasa sorunlar çıkartan, SP listesinden TBMM’ye girip, sonra CHP’ye geçen Cihangir İslam’ın sessizliği üzerinden soralım: “Vicdan var mı sizde?”

AK Parti’den ayrılırken, “Ben zaten solcu arkadaşlarla çok iyi geçinirim. Onlardaki sosyal adalet ilkesi, İslam dininin de temel bir akidesidir” mealinde sözlerle, savrulduğu cenahın güzellemesini yapan Abdüllatif Şener’e soralım:

“Solcuları anladık.. Sizin inancınızda, var mı böyle bir ahlaksızlık, böyle bir zulüm?. Ne demek, 1 TL’lik suyu, göçmene 10 TL’ye vermek?”

HABERE YORUM KAT

5 Yorum