Korku imparatorluğunun sonu
Bu yazıya oturmadan önce, referandumda “hayır” çıkması durumunda nasıl bir Türkiye’ye uyanacağımızı düşündüm.
Hayır, korkmadım.
Bildiğimiz, tanıdığımız Türkiye’ydi...
Nesinden korkacaktım?
İyi kötü 49 yıl yaşamışım, darbeler muhtıralar görmüşüm, işkencelere tanık olmuşum, İkinci Şube’de sırtımda sopa kırdırmışım (evet efendim, bu satırların yazarı da Kenan Paşa’nın dayağını yemiştir; “12 Eylül’de neredeydin?” diyen serseri takımına duyurulur), ismim darbeci paşaların andıç listelerine yazılmış, hakkımda onlarca dava açılmış (hâlâ pıtrak gibi mahkeme celbi yağıyor; bilumum YARSAV’cılar, Osman Kaçmaz’lar, Eminağaoğlu’lar, HSYK’cılar, Yargıtay’cılar sıraya girmiş, fakiri içeri tıktırmakla meşgul), kendi ülkemde üç buçuk yıl “yarı kaçak” dolaşmışım, korkmamışım da, Kılıçdaroğlu’nun tahyyülündeki “arkaik Türkiye”den mi korkacağım? Gitsin yatsınlar...
Hem ben şerbetliyim. Üstelik Türk’üm...
Türk’e bir şey olmaz.
Diyeceksiniz ki, “Geride bu kadar darbe ve muhtıra bıraktın da ne oldu? Balyoz’culardan, Ergenekon’dan, darbe çetelerinden hesap soruluyor da ne değişiyor?”
Hiç...
Hâlâ orada burada silahlar...
Hâlâ darbe fizibiliteleri...
Hâlâ “ordu göreve” pankartları...
Hâlâ “Cumhuriyetin kazanımları elden gidiyor, Tayyip Erdoğan devleti ele geçiriyor” çığırışları...
Hâlâ Bedri Baykam’lar, hâlâ Fazıl Say’lar, hâlâ Zülfü Livaneli’ler...
Hâlâ “yiğidim aslanım” dolduruşları...
Birileri de bu hengâmede “korku imparatorluğu” diye yazılar yazıyor.
Referandumda “evet” çıkması durumunda Recep Bey marifetiyle oluşturulmuş korku imparatorluğu iyice pekişecekmiş... Bunun sona ermesi için “hayır” demeliymişiz.
Birileri sufle ediyor, solcu lider Kemal Kılıçdaroğlu da miting meydanlarında seslendiriyor.
Hiçbir darbe girişimine açıktan cephe almamış bir solcu lider bu...
Devletin söylediklerini tekrarlamak dışında yeni hiçbir şey üretmemiş bir solcu lider.
Dersim olayını “devrimin koşulları içinde meşru” bulan bir solcu lider...
Bugün söylediğini ertesi gün inkâr eden bir solcu lider...
Parlamentonun anayasa yapma hakkını, “korku imparatorluğu geliyor” gerekçesiyle yok etmeye çalışan bir solcu lider.
Bu nasıl korku imparatorluğu ki, “evet” diyen taraftarlarına bile sahip çıkamıyor? Onları organize çetelerin “taşlı, sopalı, yumurtalı” saldırılarından koruyamıyor?
Bu nasıl korku imparatorluğu ki, Ergenekon’la ilgili haber yapan müntesiplerine 5 bin civarında dava açılıyor, bu davalardan üç bini “en yandaş” bilinen Star gazetesine nasip oluyor, elinden bir şey gelmiyor...
Bu nasıl korku imparatorluğu ki, imparatorluk koltuğunda oturan kişi kendi çocuklarını yurtdışında okutmak zorunda kalıyor...
Bu nasıl korku imparatorluğu ki, kurulduğu günden beri yakasını darbecilerden kurtaramıyor...
Bugün itibariyle “yalan”, “gözbağcılık”, “illüzyon” bitti.
Eski Türkiye kaybetti, yeni Türkiye kazandı.
Darbelerle, muhtıralarla, işkencelerle, idam sehpalarıyla, sıkıyönetim uygulamalarıyla oluşturulmuş “korku imparatorluğu” asıl şimdi sona eriyor.
STAR
YAZIYA YORUM KAT