Korkmayın ya hu!
Militarizmin çelik zırhları, hukuk karşısında, cesaretle üzerine gidildiğinde örümcek ağı kadar zayıftır..
Kralın çıplak olduğunu görecek bir göz ve kartondan kaplanı test edecek bir cesaret var mı? Kralı çıplak olarak görmek için, gözlerinizin temiz olması gerekiyor.. Krala atacağınız taşın ona isabet etmesi için sizin günahsız olmanız gerekiyor..
Bu, mitolojik bir savaştır. Bilgiden ve cesaretten yoksunsanız, kartondan kaplan ve örümcek ağından zırh gerçeğe dönüşür..
Militer hukuk, hukuk değildir. Militer yasa, yasa değildir. Militer yargı, yargı değildir..
Ben, Hurşit Tolon davasında yaşadım bunu.
Müşteki olan kişi, mahkemeye dilediği subayı yargıç olarak atayabiliyor. Atadığı kişinin hukuk kariyeri olması da gerekmiyor.. Ve sonuçta verilen karar hoşuna gitmezse, komutan emri ile temyize gönderebiliyor..
Biz hâlâ 12 Eylül’ün militer anayasası ile yönetiliyoruz.. Hukuku katleden bir darbeci generali hâlâ besliyoruz!
Geçen gün Mazlum-Der ilginç bir suç duyurusunda bulundu.. Haber, basında şöyle yer aldı: “Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ, ‘belge’ hakkında ‘Anayasayı ihlal’ iddiasıyla yapılan suç duyurusuyla ilgili kararı yine kendi verecek. Mazlum-Der’in Haziran’da Özel Yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği’ne Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ve Albay Dursun Çiçek hakkında yaptığı suç duyurusunda ilginç bir gelişme yaşandı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Başbuğ hakkındaki soruşturmaya ‘görevsizlik’ vererek dosyayı, Genelkurmay Adli Müşavirliği’ne gönderdi. Müşavirliğin rapor düzenleyeceği ve bu raporu da Orgeneral İlker Başbuğ’a sunacağı öğrenildi. Müşavirlik, Başbuğ’dan soruşturma izni isteyecek. Başbuğ’un da rapora göre ‘soruşturma emri’ vermesi veya vermemesi bekleniyor. Başbuğ’un soruşturma emri vermesi halinde kendisi hakkında Genelkurmay Askeri Savcılığı tarafından soruşturma açılacak. Mazlum-Der Genel Başkan Yardımcısı Emrullah Beytar, ‘Darbe günlükleriyle ilgili komutanların yargılanması için AİHM’e gittik. Müşavirliğin kararına göre bu konuyu da AİHM’e götürebiliriz’ dedi.”
Askerler bir başbakanı yargılayıp asıyor da, darbeye teşebbüs eden, cinayet iddiası ile yargılanan subayları kim, nasıl yargılayacak?
“Taşların toprağa bağlandığı bir ülke”de yaşıyoruz..
Kendilerine silah, iktidar ve servetin emanet edildiği insanları sınırlandıran değil, bu gücün sahipleri karşısında bireyleri, toplumu zabtu rabt altına almayı hedefleyen bir Anayasa!
Birileri, bana geçmiş olsun diye telefon etmeye dahi korkuyor.. Ola ki telefonlar dinleniyordur, ya sesleri kayda geçerse.
Korku, dağları tutmuş.
Ergenekon’un tasfiye olmasını istiyorlar da, ya Ergenekoncular toparlanıp gelecek olurlarsa? Tedbirli olmak gerek değil mi efendim.
Aslında herkes onlar kadar “tedbirli” olsaydı, korkulan muhakkak olurdu..
Bizimkilerin dini pratikleri, cömertlikleri, gayretleri, cesaretleri, paraları ve makamları kadar hızlı büyümüyor..
Hani altını verip karşılığında aynı ağırlıkta darı alan horoz hikayesini biliyorsunuz, La Fonten’in.. Birileri ahiretlerini verip, teneke hükmünde ucuz dünyalıklar alarak mutlu oluyorlar.. Horozlar, bizim bu tür arkadaşlardan daha akıllı bana kalırsa.. Makam ve servetleri ile gururlananlar, yakın bir zamanda nasıl bir yıkılışla yıkılacaklarını görecekler..
Haksızlıklar karşısında susanlar kimlerdi?
Zalimlere yaltaklananlara Allah (cc), o zalimleri başlarına bela eder.. Korumaya çalıştıkları makam ve paraları ile birlikte onurlarını da kaybederler..
Aylardan Ramazan, hayata ve olaylara Ramazan’ın penceresinden bakmayı öğrenmeliyiz..
Mesela neden hâlâ, her gün darbelere karşı çıkarız da, askere rejimi koruma ve kollama yetkisi veren İç Hizmet Yönetmeliği’nde değişikliğe gidilmez, ya da her gün fişlemeden şikâyet ederiz, askerin güvenlik gerekçesi ile toplum mühendisliği yapmasına imkan veren EMASYA genelgesi hâlâ yürürlüktedir?.
Unutmamak gerekir ki, Allah, cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasib etmez.
Bütün bunlar yaşanmayacaksa nasıl imtihan olacağız?. Cennete gireceklerle cehenneme gidecekler nasıl belli olacak, bunlar yaşanmayacaksa?.
Mallarımız, canlarımız ve servetimiz kimi zaman artırılarak ve kimi zaman eksiltilerek imtihan olacağız.
Bizden öncekilerin başına gelenler, bizim başımıza gelmeden cennete girdirilivereceğimizi mi düşünüyorsunuz?
Zalimlerden korkmayın ya hu! Allah’tan korkun.. Kadere, rızga ve ecele hükmeden, mutlak iktidar sahibi olan, işiten, gören, bilen, hüküm sahibi ve bir olan Allah’tan korkun..
Allah’tan korkan korkar mı karanlıklardan!
Selâm ve dua ile..
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT