Köpeğini susturmak yerine onunla birlikte havlamak
Ahmet Varol, Charlie Hebdo isimli müsveddenin saldırganlığına devam ettiğini aktarırken Fransa'nın ise Charlie Hebdo'ya arka çıktığını ifade ediyor.
Ahmet Varol / Yeni Akit
Köpeğini susturmak yerine onunla birlikte havlamak
Malum olduğu üzere Fransa’nın Charlie Hebdo diye bir dergisi var. Bu, mizah dergisi olarak biliniyor. Gerçekte ise Fransa’nın bahçeye yerleştirdiği ve gelene geçene havlayan bir köpeği sayılır.
Bu dergi sadece eleştiri amaçlı mizah yapıyor olsaydı fikri açıdan anlayışla karşılamak mümkün olabilirdi. Ama insanların kutsal değerlerini, inançlarını ve hürmet ettiği kişileri çok çirkin şekillerde alaya almak, onlara hakaret etmek ve onları aşağılamak düşünsel yönden müsamaha ile karşılanabilecek sınırları çok aşmaktadır. Charlie Hebdo’nun yaptığı da budur.
Hatırlanacağı üzere bu dergi daha önce Hz. Peygamber (a.s.) ile alay eden ve onu hafife alan çok çirkin karikatürler yayınladığı için sert tepkilere maruz kalmıştı. Sonrasında İslam’ın kutsal değerleriyle alay eden, Müslümanların inanç ve ilkelerine hakaret eden çirkin karikatürler de yayınladı.
Muhtelif siyasi liderleri aşağılayan karikatürler de yayınladı. Bu karikatürlerin amacı da o liderleri eleştirmek, siyasetlerine laf dokundurmak ve yanlışlarına mizahi tarzda dikkat çekmek değil, çirkin ve aşağılayıcı bir üslupla hakaret etmekti. Hedefe yerleştirdiği siyasi liderler arasında Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyib Erdoğan da yer almıştı.
Son dönemde de İran’ın dini lideri Ali Hamaney ve İran’daki mollalar hakkında yine aynı nitelikte karikatürler yayınlamasından dolayı bu ülkeyle Fransa arasında bir gerginlik yaşanıyor. Söz konusu dergi kendince Hamaney konulu bir karikatür yarışması düzenledi ve seçilen karikatürleri “Mollalar! Geldiğiniz yere geri dönün!” başlığıyla yayınladı.
İran, Fransa Büyükelçisini çağırarak nota verdi. Ancak Fransa yapılanın yanlış olduğunu kabul etmek yerine hakaret edenlere arka çıktı ve kendisinin İran’dan ders almak durumunda olmadığını söyledi. Bunun üzerine İran yönetimi Tahran’daki Fransız Araştırma Enstitüsü’nü kapatma kararı aldı.
Fransa, kimseden ders almaya ihtiyacı olmadığını iddia ediyor olabilir ama gelene geçene havlaması için bahçeye yerleştirdiği Charlie’si haddi aştığında, başkalarının ondan bu saldırgan derginin ağzını biraz bağlamasını isteme hakları vardır. Ama ne kadar ilginçtir ki o bunun yerine, Charlie’sinin sırtını sıvazlamakla kalmayıp onunla koro oluşturuyor.
Fransa bunu düşünce özgürlüğü olarak nitelendiriyor. Gerçekte, her konuda olduğu gibi düşünce özgürlüğü konusunda da çifte standartçı yani iki yüzlü olduğu çok açık bir şekilde ortadadır.
Charlie Hebdo isimli derginin çirkin hakaretler içeren karikatürler yayınlamasına izin vermeyi düşünce özgürlüğü olarak nitelendiren Fransa, 2015 yılında İsrail işgal rejiminin vahşi katliamlarının yahudi asıllı bir karikatürcü tarafından eleştirilmesine tahammül edememişti.
Zeon ünvanıyla tanınan yahudi asıllı bir Fransız çizeri, siyonist işgal rejiminin katliamlarını eleştiren ve bu katliam gerçeğini gayet açık bir şekilde gözler önüne seren çok anlamlı bir karikatüründen dolayı hakkında “antisemitizm” ithamıyla açılan davadan dolayı hapse attı.
Çizilen karikatürün vermeye çalıştığı mesajın yahudilikle uzaktan yakından ilgisi olmadığı için antisemitizm kategorisine sokulması imkânsızdı. Vermek istediği mesaj tamamen siyonist işgal rejiminin saldırılarını, Filistinlileri hedef alan vahşi tutumunu hedef alıyor ve gayet isabetli bir anlam taşıyordu. Filistin haritasına bir hançer görünümü verilip işgalci siyonist tarafından Filistinli çocuğun göğsüne saplanarak her tarafın kana bulanması şeklindeydi. Bu da Filistin topraklarını işgal eden siyonist zihniyetin ne olduğunu çok mükemmel bir şekilde anlatıyordu. Bazen bir karikatür uzun bir yazıyla anlatılabilenden fazlasını kısa bir mesajla verebilir. Bu karikatür de o nitelikteydi. Yahudilere hakaret etmiyor, sadece siyonist saldırganlık gerçeğini gözler önüne seriyordu.
Bu olay Fransa’nın ve hizmetindeki medyanın özgürlük anlayışlarının sadece Charlie zihniyetindekilere özel olduğunu, o zihniyette olmayanların terörist sayılmayı göze almak zorunda kalacağını gösteriyordu.
HABERE YORUM KAT