Konya’da Kudüs için Dua ve İftar Buluşması Gerçekleştirildi
Konya’daki 61 Sivil Toplum kuruluşunun gençlik yapılanmalarının organize ettiği ‘Büyük Kudüs Buluşması’ Konya Kılıçarslan Şehir Meydanı'nda gerçekleştirildi.
Sirilankalı hafız bir kardeşimizin okuduğu akşam ezanı ile Müslümanlar simit, hurma, zeytin ve su’dan müteşekkil iftar menüsüyle oruçlarını açtılar.
İftarının ardından topluca akşam namazı eda edildi. Namazın akabinde program, marşlar ve selamlama konuşmaları ile devam etti. Konuşma aralarında sürekli tekbir, tevhid ve İsrail ile Amerika’yı telin eden sloganlar atıldı.
İsveç’ten yola çıkarak Kudüs’e varmak isteyen genç aktivist Benjamin Ladraa da programın konuğuydu. Kısa bir konuşma yapan Ladraa, Rachel Corrie gibi terörist İsrail’e karşı Filistinlilerin haklı davasının yanında olmak ve İsrail’in zulmünü tüm dünyaya duyurmak için bu yürüyüşü gerçekleştirdiğini ifade etti. Herkesin bir şeyler yapması gerektiğini ifade etti. “İsrail’in Müslümanlara sıktığı mermileri biz finanse etmemeliyiz” dedi. “Yolculuğum Filistin’e ulaştığımda bitmeyecek, Filistin özgür olduğunda bitecek” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Program basın açıklaması ve dua ile sona erdi.
Basın açıklamasının tam metni:
Kudüs’ü Savunmak İnsanlığı Savunmaktır
"Sen onların dinlerine uymadıkça, Yahudi ve Hristiyanlar asla senden hoşnut olmazlar. De ki: 'Şüphesiz doğru yol, Allah'ın gösterdiği yoldur.' Eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların istek ve arzularına uyacak olursan, senin için Allah'tan ne bir dost vardır ne de bir yardımcı." Bakara/120
ABD’nin, İsrail Büyükelçiliğini Kudüs’e taşımasına tepki göstermek, Filistinli kardeşlerimizin düzenlediği Büyük Dönüş Yürüyüşü’ne destek vermek, 15 Mayıs 1948 İsrail’in kuruluşu olan Büyük Felaket olarak adlandırılan Nakba’nın 70. yıldönümünü protesto etmek için bügun kardeşlerimizle meydanlardayız.
Sessizliğimizden, suskunluğumuzdan, iç çatışmalarımızdan, ihtilaflarımızdan beslenen işgalci siyonistler, mukaddes Kudüs için direnen Gazze'de yine büyük bir katliam gerçekleştirdi. İslam dünyasındaki herc-ü merç İsrail’in işgallerini kolaylaştırıyor. Unutmamalıyız ki, Kudüs’ün Siyonistlerin esareti altında yaşaması Müslümanlar için büyük bir zillettir. Bu zilletten kurtulmak için Müslümanlar her şeyden önce kendi aralarındaki kısır çekişmeleri bir kenara bırakarak Kudüs’ün kurtuluşu için tek ses, tek yürek olup birbirleriyle kenetlenmelidir.
Sadece İslam ümmeti için değil, insanlık için de büyük bir felaket olan siyonizmin, 70 yıldır Müslümanların ilk kıblesinin olduğu kutsal topraklarda büyük bir barbarlık sergilemektedir. Kadın-çocuk demeden işlenen katliamlar, zorunlu göçler artık dayanılmaz bir duruma gelmiştir.
Müslüman kardeşlerimiz acı içinde kıvranırken, bedenleri toprağa düşerken, bizim sessiz ve suskun kalmamız düşünülemez. Hem Siyonistlerin zulmüne hem de İslam ülkelerinin zillet içerisindeki idarecilerinin takındığı tavra karşı başkaldırıyoruz. Ümmet adına bir avuç Müslümanın izzetli direnişini de sahipleniyoruz.
Buradan şunu haykırıyoruz: Siyonizm’in tahakkümü muhakkak bitecek, zulmü son bulacak, yeni bir Hayber'i iliklerine kadar yaşayacaklardır.
Kudüs savunulmadan insanlık savunulamaz. Kudüs'ün özgür olmadığı bir zamanda İslam âleminin özgürlüğünden bahsedilemez. İslam özgürlüktür, çünkü; Müslüman kula kulluğu cehaletin karanlık dehlizlerine gönderen aydınlık savaşçısıdır. Gönüllerin fethi insanlık onurunun tekrar yerine konmasıyla mümkündür.
İnsanlığın kutsal birikiminin sembolü Kudüs eğer esaret altında ise insanlık onuru da ayaklar altında demektir. Hiç bir Müslüman İslam'ın özgürlüğünü insanlığın birikiminden ayrı tutamaz. Kudüs zaman ve mekân planında gökten gelen muştunun taşa toprağa büründüğü kutlu bir mekândır çünkü.
İşte bu yüzden Kudüs'ün esir alınmışlığını hiçbir Müslüman, insanlık haysiyetinden, insanlık değerlerinden yana olan hiç bir fert içine sindiremez. Kudüs'e pranga vurmaya çalışan Siyonist emperyalin oyunlarına, dünya dengelerinin aldatıcı gerekçelerine sığınmadan tüm insanlığa karşı hakikati seslendirecek bir manifestoya, bunu eyleme geçirecek kolektif bir akla ve iradeye muhtacız.
Kudüs bilincini kuşanmayan bir Müslüman'ın ne İslam âlemine ne insanlığa ne de yarınlara dair sözü olamaz.
Zaman “Kalede işgal bayrağı dalgalanırken Cuma Namazı kılınmaz” bilincini kuşanıp yürüyen Maraşlı İmamın mirasını Kudüs bilincine dönüştürme zamanıdır. Kutsallarımız çiğnenirken, değerlerimiz ayaklar altına alınırken, kardeşlerimiz katledilirken, hiçbir şey yapmadan yerimizde durmak, seyretmek biz Müslümanlara yakışmaz. Müslüman zalim karşısında eğilmez, zillet içinde yaşamaktansa izzetiyle ölmeyi tercih eder.
Rabbimiz, yüce Kitabımız Kuran-ı Kerim’de; “İnanıyorsanız galip gelecek sizsiniz.” “Yeryüzüne benim salih kullarım varis olacaktır” diye buyuruyor. Bizler bu Kitab’a iman etmiş Müslümanlar olarak, bir gün, bu çekilen sıkıntıların ardından, zalimlerin korkulu rüyası olacağımıza, İslam’ın tüm dünyada hakim olacağına, özgür Kudüs’te, Mescid-i Aksa’da hep birlikte namaz kılacağımıza iman ediyoruz. Bu uğurda malımızla canımızla mücadele edeceğiz.
Buradan İslam ülkeleri idarecilerine de çağrıda bulunmak istiyoruz. Artık dikkate alınmayan açıklamalar yapmaktan vazgeçin. Etkin, caydırıcı adımlar atın. İşgal topraklarında var olan elçiliklerinizi kapatın ve kendi topraklarınızdaki Siyonist işgalcilerin eli kanlı elçiliklerini de sınır dışı edin. Çifte vatandaş olanları vatandaşlıktan çıkarın. Ekonomik ilişkileri bitirin. Zillet elbisesi olan askeri işbirliğine de son verin.
Kudüs'te, Gazze'de ümmetin şerefini ayakta tutan Müslüman kardeşlerimize de buradan sesleniyoruz. Sakın umutsuzluğa düşmeyin. Bugün içinde bulunduğunuz çetin durumun nihayetinde muhakkak zaferle buluşacaksınız. Akıttığını pak kanınız bu zaferi müjdelemektedir. Çığlıklarınız zülmün karanlığını yırtacak, sizi aziz kılacaktır. Muhakkak ki bir gün özgür Kudüs'te, Mescid-i Aksa'da hep birlikte rabbimize yönelip şükür secdesinde bulunacağız.
Haber-Foto: Halil İncekara
HABERE YORUM KAT