Komplo baldan tatlıdır!
Şener Eruygur’un beyninde kanama ve boynunun 3 yerinde kırık varmış. Eruygur'un sağ yanağında da çarpma sırasında yırtık meydana gelmiş. Adam komada..
-Yok canım oraya bir başkasını getirmişlerdir, bu arada Eruygur pırrr.. Sen sağ ben selamet.. Yarın öldü diye öteki adamı gömerler, bu iş biter..
Geçmişte de oldu bu işler. Bir eroin kaçakçısı Gümüşsuyu’nda bir otelden atlayıp intihar ediyor. Savcı geliyor tesbit yapıyor, intihar ettiğine karar veriliyor. Ailesi gelip morgda tesbit yapıyor. Cenaze ailesine mühürlü, çinko bir tabutla teslim ediliyor.. Ailesi cenazeyi alıp memleketine götürüp gömüyor. Bir süre sonra savcıya bir ihbar. İntihar etti denen adam İspanya’da. Araştırıyorlar, adam başka bir kimlikle yaşıyor.. Savcı gidip cesedin gömüldüğü mezarlıktaki mezarı açtırıyor. Tabut boş!
Peki o adam yaşıyorsa ölen kim? Ceset nerede? O kişiyi kim öldürdü?
Eruygur’un ayağı kayıp düşünce nasıl kafatası hasar görüyor, yetmedi boynunu 3 yerinden kırıyor ve sağ yanağını parçalıyor. Birileri içeri girip, bu çok şey bilen önemli sanığı, tanıklık etmesinden korktukları için ortadan kaldırmış olamaz mı? Böylece birçok işin emrini veren kişi olarak suçlanabilir ve öldüğü için de dosya kapatılabilir.. Yani Ergenekon sanığı, Ergenekon’un kurbanı olabilir mi?
Herhalde olay raporu yayınlanacaktır. Ne zaman, nereden, nasıl düşmüş..
Bizim tarihimiz bir sürü cinayetle doludur. 1.70’lik adamı, 1,5 metrelik yerde asılarak intihar ettirirler..
Sultan Abdülaziz biliyorsunuz iki bileğini birden keserek “intihar” etti!?
Zaten daha şimdiden bir yandan öldü haberleri geliyor, bir yandan da “Yok, hâlâ komada” deniyor.. Bu adamlar için cinayet işlemek çok sıradan bir şey..
Şimdi içeridekilerin can güvenliğini sağlamak gerek. Düne kadar devrim yapmak için kolları sıvayan şehir şehir dolaşan bir adam, nasıl oluyor da merdivenden düşüp kafasını, boynunu kırıyor?
Bir arkadaş, her şeyde bir komplo arayan basının Eruygur konusunda sessiz kalmasının da bir komplo olduğu düşüncesinde.. Hani sokak kapkaççılarını bile MOBESE ile yakalıyoruz, şu kadar tutuklu, gardiyan ve muhtemelen güvenlik kamerası ile izlenen daracık bir yerde bu işin nasıl olduğunun herhalde mantıklı bir izahı olacaktır..
Kuşkusuz bunların hiçbiri doğru olmayabilir.. Ama açıklanan gerçek inandırıcı gelmeyince halk bu komploları üretiyor.. Bu senaryolar artık sokakta konuşuluyor.. Göreceksiniz, biraz zaman geçsin daha ne senaryolar üretilecek.. Yani, Eruygur ölmüş de olabilir, yaşıyor da olabilir.. En azından artık tutuklu bulunduğu yerde değil. Sonunda sağlık sebebi ile tahliyesine de karar verildi. Yani en azından artık tutuklu değil.. Eğer gerçekten infaz edildi ise, büyük ihtimalle en çok ağlayan ve görkemli bir cenaze töreni için en çok koşturanlar arasında bu işi tezgahlayanlar da olacaktır..
Belki de ailesi sessiz bir defin yapacaktır. Herhalde bu aşamadan sonra top arabası ile taşınacak hali yok. Sonunda “Nasıl bilirsiniz” diye önümüze getirip koyacaklar.. Laikler için ayrı bir mezar, ayrı bir cami yok ki! ADD’lilerin birçoğunun, Eruygur’un arkasından Fatiha okuyacaklarını da sanmıyorum, olsa olsa alkışlarla uğurlarlar! Okkır’dan sonra Eruygur, bu arada İP Genel Başkan Yardımcısı Ferit İlsever’den sonra şimdi de Hurşit Tolon’un tahliyesi gündemde.. İlsever “hasta” çıktı, şimdi sapasağlam, “dava” uğruna koşuyor.. Biliyorsunuz, YARSAV Başkanı da hasta! Bu hastalıklar dikkat çekici..
Tolon’un rahatsızlığı belli: Kalp! Hapishaneye girerken kalbi turp gibiydi, ama şimdi hasta raporu ile serbest bırakılması gündemde.. Oysa daha düne kadar durum şöyleydi: “Mevcut Koroner Anjiyografik ve Ventrikülografik bulgular değerlendirildiğinde sonucun birkaç önemsiz plak dışında normal olduğu izlenmiştir. Mevcut haliyle koroner arter hastalığı bulguları için asprin dışında herhangi bir ilaç kullanılmasına gerek yoktur. Sonuçlar tamamen normale yakın olup, günlük ağır efor dahil her türlü faaliyeti yapabilir.”
Ah şu bayan Özal bir konuşsa. Adalar’da Başbakan’la el ele görünce, birden “Kimbilir, yine hangi iş üzerinedir” diye düşünen, adını açıklamayan biri beni aradı! Derin kaygılar taşıyordu.. Özal çok şey biliyor ve fakat konuşmuyor. “Başbakan ve ailesi, yakın çevresine giren isimlere dikkat etsin” dedi. Ona göre Ergenekoncular, evin içine sızmayı başarmışlar..
Fikri Sağlar, önemli kırılma noktalarından olan 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümünün üzerindeki sırrı aralamak için kan örneği alındığını, ancak bunun esrarengiz biçimde ortadan kaldırıldığını söylüyor. “Turgut Özal öldükten sonra kanı alındı. Bu kan tahlil edilebilse nasıl öldüğü ortaya çıkabilecekti, ama kan istendiği zaman ‘Hemşire elinden düşürerek kırdı’ denildi” diyor.. Özal ona “Sen gençsin, karıştırma bu işleri” demiş..
Orgeneral Eşref Bitlis'in ölümü ile ilgili de Sağlar şöyle diyor: “Düşen uçağa ilk gelen Cem Ersever, yerinde ilk araştırmayı yapıp gitmiştir. Ondan sonra yetkililer gelmiştir. ‘Buzlanma nedeniyle kaza meydana geldi’ denildi. Ama pilotun ailesi mahkemeye verdi. Uçağın fabrikası böyle bir kazanın olmayacağı, başka nedenler olduğunu, dolayısıyla sabotaj bilgisini verdi. O uçakta en son dakikada listeden çıkarılan bir albay vardı. O albay daha sonra garnizonda intihar etti. Uçağa binmedi, ölmedi ama daha sonra intihar etti. Eşref Bitlis'in ölümünden sonra TSK'de farklılaşma görüyorsunuz. Silahla Kürt sorununun çözülemeyeceğini; Kürt sorununun siyasi, kültürel, sosyal ve ekonomik atılımlarla çözülmesi gerektiğini savunanlar var. Dolayısıyla onlar yok ediliyorlar. PKK ile mücadele, Kürt sorununu çözmeden 25 yılı aşkın bir süredir devam ediyor. Bilinçli olarak devam ediyor. Burada milyar dolar paralar gidiyor. Ama devleti yönetenler siyasilerin dışındaki iktidar sahipleri çözülmemesi doğrultusunda çaba gösteriyor. Şehitler veriliyor. On binlerce çocuğumuz sakat kalıyor. Neden çözülmek istenmiyor?”
Ya işte böyle. Orakoğlu’na göre Apo da Ergenekoncu.. PKK naylon bir örgüt.. Hizbullah’la da Koman ilişkilendiriliyor.. Bu kadar çok komplonun varolduğu bir yerde, Eruygur olayı da daha çok tartışılır.
Selam ve dua ile..
Vakit gazetesi
YAZIYA YORUM KAT