Kocaeli’de Suriye Direnişine Destek Eylemi
İkinci yılını dün geride bırakan Suriye İntifadasının üçüncü yılı vesilesiyle Türkiye’nin birçok bölgesinde Cuma günü başlayan eylemler zincirine Kocaeli de katıldı.
Özgür-Der Girişiminin çağrısıyla 16 Mart Cumartesi günü (bugün) yağışlı havaya rağmen bir araya gelen Kocaeli’ndeki İslami duyarlılık sahibi çeşitli kuruluşlar, saat 14:00’da İzmit’teki Sabri Yalım parkında buluşarak kitlesel bir basın açıklaması gerçekleştirdiler.
Kuruluşlar adına eylemi yöneten Özgür-Der Girişimi sözcüsü Haşim Ay, günün anlam ve önemine değinerek şunları vurguladı:
“Dün ikinci yılını dolduran Suriye İntifadası bugün üçüncü yılının birinci gününe girmiş vaziyette. Dile kolay, tam 731 gündür Suriye halkı hemen her gün yüzlerce ölü veriyor. Ama bununla birlikte destansı bir direnişe de imza atıyor. Son ikin yılın bilançosu olarak 70 bini aşkın ölü, takriben 170 bin yaralı, sayısı 200 bine varan kayıp insan ve milyonlarca muhacirden bahsediliyor.”
Daha sonra büyük İslam tarihçisi İbnu’l Esir’in Moğol-Haçlı saldırısına ilişkin söylediği “Tarih böyle bir zulmü görmedi.” sözünü anımsatan Ay, bugünkü bilançosuyla tarihin İbnu’l Esir’in aksine daha muazzam zulümlere tanıklık ettiğini belirterek “Reform vaatleriyle iktidara gelen oğul Esed, baba Esed’in kat be kat ilerisine geçerek Suriye halkına onlarca Hama ve Halepçe’yi yaşattı/yaşattırıyor.” dedi. Bu bağlamda uluslararası kamuoyunda kendilerine “Suriye’nin dostları” payesi biçilmiş olanların da iki yıllık bilançoya karşı ortaya koydukları tutumu değerlendiren Ay, bunların büyük bir çoğunluğunun tutumunun Suriye halkını oyalamaktan başka bir şey olmadığını söyledi. “Bosna’da da gördüğümüz gibi küresel sistemin etkili güçleri Suriye halkı için adeta ‘Daha fazla ölsünler ki taleplerimizi karşılamaya mecbur kalsınlar!’ demektedirler.” diyen Ay, bunların bir yandan bir şeyler yapıyormuş gibi davranma ikiyüzlülüğünü gösterdiğini ancak öte yandan da ÖSO’ya “İçindeki radikal İslamcıları defet ki sana silah verelim!” gibi direnişçilerin arasına fitne sokmaya çalıştığını kaydetti. Ay, İran ve Rusya’nın çoktandır deldiği Suriye’ye dönük silah ambargosunun sadece katil Esed rejimine yaradığını da belirterek bu ambargonun halka ve muhaliflere ölüm olarak geri döndüğünü söyledi.
İslam dünyasının genel anlamdaki tutumu dolayısıyla Suriye İmtihanını iyi vermediğini belirten Ay, bununla da yetinilmeyerek Suriye halkının onurlu direnişini karalama yönündeki çaba ve ifadelerin bir tür “kardeşler tarafından saplanmış hançer” anlamına geldiğini ifade etti. Olanca yıkım ve kıyıma karşın Suriye halkının ortaya koyduğu istikrarlı ve destansı direnişin de büyük bir kazanım olarak görülmesi ve her koşulda sahiplenilmesi gerektiğini belirterek direnişçileri “çete” vb. kalıplarla aşağılayan ve iftira atanların bütün alçakça tanımlarını kendilerine iade ettiklerini söyledi.
Daha sonra İlim Yayma Cemiyeti Yön. Kur. Üyesi Muhammed Saraç’ın okuduğu dua ile eylem devam etti. Muhammed Saraç’ın kardeşlik bilincini öne çıkaran ve zalime lanet içeren duasına gönülden “Âmin.” denildi.
Özgür-Der üyesi Abdulkadir Ateş’in okuduğu basın açıklaması metnini müteakip eyleme son anda iştirak eden İzmit’te mukim Suriyeli hafız Seyyid Müyesser el-Mekkî söz alarak topluluğa dönük bir hitapta bulundu.
Konuşmasında el-Mekkî, Suriye’deki yarım yüzyıllık Baas vesayetine dikkat çekerek Suriye halkının çektiği acılara değindi. Daha sonra Ortadoğu İntifadasının Suriye halkını cesaretlendirdiğini belirten Mekkî, meydanlara dökülen halkın bilinçli davrandığını belirterek “Suriye halkı korkunun kendisini yenmiştir.” dedi. Halkı bunca yıkıma rağmen iki yıldır ayakta tutan temel faktörün İslami duyarlılık olduğunun altını çizen el-Mekkî, sonuç olarak bunca zulme ve yıkıma rağmen direnen Suriye halkının her halükârda kazanmış sayıldığını belirterek “Çünkü bizim ölülerimiz cennete gittiler, onların ölüleri ise cehennemi boyladılar!” dedi.
El-Mekkî, özellikle de muhacirlere dönük yardım faaliyetlerini takdir ederek bunların arttırılması çağrısında bulundu. Suriye halkının kardeşlerinden dua beklediğini belirterek bu bağlamda yapılan eylem ve etkinliklerin de fiilî dua kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
El-Mekkî sözlerini direnen Suriye halkının yanında olan herkesi selamlayarak tamamladı.
“Yaşasın Suriye Direnişimiz!” ve “Sessiz Kalmak Zulme Ortak Olmaktır! Baas Vahşetine Karşı Susma, Haykır!” yazılı iki pankartın açıldığı eylemde “Suriye İslami Direnişle Özgürleşecek!”; “Baas’ın Safında Suranlar Ümmetle Aynı Safta Olamaz!”; “Katil Esed! Bu Kan Denizinde Boğulacaksın!”; “Sessiz Kalmak Baas’ın Suçuna Ortak Olmaktır!”; “Baas Çöplüğe, Esed Sehpaya!” dövizlerini taşıyan kitle sık sık tekbir getirerek sloganlar attı.
Basın Açıklamasının Tam Metni:
SURİYE İÇİN AYAĞA KALKMA ZAMANI HALA GELMEDİ Mİ?
Suriye intifadası 15 Mart 2013 tarihi itibariyle ikinci yılını doldurdu. Bugün intifadanın üçüncü yılının birinci günü. Dile kolay bugünü de sayarsak tam 731 gün geçti aradan. 731 gündür Suriye halkı özgürlük için ayakta.
Ortadoğu intifadasının tetiklemesiyle Suriyeli kardeşlerimiz 15 Mart 2011 günü despotik Baas rejimine karşı ayaklandılar. İlk altı ayında reform talebiyle barışçıl gösteriler şeklinde gelişen ayaklanma, rejimin takındığı baskıcı ve katliamcı tutum sonucunda farklı bir aşamaya girdi. Rejimin halka karşı giriştiği açık kıyıma karşı halk arasından öne çıkan birimler silahlı direniş şeklinde bir savunma stratejisi geliştirmek zorunda kaldılar. Süreç içerisinde ordudan ayrılan askerler de nizami birlikler oluşturarak halkı korumak üzere harekete geçtiler. Yarım asırlık Baas diktatörlüğünde reform vaatleriyle iktidara gelen oğul Esed’in, babasını aratmayan bu katliamları Suriye halkındaki güven bunalımını arttırarak zaten var olan duygusal kopuşu tam bir ayrışma noktasına getirdi.
O gün bugündür aradan iki yıl geçti. İki yıldır katil Baas rejimi giriştiği kıyımla ülkeyi baştanbaşa bir kan gölüne çevirmiş vaziyette. Bugüne kadar Suriye’de yaklaşık 70 bin insan hayatını kaybederken, takriben 170 bin yaralı ve en az 200 bin kayıp insandan bahsedilmektedir. Bir de göç yollarına düşen yaklaşık 4 milyon muhacir insan var. Bunların da önemli bir kısmı savunmasız kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşmaktadır. Genç erkeklerin önemli bir kısmı savunmaya muhtaç ailelerini zulüm diyarından güvenle geçirdikten sonra ülkelerine dönüp diktatörlükle savaşmayı tercih etmektedirler. Hatta cezaevlerinde her türlü rezillik ve işkenceye tabi tutulan kadınların önemli bir kısmı bile direniş saflarına katılıp kasap rejim ile hesaplaşmayı öncelemektedir. Bu bilançosuyla Baas diktatörlüğünün kardeşlerimize son iki yılda onlarca Hama dramı yaşattığı görülmektedir.
Acı olan şu ki; tam iki yıldır süre gelen bu vahşet, “küresel köy”ün sakinlerinin gözü önünde yaşanmaktadır. Baas çetesiyle iş tutanlar zaten Suriye İmtihanını kaybetmişlerdir. Ancak kamuoyunda “Suriye’nin Dostları” payesi biçilmiş olanların çoğunun da bundan pek farkı olmadığı görülmekte. Bu sözde dostlar tarafından Suriye halkı iki yıldır oyalanmakta. Adeta “Biraz daha ölsünler ki bize mecbur hale gelsinler!” denilmektedir. Suriye direnişinin maruz kaldığı bunca vahşete rağmen onurluca yükselttiği “Müdahale değil, halkımızı korumak için silah istiyoruz!” meşru talebi görmezlikten gelinmeye devam etmektedir. Rusya ve İran’ın açıkça delmekten geri kalmadığı silah ambargosu bugün sadece Baas diktasının işine yaramakta, Suriye halkına ölüm yağdırmaktadır. Suriye’nin sözde Batılı dostları, Suriye direnişi arasına fitne koymaya çalışmakta; ÖSO’ya “İçindeki İslamcıları defet ki sana silah verelim!” diyebilmektedir!
Suriye İmtihanını kaybetmek istemeyen uluslararası tüm güçlere sesleniyoruz: Suriye muhalefetini kafanızdaki çözüm planlarına ikna etmekten artık vazgeçin. Artık bir şey yapıyormuş gibi davranma ikiyüzlülüğünden vazgeçin! Boynuna geçirilmiş deli gömleğini yırtarak özgürleşmek ve geleceğini kendi öz değerleriyle yeniden inşa etmek için ayaklanmış olan Suriye halkının sizden beklentisi açıktır: Direniş üzerindeki silah ambargosunu kaldırın ve despotik rejim ve ona çanak tutanlarla tüm ilişkilerinizi kesin!
Öte yandan bir çağrımız da Suriyeli kardeşlerini yeterince sahiplenmekten geri duranlaradır: Aradan iki yıl geçti. Suriye halkı her gün yüzlerce ölü veriyor. İki yılın açığa çıkardığı bu tablo kafanızda ördüğünüz karışıklıkları hala gideremiyor mu? Saflar bunca net iken zalime karşı mazlumdan yana tutum belirlemekten uzak duramayız. Kardeşlerimizin masum kanı için ayağa kalkma zamanı geldi de geçiyor bile!
AKV, ENSAR VAKFI, İLİM YAYMA CEMİYETİ, KİYAD, ZEYNEP-DER, ÖZGÜR-DER, KOCAELİ KUR’AN AKADEMİSİ DERNEĞİ, EMİRDER, ŞEFKAT-DER, GÖLCÜK EĞİTİM DERNEĞİ
HABERE YORUM KAT