Kocaeli Özgür-Der’de Arakan Meselesi Konuşuldu
Özgür-Der Kocaeli Temsilciliği, 2017-2018 faaliyet dönemine 12 Eylül Salı akşamı gerçekleştirilen Arakan Meselesi konulu bir oturumla başladı.
Kocaeli Özgür-Der il temsilcisi Haşim Ay’ın konuşmacı olarak iştirak ettiği programda gündemdeki Arakan Meselesi çeşitli boyutlarıyla konuşuldu.
Arakan sorunun köklerinin çok eskilere kadar götürülebileceğini belirten Haşim Ay, kadim Hint Alt Kıtası’nın öyküsünü bilen sınırlı sayıdaki insan için Arakan’ın bugün bu durumda olmasının sürpriz olarak değerlendirilmediğini söyledi. Genele vurulduğunda ise en azından Türkiye’de 2016 yılı olaylarından itibaren Arakan’ın daha güçlü gündem olduğunu belirten Ay, 25 Ağustos 2017 tarihinde başlayan son olayların ise Türkiye’de Arakan meselesine dair kitlesel bir farkındalık oluşturduğunu kaydetti. Çok geç de olsa bu farkındalığın oluşmaya başlamasının bir olumluluk olmakla birlikte aynı zamanda cari bir zaafa da işaret ettiğini belirten Haşim Ay sözlerini şöyle sürdürdü:
“Müslümanlar olarak başka kardeşlerimizin durumunu ancak onlar sistematik zulüm ve kıyımlara tabi tutulduktan sonra farkına varmak veya öğrenmek gibi bir kusurumuz var. Keşke çağdaş İslam coğrafyasıyla ilgili bilgilenmemiz salt duyarlılıktan ibaret kalmasa; mesela iyi derecede hazırlanmış dört başı mamur bir müfredat ışığında eğitimden geçerek bilinç raddesine varsa da kardeşlerimizin gündemimize girmesi nice ağır bedellerin ödenmesini gerektirmese! En azından Bangladeş’te Cemaat-i İslami önderlerinin maruz bırakıldığı haksızlık ve bugün kitleselleşen Arakan dramından bu yönde bir ders çıkarsak iyi olmaz mı?”
Daha sonra konuyu çeşitli boyutlardan ele alan Haşim Ay, öncelikle Kadim Hindistan’ın bir parçası olan eski Burma/bugünkü Myanmar’ın İslam’la tanışma tarihini ana hatlarıyla özetledi. Müslüman tüccarların sekizinci yüzyılda başlayan ticari akınlarına dikkat çeken Ay, bölgede ilk kitlesel İslamlaşmanın 15. Yüzyılda kurulan Burma İslam Sultanlığı’nın kuruluşunu müteakip yaşandığını kaydetti. Arakan sorununun 18. Yüzyılda Hint Alt Kıtası’nı baştan sona teslim alan İngiliz işgali dönemine uzanan köklerini irdeleyen konuşmacı, Kadim Hindistan arka planının geniş bir resmini çizerek Arakan meselesinin burayla irtibatını tahlil etti. Kadim Hindistan’ın bölünmesi sürecinin ve Pakistan-Bangladeş zıtlaşmasının Arakan Müslümanlarına etkisini de değerlendiren Haşim Ay, Myamar devletinin kuruluşu, 1962’den 2011 yılına kadar ki gelişim serüveni içerisinde Arakan sorununun boyutları ve Arakan Müslümanlarının arayışları hakkında tespit ve değerlendirmelerde bulundu.
Dramı derinleştiren son olayların yakın dönem köklerine de değinen Ay, şuana kadar ortaya çıkan bilançoya ışık tutan verileri aktardı.
Son olarak Arakan sorununun kaynaklarını irdeleyen Haşim Ay, dinsel milliyetçi Budist psikolojinin sorunun oluşumu, gelişimi ve çıkılmaz bir hal almasındaki etkisini analiz etti. Yanı sıra meseleyi analizde enerji çatışması faktörünü öne çıkaran yaklaşımları da değerlendiren konuşmacı, Bengal Körfezi’ndeki petrol ve gaz rezervleri hakkında bilgi vererek burada çeşitli güçlerin rekabetinin doğru olmakla ve soruna etkisi bulunmakla birlikte meseleyi izahta sanki tek nedenmiş gibi sunulmasının komplocu bakış hastalığının bir tezahürü olduğunu kaydetti. Ek olarak Türkiye’deki analizlerde öne çıkan bir başlık olan ARSA örgütü hakkında bilgiler de veren Ay, birilerinin adeta bir günah keçisi aradığını ve tam da bu noktada ARSA ve ona mal edilen eylemleri abarttığını söyledi. Gerek olumlu gerekse olumsuz anlamda ARSA’ya dair yazıp çizilenlerin önemli oranda abartılı ve Arakan sosyolojisine vurulduğunda fazlasıyla çelişkili olduğunu belirten Ay, konuşmasını özetle şu vurgularla tamamladı:
“Bakıyorsunuz Arakan konusunda duyarlı olan bazı Müslüman yazar ve muhafazakar medya organları da ARSA’yı bilip bilmeden günah keçisi ilan ederek adeta Solun İslami hareketlere alerjisini hatırlatan tezleriyle yan yana geliyorlar. Tüm bu değerlendirmelerde temel bir sorun çıkıyor karşımıza ki o da şudur: Arakan meselesinin değerlendirilmesinde ARSA asli bir soruna dönüşürken sorunun temel kaynağı olan Sol-Budist koalisyon ve zalim sistem gerçekliği arızi hale geliyor. Arakan’a dair on cümle kurulacaksa bunun son cümlesi ARSA veya direniş meselesi olmalıdır. Öbür türlü ARSA diye söze başladığınızda samimiyet sınavını baştan kaybetmiş olursunuz. Bir de ARSA’yı IŞİD ile özdeşleştirenler var. Alakası yok ama velev ki öyle olsun; Myanmar’daki vahşi Sol-Budist yapılanmasına IŞİD’e gösterdiğiniz tepkinin binde birini verin samimi olduğunuza kanaat getirelim! Tıpkı dün Irak’ta olduğu gibi bugün Arakan’ı konuşurken söze IŞİD ile başlayanlar IŞİD ve onunla özdeşleştirilen tüm direniş unsurlarının birer sonuç; zulmün, haksızlığın, despotizmin ise sorunun temel kaynağı olduğunu unutuyorlar! Bu tarz bir okuma biçimi ise hakkaniyet, samimiyet ve adalet ölçülerine vurulduğunda kusurludur.”
HABERE YORUM KAT