1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Kız kardeşim her bayramın neşesiydi, O şimdi yok
Kız kardeşim her bayramın neşesiydi, O şimdi yok

Kız kardeşim her bayramın neşesiydi, O şimdi yok

Gazze'de birlikte geçirilen 13 bayramın ardından yazar, geçen yılın sonunda İsrail tarafından öldürülen küçük kız kardeşinin yasını tutuyor.

01 Nisan 2025 Salı 21:59A+A-

Şahd Alnaami’nin al-jazeera’de yayınlanan yazısını Barış Hoyraz, Haksöz Haber için tercüme etti.

 

Ramazan Bayramı'nın neşe ve kutlama dolu bir zaman olması gerekir. Çocuklar yeni kıyafetler içinde koşuşturmalı, gülmeli, bayram harçlığı toplamalı ve akrabalarını ziyaret etmelidir.

Evler geleneksel bayram kurabiyeleri olan maamoul ve kaak kokularıyla dolmalı ve sokaklar toplanmalar ve kutlamalarla canlı olmalıdır.

Ancak Gazze'de bu bir keder zamanı. Hava, yıkılan binaların enkazından çıkan tozla kaplı ve bombardıman sesleri hiç azalmıyor.

Aileler neşeli kavuşmalar yerine yıkıntıların arasında oturup sevdiklerinin yasını tutuyor.

Birçoğumuz açlıktan ölüyor, hayata zar zor tutunuyor, bir sonraki bombanın üzerimize düşüp düşmeyeceğini merak ediyoruz. Geceler uykusuz geçiyor, hafızalardan silinmeyen anılar ve kâbuslar peşimizi bırakmıyor.

Bu benim küçük kız kardeşim Rahaf'sız ilk bayramım olacak. O benim tek kız kardeşim, en iyi arkadaşımdı. Soykırım sırasında birbirimize sarılır, birbirimizde teselli bulurduk.

Bu dünyada 13 bayramı birlikte geçirdik ve Rahaf her bayramın neşesiydi. Yürümeye başladığından beri herkesten önce uyanır, evin içinde koşarak bayramın başladığını haber verirdi.

Büyükannelerimizi evlerinde ziyaret etmeden önce yeni kıyafetlerini giyer ve benden saçlarını taramamı isterdi, orada toplanan geniş ailemiz ile oturur, çay içer ve annelerin günlerdir hazırladıkları tatlıları yerdik.

Bu yıl hazırlanacak bir şey yok, gidilecek bir yer yok, paylaşacak bir Rahaf yok.

Onu kaybedeceğimi hiç düşünmemiştim ve onun yokluğuna hazırlıklı değildim. Kilometre taşlarını kutlamak için her zaman birbirimizin yanında olacağımız, sanat ve kelimelerle dolu bir yaşam geçireceğimiz bir gelecek hayal ediyorduk.

rahaf2.jpg

Rahaf'ın öldürülmeden günler önce çizdiği resim, 2025'e duyduğu umudu yansıtıyor. Yazar Alnaami, “Ne yazık ki, yeni yıl başlamadan aramızdan ayrıldığı için umudu cennete dönüştü” diyor

Onun her zaman hayalini kurduğu sanatçı olduğunu görmeyi, resimlerinin canlanmasını izlemeyi ve dünyanın onun yeteneğini fark etmesine tanık olmayı arzuluyordum.

İlk kitabımı yayınlayacağım günü hayal ettik. Hayat bizi nereye götürürse götürsün, her zaman birbirimizin en büyük destekçisi olacağımızı bilerek bunu birlikte nasıl kutlayacağımızı.

Rahaf 28 Aralık'ta benden alındı.

Sabah saat 4'te amcamın evi bombalandığında biz evde uyuyorduk. Patlama bizim evimizi de yerle bir etti.

Rahaf, amcamın evine en yakın odada uyuyordu ve enkazın altında ezildi.

O oda benim uyuduğum odaydı. O öldürülmeden sadece dört gün önce yer değiştirmiştik.

O zamandan beri yas tutmak için zamanım, kaybı anlatmak için alanım olmadı. Bombaların arasında keder hafiflemiyor.

Her an bir başka sevdiğinizi daha almakla tehdit ederken nasıl iyileşebilirsiniz? Hayal ettiğiniz gelecek çalındığında ileriye giden bir yolu nasıl bulabilirsiniz?

Kendi acımın ortasında, onun ölümünü benden bile daha az anlayanlar olduğunu hatırladım.

Biz yetişkinler dayanılmaz bir ıstırap taşırken, çocuklar kendi acılarını tek başlarına göğüslemek zorunda kalıyorlar. Onların da hayalleri kayıpla, korkuyla, bir zamanlar dünyalarını güvende hissettirenlerin yokluğuyla kesintiye uğruyor. Yedi yaşındaki kuzenim Kamar geçenlerde buna dikkatimi çekti.

Bir öğleden sonra, evimiz yıkıldığında bizi yanına alan bir başka amcamın evinde kanepede otururken, Kamar gelip yanıma oturdu.

Küçük eli uzandı ve koluma hafifçe dokundu. Düşündüğü belliydi.

“Şahd,” diye başladı, sesi merakla ağırlaşmıştı, ”neden evinde değilsin? Neden artık orada değil?”

Sorusunun basitliği karşısında kalbim küt küt atmaya başladı ama o masum gözlere nasıl açıklayacağımı bilemediğim binlerce anının ağırlığını taşıyor gibiydim.

“Evimiz yıkılmıştı. Bombalamadan sonra geriye hiçbir şey kalmadı. Her şeyi kaybettik - duvarları, anıları ve Rahaf'ı.”

Bir an bana baktı, gözleri kocaman olmuştu: “Peki Rahaf, o nerede?”

rahaf3.jpg

Rahaf Haziran 2023'te okulda, beşinci sınıftaki akademik başarısı için kutlanıyor. Bu onun savaştan önce tamamladığı son okul yılıydı

Kamar'a Rahaf'ın gittiğinin söylendiğini biliyordum, bu yüzden sorusu beni soğuk bir rüzgâr gibi çarptı.

Rahaf'ı kaybetmenin ağırlığını bu kadar küçük biri için, özellikle de Kamar gibi Rahaf'ın sıcak kahkahalarını ve nazik ruhunu bilen biri için kelimelere dökmek imkânsızdı.

Bir an için gözlerimi kapattım. Sesim ancak fısıltı halinde çıkıyordu. “Rahaf şimdi cennette. Bombalama sırasında bizden alındı ve onu geri getiremeyiz.”

Yüzü şaşkınlık ve masumiyetle doluydu. “Neden gitmek zorundaydı? Onu neden aldılar?”

Onu kendime çekerken ellerim titriyordu. “Bilmiyorum, Kamar. Keşke bunu sana mantıklı bir şekilde açıklayabilseydim.”

“Onu tekrar görmek istiyorum” diye fısıldadı. “Onu özlüyorum.” dedi.

Gözlerim yaşardı, kalbim sızladı. “Ben de onu özlüyorum. Her gün. Ama o her zaman bizimle, kalplerimizde olacak.”

O anda, Kamar'ın savaşın sadece topraklara değil, insanlara da ne yaptığını anlayacağı günü merak etmekten kendimi alamadım. Hayatımıza devam etmeye çalıştığımızda bile kayıpların acısının bir gölge gibi üzerimizde kaldığını anlaması ne kadar sürer?

Onun bunları anlamasını istemiyorum. Bu sert gerçekliğin ağırlığı için çok genç. Bu tür bir acıyı ve kaybı hissetmek zorunda kalmamalı.

Keşke Gazze'deki çocukları alıp kalbimde saklayabilsem ve onları terörden, korkudan ve kederden koruyabilsem.

Dünya bizden güçlü olmamızı, sumud (azim) sahibi olmamızı bekliyor, ancak savaş ve kayıplarla yaşamanın duygusal yorgunluğu başka hiçbir şeye yer bırakmıyor.

İyileşme lüksü olmadan hayatta kalmanın ağırlığı bir yüktür. Ortaya çıkmaya devam eden bir soykırımda kapanış yoktur.

Hayatta kalmak tüm gücümüzü aldığından, yas tutacak yer kalmıyor.

Ancak kaybettiklerimizin sevgisine tutunur, onları anılarımızda, sözlerimizde ve var olma mücadelemizde canlı tutarız.

Umut, ne kadar kırılgan olursa olsun, bir direniş eylemidir.

Yıkıntılar arasında ışık, yoklukta anlam, hayatta kalmanın ötesinde bir yaşam aramamızı sağlar.

Bize hala burada olduğumuzu hatırlatır. Ve bu önemlidir.

 

* Şahd Alnaami, Gazze'de yaşayan Filistinli bir yazar. Gazze İslam Üniversitesi'nde İngiliz edebiyatı ve çeviri öğrencisi ve şu anda soykırımın zorlukları arasında yaşıyor.

HABERE YORUM KAT