“Kitabü’l-Kesb: İslam İktisadında Helal Kazanç”
Halil İncekara, Albaraka Yayınları’ndan çıkan “Kitabü’l-Kesb: İslam İktisadında Helal Kazanç” kitabını Haksöz-Haber okurları için değerlendirdi.
HALİL İNCEKARA / HAKSÖZ-HABER
2019 yılında faaliyete geçen Albaraka Yayınları öncelikle finans, iktisat ve yönetim kategorilerinde Türkçe literatürde hissedilen boşluğu doldurmayı ancak bu alanlarla sınırlı kalmayarak edebiyat, sosyoloji psikoloji, felsefe ve çocuk edebiyatı gibi alanlarda da Türkçe yayın dünyasının önemli ve belirleyici bir oyuncusu olmayı hedefliyor.
Biz de bu vesile ile iktisat sahasında yazılan ilk eserlerden olan “Kitabü’l-Kesb: İslam İktisadında Helal Kazanç” kitabını duyurmak istedik.
Sabri Orman'ın ifadesiyle bu kitap, kesb'le ilgili hemen her konuyu içerir: Çalışmanın; önemi, anlamı, fazileti, tevekkül ve dini hayatla ilişkisi, çeşitleri veya iktisadi faaliyet dalları ve bunlardan hangisinin tercihe şayan olduğu; harcama ve tüketim, israf, gelirin yeniden bölüşümü, işsizlik, iş bölümü, ihtiyaç çeşitleri ve dereceleri, servet biriktirme, fert ve toplum ilişkileri.
Ebu Hanife'nin Ebu Yusuf’tan sonra ikinci talebesi kabul edilen imam Muhammed, Hanefi mezhebinin dayandığı temel kitapları kaleme aldığı için ‘Hanefi Mezhebinin muharriri’ unvanını almıştır. Ayrıca İmam Malik'in yanında üç yıl kalarak ondan Muvatta'yı dinlediği için Ehl-i Rey ve Ehl-i Hadis'in fıkhını birleştirmiştir. İmam Şafii de kendisinden övgüyle bahseder.
İmam Muhammed'in diğer bazı kitapları gibi bu kitabının da asıl metni elimizde mevcut değildir. Bu eser ilk olarak 1938'de Mahmut Armus tarafından Mısır'da neşredilmiştir. Bu neşir İmam Muhammed'in talebesi Muhammed B. Simaa'nın ihtisarı olarak takdim edilmiştir.
Dr. Süheyl Zükkar tarafından da 1980'de el-Kesb adı ile Dışakk'ta neşredilmiştir. Topkapı kütüphanesindeki tek nüshaya dayanılarak yapılan bu neşir Serahsi’nin şerhidir. Serahsi’nin el-Mebsut adlı eserinin Kitabü’l-Kesb bölümünde aynen yer almaktadır.
Albaraka tarafından yayınlanan eser bu ikinci neşri esas almıştır. Her ne kadar kitap, İmam Muhammed'in adına nispet edilerek neşr edilmişse de aslında Serahsi’nin şerhidir. İfadeler tamamen Serahsiye aittir. Aslında eserin Serahsiye nispet edilmesi belki de daha uygun olurdu. Bu bakımdan kitabın kapağına her ikisinin de ismi konulmuştur.
İmam Muhammed'in İslam iktisadına giriş mahiyetinde olan bu eseri bu sahada yazılanların ilkidir. İmam Muhammed'in bu kitabını hicri ikinci asırda İran'da ortaya çıkan ve kazançlarla meşgul olmayı haram sayan bir zühd hareketine ve kaderiyecilere reddiye olarak yazdığı rivayet ediliyor.
İmam Muhammed'in bu eseri bugün iktisat ilmi içerisinde ise ‘İktisadi Teoriler’ kısmına dahil edilmektedir. Başvuru kaynağı niteliğinde bir eserdir. Eserin telif tarihi çok eski olmakla birlikte iktisatla ilgili birçok meseleye temas edilmiş ve değişik değerlendirmeler yapılmıştır.
İktisab, lisan ehlinin örfünde helal olan yollarla mal elde etmektir. Kazancı aramak ilmi aramanın farz olduğu gibi her müslümana farzdır. Kendisiyle farzın yerine getirilmesinin mümkün olduğu şey de aynen farz gibidir, namazı eda için abdestin farz olması gibi.
Çalışmak peygamberlerin mesleğidir. Kesb yani bir şeyler kazanmak için çalışmak peygamberlerin yoludur.
Kazanç bir kimsenin lehinde ve aleyhinde elde ettiği kazanç olarak iki kısımdır, kendi lehine olan kendisi için gerekeni mubah yollardan kazanmaktır. Nefsi aleyhinde kazanan ise haddi aşmıştır ve bagi durumundadır.
Yazar kazançla meşgul olmanın haram olduğunu iddia edenlere cevap veriyor. Kesbin mubah olduğuna dair delillerini sunuyor. Kazançlı meşgul olmak ruhsat tariki ile mübahtır diyen Kerramiye mezhebine ise ayrı bir başlık altında cevap veriyor ve onların görüşlerine neden katılmadığını ve batıl düşüncede olduklarını ifade ediyor.
Zaruri olan rızkın temininden sonra da kazanmaya devam etmek caiz olur mu yoksa kişi zaruri rızkı temininden sonra ibadetle mi meşgul olmalıdır? İki görüş sunuyor ve özetle gerekli rızkın kesiminden sonra ibadete yönelmek gerektiğini ifade ediyor. Yine burada fakirlik mi zenginlik mi daha faziletlidir diyor ve bu soruya da fakirliğin daha faziletli olduğunu delillerini sunarak cevaplıyor. Peki, zenginliğe şükretmek mi yoksa fakirliğe sabretmek mi daha faziletlidir? Alimlerin bu konuda ihtilaf ettiğini belirten yazar dört görüş sunuyor ve kendi görüşünü fakirliğe sabretmenin daha faziletli olduğu şeklinde belirtiyor.
Kesbin herkes için şart olan miktarı vücudu ayakta tutacak miktardır. Bu miktarın helalinden kazanılması herkes üzerine farzdır. Çünkü farzları yerine getirmek ancak bunla mümkün olur.
Meşru kazanç yolları dörttür. İşçilik, Ticaret, Ziraat ve Sanat. Ziraat mutlak olarak kötü sayılmamıştır. Aslolan kendisinde Allah yolunda tasadduk manası olmayan kazanç çeşitlerinde bir fazilet yoktur, kazanç yollarından Allah yolunda daha çok harcanan daha faziletlidir der. Fakat ilim öğrenmenin farz ve daha faziletli olduğunu söyler. İlmin en faziletlisinin, ilmihal bilgisi; amellerin en faziletlisinin de bu halin korunması olduğunu söyler. İlmihal demek şu anda bir kimsenin üzerine farz olan şeyleri yapabilmesi için ihtiyaç duyduğu şeyleri bilmesidir, mesela namaz kılmak için taharet gibi.
Daha sonra yemek, içmek, muhtaçları doyurmak, dilenmenin hükmü, giyinmek, camilerin/evlerin süslenmesi gibi konulardaki görüşlerini aktarır; mesela doyduktan sonra yemek haramdır ve cezayı gerektirir der.
İpek giyinme konusunda da ipek giyinmenin haram olduğunu belirten yazar yine aynı eserde Hz. Peygamber’in (sas) Mukavkıs'ın hediye ettiği, ipekten dikilmiş, Fenek cübbesini bayramlarda, toplantılarda ve kendilerine gelen heyetleri kabullerde giydiğini söylüyor. Burada haram yerine yasak ifadesi kullanılsaydı daha doğru olurdu diye düşünüyoruz.
Yazar hepimizin katılacağı şu tavsiyelerle bitiriyor kitabını: Gizli ve açık kötülükleri işlemekten kaçın, farzları işlemeye devam et ve bunları vaktinde yap. Haram, gayrımeşru ve helal olmayan yollarla mal elde etmekten sakın, ister müslüman isterse gayrimüslim olsun bir kimseye zulmetmekten kaçın.
Kitabın alanında ilklerden olması o günden bugüne çok büyük katkılar sunduğu şüphesizdir. Fakat bugün bizim ihtiyacımız olan şey imamın düşüncelerini daha ileriye taşımak olmalıdır. Bugün ihtiyacımız olan şeylerin başında hem iktisadı hem fıkhı hem dünyayı bilen, bu ilimleri bünyesinde toplamış ve Allah'tan korkan yetişmiş alimlerin/bilim insanlarının varlığı olduğunu düşünüyoruz. Bugün ihtiyacımız olan halimizin ilmini bize aktaracak, müstefid olacağımız kişilerin sayılarının çoğalması duasıyla çünkü günümüzün en çetrefilli konularından biri ekonomik fıkıh alanıdır diye düşünüyoruz.
Birçok başarılı kitap çalışmasına imza atan Albaraka Yayınları’nı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum. Bu kitabı okumamıza vesile oldukları için de kendilerine teşekkür ediyorum.
HABERE YORUM KAT