1. YAZARLAR

  2. AHMET MURAT KAYA

  3. Kitabı okuyabilmek
AHMET MURAT KAYA

AHMET MURAT KAYA

Yazarın Tüm Yazıları >

Kitabı okuyabilmek

22 Ağustos 2020 Cumartesi 21:13A+A-

Bugün sosyal antropoloji çalışmaları, bilim ve sanatın gelişmesini artık üretimin oluşması ile oluştuğu kanaatini kesinleştirmektedir. Temel hayatta kalma becerisini sağlayabilen birey, güvenlik ve esenlik içinde geçirebildiği zaman arttıkça, çevresini ve kendisini anlamak için çaba sarf etmiş, üretebildiği birikimleri çeşitli bilim ve sanat yolları ile diğer insanlar ile paylaşma yoluna gidebilmiştir. Bu da bize gösteriyor ki, temel ekonomik ve güvenlik ihtiyaçlarını henüz giderememiş insanlar ya da toplumlar, bilim ve sanat üretecek konfordan uzak olduklarından, sığ ve kısır bir düşünce dünyasında yaşarlar.

İçinde bulunduğumuz modern dönemin şartları ise bize bazı paradoksal seçenekler sunmaktadır. Bilgi ve sanat üretiminin büyük bir hız ve ivme ile devam ettiği birey ve toplumlardan, bu üretime henüz imkân bulamamış toplum ve bireylere doğru bir paylaşım vardır. Gerek yazılan kitapların çokluğu gerekse bu kaynaklara ulaşımın kolaylığı her geçen gün artmakta ve çeşitlilik göstermektedir. Oysa bu bilgi ve sanata olan kolay erişim ile modern toplumsal kurgunun bireyleri arasındaki engeller de sürekli artmakta; sonu gelmeyen iş yoğunluğu (ekonomik), hızlı değişen gündemler ve nihayet travmatik etkileri olan güvenlik sorunları ile zaman ve enerjinin çoğu zayi olmaktadır.

İslami bir bakış ile, birey ve toplum hakkında endişe duyan bizlerde de durum farklı değil. Sabah erkenden işlerimize gidip, akşama kadar rızkımız için çalışmak, zamanımızın büyük ve verimli kısmını alıyor. Üstelik, eve döndüğümüzde üzerimizdeki yorgunluk ne bilimsel ne sanatsal üretime ilgi duyabilecek bir konfor sağlamıyor. Yazının başındaki antropolojik tespit, sadece avcı toplayıcı ya da tarım toplumları için değil, bizim için de geçerli oluyor. Bilgi erişimindeki tüm kolaylığa rağmen, bizim ona erişemememiz ile kastettiğimiz paradoks budur.

“Bunca internet ve sosyal medya imkânı varken, neden okumaya ihtiyaç duyalım?” sorusuna verilecek cevap abestir (en azından Haksöz Haber okuyucuları için). Burada sorulması gereken, bu eylemin nasıl yapılacağıdır. Zaman nasıl üretilecek ve nasıl verimli bir şeklide değerlendirilecek?

Bu noktada, zamanın nasıl üretilebileceği sorunu, her bireye göre farklı cevaplar bulacaktır. Önemli olan bu engeli aşmada yeterli motivasyon sahibi olmak, karar vermek ve kararlarımızı hayata geçirmektir. Doğru ve elde edilebilir planlar ile günlük hayat karmaşası içinde, kitap okumaya zaman ayırabilmek hem mümkün hem de elzemdir. Asıl olan okuduğumuz kitaptan verim alabilmektir.

Okuma modeli denemesi

  1. Öncelikle, kitap gibi bir metne, konsantrasyonu sürekli tutarak uzun süre bakmanın fiziksel zorluklarını gözlemliyoruz. Gerçekten de, derinlikli bir okuyuş, birkaç saati bulan seanslar halinde olur ve bu seanslar sırasında, belimiz boynumuz ya da gözlemiz yorulur. Eğer, kitap okuma alışkanlığımız yok ya da körelmiş ise, fiziksel şartlarımızı gözlemlemeli, mümkün ise bir masa ve sandalyede okumak tercih edilmeli. Çok konforlu koltuklar ya da uzanarak yapılan okumalar hızlıca uyku getirebilir ve okuma seanslarının süresini kısaltabilir. Bu durumdan kaçınmalı, okumaya odaklanabileceğimiz ve gerektiğinde kalem ve defter kullanabileceğimiz bir formu benimsemeliyiz. Bu bir masa ya da rahle olabilir.
  2. Okumalarımız sırasında saat kullanmalı, okuma süremizi ölçmeliyiz. Konsantrasyon sağlanmış verimli bir okuma seansı bir saat on beş dakikadan az olmamalıdır. Eğer bu süreye ulaşamadan yoruluyor isek, kitap seçimizi gözden geçirmeliyiz. Okuması daha kolay ama daha uzun kitaplar egzersizler için bize yardımcı olacaktır. Asıl olan en az bir saat on beş dakika, masada kitabı okuyabilmek ve sırt, boyun ve göz gibi organlarımız yanında algımızı da bu tempoya alıştırmaktır.
  3. Okumalarımızı mutlaka bir kalem eşliğinde yapmalıyız. Bu sayede hem kitap üzerine notlar alabilir hem de defter gibi materyaller için kullanabiliriz.
  4. Üretim odaklı okumalı, okuduklarımızdan bir makale yazabilecek zihin ile kitabı sindirmeliyiz. Bu önemli bir noktadır üzerinde çokça şey söylenebilir. Kısaca özetlersek, bireysel ve kurumsal entelektüel üretimimiz yazmak ile artabilir. Okumalarımız mutlaka bir meyve verebilmeli, kalıcı olabilmelidir. Bir makale ile sonuçlanan okuma, daha berrak bir değerlendirmeye yol açar ve kitabı zihnimize tam olarak yerleştirir.
  5. Okuma sırasında, yazar ile konuşabilmeli, yazarın problematiğini anlamaya çalışmalıyız. Başka bir ifade ile yazar neden bu kitabı yazmaya ihtiyaç duymuş, hangi eksikliği doldurmaya çalışmıştır? Bu eylem sırasında, yazarın yanında durabilmeli ve görüşlerine katılmasak bile defansif bir zihin ile kitaba yaklaşmamalıyız. İknaya açık olmalı, yazarın iklimini tam olarak sindirmeliyiz. Böylelikle kendi çelişkilerimizi ve düşünme hatalarımızı görebiliriz.
  6. Rastgele bir okuma sırası yerine, sistematik bir yöntemi benimsemeliyiz. Konular ve sorular seçmeli, ilgi alanları belirlemeli ve konu ile alakalı birkaç kitabı sırasıyla okumalıyız. Böylelikle, okuma fiilini bir fetiş olmaktan çıkarıp soru ve konu odaklı bir okumaya evirebiliriz. Konu merkezli olmayan bir okuma, birbiri ile alakası olmayan kitapları ardı sıra okumamıza yol açar ve bir önceki kitap ile bağımız hızla erir.
  7. Okuma halkalarına katılmalı ya da bir halka oluşturmalıyız. Bireysel bir etkinlik yerine ekip olarak okumalar yapmak hem daha verimli hem de zaman konusunda daha tasarruflu olacaktır. Böylelikle konu/yazardan anladıklarımızı tartışabilir ve otokritiğimiz için de fırsatlar yakalarız. Bu noktada, halkada okuma ve kanaatine güvendiğiniz ve sizden daha yetkin isimler olmasına özen göstermek önemlidir.  Burada amaç, sizin dışınızda aynı yazar ya da metne yaklaşımları algılamak, daha kalıcı ve verimli sonuçlar elde etmektir. Ayrıca ortak çalışma olarak kitap okumak, bir ödev bilinci ile kitap ile olan mesainizde motivasyon kaynağı olacaktır. Bu okuma halkaları 6-8 kişiyi geçmemelidir.
  8. Kitap ve yazar ile alakalı makalelerin okunması, faydalı olacaktır. Bu eylem, yazar/kitap hakkında değerlendirmelere ulaşmamızı, bunun sonucunda kitaptan daha fazla faydalanmamızı sağlayacaktır.

İslami düşüncenin mazlumlar için bir umut olabilmesi her yönden güçlü olması ile mümkün. Entelektüel sahadaki eksiklerimiz, kitaplara daha çok zaman ve enerji ayırmakla giderilebilir. Keskin bir akıl, yaygınlaşabilir bir yöntem ve eklektik olmaktan uzak bütüncül bir söylem ile hem halimize çözümler hem de gelecek nesillerimize güzel düşünce mirasları oluşturabiliriz. Bu üretim ise, planlı, düzenli, sistematik ve üretim odaklı bir okuma olmadan imkansızdır.

YAZIYA YORUM KAT

4 Yorum