Kimyasallardan dolayı Avrupalının tüketmediği meyve bizde neden bu kadar pahalı?
Ali Osman Aydın, Türkiye'de meyve-sebze üretim ve dağıtımında yaşanan sorunlara dikkat çektiği yazısında kullanılan ilaçlar sebebiyle Avrupa'da tüketilmeyen ürünlerin Türkiye'deki fiyatlarını sorguluyor.
Ali Osman Aydın / Yeni Akit
Soygun var!
Marketlerde 30-35 liraya aldığımız elma dalında 5 liraymış.
Yine 30-35 lira civarı aldığımız şeftali dalında 8 liraymış.
60-80 lira arasında satılan taze fasulyeyi çiftçi 20 liraya satıyormuş.
Markette 60-80 lira arasında satılan kayısı maksimum 10 liraya mal ediliyormuş.
Sivri biberin tarlayla market fiyatı arasındaki fark %400müş.
Kayısıda %600.
Elmada %620.
Şeftalide %375.
Nektaride%414...
Ekonomi uzmanı değilim. Ama sıradan bir vatandaş olarak şu fiyat değişimlerine baktığımda burada zam değil açık bir “soygun” görüyorum.
Bu soygun furyası özellikle pandemi sürecinde hız kazandı. Pandemiyi bahane eden marketler fiyatları her gün daha da yukarıya çektiler. Sadece pandemiyi bahane etmediler tabii. “Kar yağdı, sel oldu, don oldu, maliyet arttı” diye bahaneler öne sürerek 2021 de 7 liradan aldığımız elmayı bize şimdi 35 liradan yedirir hale geldiler.
Tamam maliyetler arttı. Nakliye, gübre, falan.... Bunların fiyatlara etkisini de anlarım. Ama biri mevsiminde satılan bir meyvenin % 600’lük fiyat artışının normal olup olmadığını bana açıklayabilir mi?
Çiftçi bütün ekonomik riski üzerine alarak çok büyük bir emekle ürünü 5 liradan satıyor, aynı ürünü tezgahtan 35 liraya alıyoruz.
Araya girip fiyatları artıran, bu müthiş karı cebine koyanlar kim?
Bu soygun zinciri kırılamıyor mu?
Bunların cevabı var tabii. Bu soygun zinciri pekala kırılır. Çiftçiyi ve halkı soyan tekeller hizaya getirilir. Ama önce bunu bir sorun olarak kabul etmek, ciddiyetle üstüne gitmek, ve kimsenin gözünün yaşına bakmadan iktidar gücünü ortaya koymak gerekiyor.
Pandeminin başından beri marketlerle ilgili bir denetim sopası sallanıyor. “Halkı haksız fiyat artışlarına ezdirmeyeceğiz” deniliyor. Birkaç göstermelik ceza, birkaç göstermelik denetim, sonra yine her şey olduğu gibi devam ediyor.
Fiyatlara odaklandık ama konunun bir başka boyutu daha var. Kimyasallarla yetiştirilmiş tarım ürünleri tüketiyoruz. Kullanılan ilaçlardan dolayı Avrupa pazarlarına alınmayan, Avrupalının çocuğuna yedirmediği sebze ve meyveleri biz insanımıza yediriyoruz.
Hem çok pahalı, hem de çok sağlıksız besleniyoruz. Tarım Bakanlığımız bütün bu olup biteni izlemekle yetiniyor.
Devlet, halkın haklarını korumak için var.
Bunun için kurumları, insan gücü var. Halk, nizamı sağlamak adına “güç kullanma tekelini” devlete vermiş. Devlet halkın haklarını korumaz, aksine, gücü şu veya bu şekilde eline geçirmiş olanların halkı soymasına göz yumarsa, o devlet, devlet olma vasfını yitirir!
Bilakis devletin bizatihi görevi, gözetim yapmak, denetimi sağlamak, korumaya muhtaç kesimlerin haklarının koruyucusu olmak, halkın refah ve mutluluğunu tekellerin tecavüzünden korumaktır. Biz tarihte bu misyona “Kerim Devlet” demişiz. Ve devlete bu anlamda çok geniş sorumluluklar yüklemişiz. İbn Haldun, İbn Hazm, Maverdi, İbn Teymiyye gibi isimler bu koruyucu -sosyal devlet anlayışına ilişkin yığınla şey yazıp çizmişler.
Bakınız, geçen hafta rekabet kurulu 16 büyük şirkete ceza kesti. Bu şirketler kendi aralarında “benim işten kovduğum kişiyi sen işe alma” anlaşması yapmışlar! Böylelikle çalışan kişi, aleyhine hiçbir duruma itiraz edemeyecek. Ederse, kapı dışarı edilecek ve bir daha piyasada iş bulamayacak! Şirketlerde bu çalışanı hak ettiğinin altında bir ücrete sömüre sömüre çalıştıracak!
Bu teamül çalışanlar tarafından öteden beri biliniyordu. Ama doğal olarak bir şey yapılamıyordu. Sıradan vatandaş koca şirketlere karşı ne yapabilir ki?
Kesilen ceza söz konusu teamülü değiştirir mi bilmiyorum. Fakat şurası kesin ki, devlet gücünü somut bir şekilde vatandaş çıkarına ortaya koymadığı takdirde tekeller krallıklarını ilan etmeye ve halkı soymaya devam edecekler.
Vatandaş ve çiftçi için ekonomik tablo daha da kararıyor. Ama aracıların ve şirketlerin karı aynı % 200-300 yükselen fiyatlar gibi durmadan artıyor.
Bir avuç tekelin halkı soymasına mani olunmalıdır. Halkın bunun için yetki verdiği, hükümetten denetim görevini yapmasını beklediği, makul fiyatlara doymak istediği, hükümeti acilen görevinin başında görmek istediği, unutulmamalıdır.
HABERE YORUM KAT