"Kimse bana karışamaz" putu insanlık için büyük bir bela!
Mehmed Göktaş, özgürlük kavramına sığınılarak oluşturulan bireyselleşmenin yıkıcı tahakkümüne dikkat çekiyor.
Mehmed Göktaş / Doğruhaber
Müslüman Müslümanın içişlerine de karışır dışişlerine de
Günümüz dünyasının en belirgin putu; “Hiç kimse kimseye karışamaz” putudur.
İnsanlığın medeniyet adına geldiği en son nokta burasıdır. Adına demokrasi dediler, özgürlük dediler, parlattılar parlattılar. İpini koparan birisini gördüğünüzde ondan duyacağınız ilk söz budur; Kimse kimseye karışamaz.
Bırakalım onları. Müslümanlar olarak bizim en belirgin özelliğimiz ise; biz birbirimize karışırız, hem de bal gibi karışırız. Çünkü bir Müslüman toplumun, cemiyetin en önemli vasfı emri bilma’ruf ve nehyi anil’münker yapmakla yükümlü olmalarıdır. Çünkü bütün müminler birbirlerinin velisidirler. Birbirlerine iyiliği, güzelliği, ma’ruf olanı emrederler, tavsiye ederler. Yine birbirlerini münker olandan, kötü ve yanlış olandan sakındırırlar, nehyederler, yasaklarlar. Rabbimiz bizi Kitabında bu şekilde vasıflandırmıştır.
İster bireyler bazında olsun, ister daha geniş toplumlar bazında olsun, Müslümanlar birbirlerinin kötülükleri karşısında asla suskun kalamazlar, iyilikleri teşvik bakımından da sessiz kalamazlar.
Birlikte yaşadığımız Müslümanlara, aynı sınıfta okuduğumuz, aynı iş yerinde çalıştığımız, aynı binada oturduğumuz ve Müslüman olarak bildiğimiz kişilere karşı bu görevimizi yerine getirmemiz Müslüman olmamızın bir gereğidir. Onları namaza teşvik etmek, içki ve benzer haramlardan sakındırmak, kısacası Müslümanca bir hayata davet etmek bizi diğer insanlardan ayıran özelliğimizdir.
Hiç bir Müslüman birey veya toplum Müslüman kardeşinden gelen uyarıyı “hiç kimse bize karışamaz” deme hakkına sahip değildir.
Bu konuya nereden girdiğimi az çok tahmin etmişsinizdir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; “Afganistan’daki başörtülü kız öğrencilerin eğitimlerinin engellenmesini gayri insani ve gayri İslami buluyoruz” sözlerini de bu çerçevede söylenmiş kabul ediyoruz.
Afganistan İslam Emirliğine düşen görev, Afganistan’da olup bitenler konusunda varsa bir yanlış anlaşılma onu düzeltmek, izah etmek olmalıdır. Böyle yapmayıp “Bu benim bir iç meselemdir, kimse benim içişlerime karışamaz” deme hakkına sahip değildir.
Gelelim meselenin öbür tarafına.
Aynı istikamette Afganistan İslam Emirliğinden, Türkiye’ye gelecek olan Müslümanca uyarı ve tavsiyeler de hiç tereddütsüz kabullenmek durumunda olacaktır.
Türkiye’deki bütün resmi kurumların ve milyonlarca öğrenci tarafından icra edilen Kemalist tapınmanın İslam’la savaşmaktan başka bir şey olmadığı ve içki, kumar ve işlenmekte olan sayısız haram konusunda Afganistan tarafından uyarıldığında eğer;
“Bu bizim iç meselemizdir, sen kim oluyorsun da bizim içişlerimize karışıyorsun?” şeklinde karşılık verilecekse lütfen siz de kimsenin içişlerine karışmayın.
Fakat biz diyoruz ki; Müslüman Müslümanın içişlerine de karışır dışişlerine de.
Bu seviyeye ulaşma ümidiyle cumanız mübarek olsun.
HABERE YORUM KAT