1. HABERLER

  2. HABER

  3. BİYOGRAFİLER

  4. Kimine Göre ‘Terörist’ Kimine Göre ‘Kahraman’ Bir İsim: Usame Bin Ladin
Kimine Göre ‘Terörist’ Kimine Göre ‘Kahraman’ Bir İsim: Usame Bin Ladin

Kimine Göre ‘Terörist’ Kimine Göre ‘Kahraman’ Bir İsim: Usame Bin Ladin

Dünya'nın en tehlikeli teröristi, kahraman,ajan, ABD'nin en büyük düşmanı, Müslüman direnişçilerin lideri ve daha birçoğu; tüm bunlar Usame bin Ladin'e verilen sıfatlar.

02 Mayıs 2019 Perşembe 15:44A+A-

Kaynak: Mepa News

Usame bin Ladin'in düşmanlarının ve O'nu sevenlerin yani herkesin kabul ettiği gerçek şu ki; Usame bin Ladin 21. yüzyılın en çok tanınan şahsiyetlerinden bir tanesi. Liderliğini yaptığı El Kaide'nin gerçekleştirdiği 11 Eylül saldırıları, dünyada yeni bir tarihin başlamasına sebep oldu.

30 milyon dolar miras

Usame bin Ladin, 10 Mart 1957 tarihinde Suudi Arabistan'ın Riyad şehrinde doğdu. Babası Muhammed Bin Ladin Cidde'de inşaat işleriyle uğraşarak milyarder olan ve günümüzde Saudi Binladin Group adıyla faaliyet gösteren şirketin kurucusudur. Babasının 1967'de ölmesinin ardından Usame'ye yaklaşık $25–30 milyon miras kalmıştır. 

Usame Bin Ladin 1979 yılında Sovyetler Birliği'nin Afganistan'a girmesi üzerine mücahitlere destek sağlamak amacıyla bölgeye geldi. 1984 senesinde de Mekteb el-Hidemat'ı kurarak silahlı gruplara asker ve silah yardımı sağladı. Bu dönemde Ladin'in Arap dünyasındaki popülaritesi artmıştır.

Usame Bin Ladin, 2 Ağustos 1990 tarihinde Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesiyle patlak veren Körfez Savaşı sırasında Suudi Arabistan Kralı Fehd ile Savunma Bakanı Sultan'la görüşerek Amerika Birleşik Devletleri'nden askeri bir yardım alınmaması gerektiğini ve kendi kuvvetleriyle krallığı savunabileceğini ifade etti. Ancak bu öneri kabul edilmedi. Müslüman olmayan Amerikan birliklerinin kutsal topraklara ayak basmasını uygunsuz bulan Ladin, esas savaşın Irak'a karşı değil İslam'a karşı verildiğini söyledi. 1991 yılında da Pakistan'a giderek ülkesine bir daha dönmeyeceğini belirtti. Daha sonra İslamcı Ulusal İslami Cephesi'nin desteğiyle askeri darbeye uğrayan Sudan'ın başkenti Hartum'daki bir eve yerleşti.

11 Eylül öncesi

Usame bin Ladin'in yakalanması için başlatılan operasyonlar Bill Clinton döneminde başlandı. 1996 yılında CIA'in Terörizmle Mücadele Merkezi bünyesinde, bin Ladin'i izlemekle görevli bir birim oluşturuldu. 20 Ağustos 1998 tarihinde de Umman Denizi'nde bulunan Amerika Birleşik Devletleri Donanması'na bağlı gemiler tarafından ateşlenen 66 füze ile Afganistan'ın Host şehri yakınlarındaki El Kaide kamplarına saldırı düzenlendi. 7 Haziran 1999'da da FBI tarafından yayınlanan "En Çok Aranan On Kaçak" listesine giren 456. isim oldu. 11 Eylül saldırılarının ardından da "En Çok Aranan On Terörist" listesinde yer aldı. Bunun yanında yakalanması veya öldürmesiyle sonuçlanacak bilgi paylaşımı yapan kişiye $25 milyon ödül vaat edildi. Havayolu Pilotları Derneği ile Hava Ulaşımı Derneği de ek olarak $2 milyon ödül vereceğini açıkladı. 13 Temmuz 2007'de de Amerika Birleşik Devletleri Senatosu'nda yapılan oylama sonucunda ödül miktarı ikiye katlanarak $50 milyona yükseltildi. Usame bin Ladin, 2 Mayıs 2011 tarihinde Neptün Mızrağı kod adını taşıyan harekat sonucunda öldürüldü. Cenazesi ABD'nin iddiasına göre kimsenin bulamaması ve mezarının sembolleşmemesi için Umman Denizi'ne atıldı. 

Usame bin Ladin'in nasıl, nerede ve ne zaman hayatını kaybettiği ile alakalı onlarca iddia ortaya atıldı. Amerika'nın Afganistan'ı işgal etmesinden sonra Usame bin Ladin'in profesyonel bir şekilde gizlendiği ve yerini bir kaç kişi hariç kimsenin bilmediği söyleniyordu. 2 Mayıs 2011 günü düzenlenen saldırıdan 6 ay önce Usame bin Ladin; Pakistan'nın Abbottabad şehrindeki eve yerleşmişti. 2 Mayıs günü Navy Seal'e bağlı Amerikan Özel Kuvvetleri askerleri eve saldırı düzenlediler. Usame bin Ladin; ailesi ve evdeki bir kaç savaşçı, askerlerle yoğun bir çatışmaya girdiler.  

"Onun cesedini göstermek istiyorlardı fakat..."

Saldırının olduğu gün evde olan Usame bin Laden'in Yemen asıllı eşi Emel Seda olayı şu sözlerle anlatıyor:

"Saldırı başlayıp askerler helikopterlerden atlamaya başladıkları zaman, o anda evde bulunan kardeşler onlarla çatışmaya girdiler. Çatışma çok ağır ve sarsıcıydı. Evimize saldıranlar, Amerikan ve Pakistan askerleriydi. Operasyonu ortaklaşa düzenliyorlardı. O kadar çoklardı ki bir anda hepsi avluyu ve evi sarmışlardı. Saldırı anında Usame, kendi odasındaydı. Derhal bir silah aldı ve pencereye koştu. Çatışmanın ilk dakikalarında yüzüne bir mermi isabet etti ve hemen oracıkta şehit oldu. Biraz sonra Amerikalılar, odaya girdiler ve Şeyh'in cansız bedenini buldular. Cesedi alıp evin dışına çıkardılar ve Amerikan deniz piyadelerine ait bir helikoptere götürdüler. Helikopter havalandıktan bir müddet sonra çok şiddetli bir patlama oldu. Muhtemelen helikopter isabet almıştı. Helikopterin parçaları her tarafa yayıldı. İçindeki herkes öldü ve parçaları etrafa dağıldı. Aynı şey Şeyh'in cesedine de oldu. Amerikalılar, zaferlerini tüm dünyada kutlamak için O'nun cesedini göstermek istiyorlardı fakat Allah, onların bu planlarını alt üst etti. Allah, Şeyh'in cesedini bile onlardan aldı. Onlara hiçbir şey bırakılmadı ve bu yüzden, Usame bin Ladin'nin cesedinin denize gömüldüğü hikayesini uydurmak zorunda kaldılar."

2 Mayıs'ta Pakistan'da düzenlenen saldırıdan 3 ay sonra Amerika; Navy Seal'a (Amerika Özel Kuvvetleri) bağlı 31 askeri taşıyan bir helikopterin Afganistan'da düşürüldüğünü ve askerlerin hepsinin öldüğünü açıkladı. Ancak Afganistan'da hiçbir grup böyle bir olayı üstlenmedi. Gerçekte bu helikopterin, 2 Mayıs günü Usame bin Ladin'nin evine yapılan saldırıda düştüğü tahmin ediliyor. ABD helikopterde ölen askerlerin bazılarının Usame bin Ladin operasyonuna katıldığını kabul etti.

El Kaide artık daha mı güçlü?

Usame bin Ladin hayatını kaybettiğinde El Kaide'nin de yakın bir zamanda biteceği iddia edildi. Ancak hareketin yaktığı ateşin büyüyerek yayılacağını düşünen analistler de vardı. Eski bir FBI ajanı olan Ali Soufan'a göre El Kaide aslında hiçbir zaman çöküş içerisinde olmadı. Grup, IŞİD haricinde bütün küresel cihat gruplarını etkisi altına aldı. Amerika’nın dikkatinden kaçmış bir şekilde bu gruplar kendi güçlerini toparlamaya devam etti. El Kaide’nin komutasında Arap yarımadasında 4 bin'den fazla askerinin olduğu düşünülmektedir. Somali’de El Şebab’ın 7 bin'den fazla, Suriye’de El Kaide'ye yakın grupların ise 10 binden fazla askeri olduğu düşünülmektedir. Soufan, "El Kaide’nin 9/11 olaylarında sadece birkaç yüz üyesi bulunurken, bugün dünya da pek çok güvenli limanı bulunmakta." ifadelerini kullanıyor.

Amerikan Dış İlişkiler Konseyi (CFR) raporunda ise El Kaide’nin yeniden organize olma nedeni 2011 yılında başlayan Arap Baharı’na da dayandırıldı. Dikta rejimlerine karşı ayaklanan halk kitlelerinin, El Kaide'nin Batı dünyası ve yerli yönetimler hakkındaki görüşlerine daha fazla rağbet gösterdiği vurgulanan raporda şu ifadeler kullanıldı:

 “Arap Baharı ayaklanmalarından en çok faydalanan bölgesel güçlerden birisi El Kaide oldu. Bu ayaklanmalar grubun yeniden yapılanmasına yardımcı oldu.” 

HABERE YORUM KAT

10 Yorum