“Kimin din kardeşine bir yardımı olacaksa bunu hemen yapsın, geciktirmesin!”
Süleyman Gülek, Müslümanları Gazzeli kardeşleri ile dayanışmaya davet ediyor...
Süleyman Gülek / Yeni Akit
İsrail’in Gazze’deki zulmüne sessiz kalmamalı
7 Ekim’den bu güne kadar İsrail'in Gazze'ye saldırılarında 3 bin 648'i çocuk 8 bin 796 kişi öldü. Bu vahşet hâlâ devam ediyor. İsrail’in çocuk, kadın, yaşlı demeden katletmesini dünya seyrediyor. Kısık seslerle “bu saldırıyı durdurun, çocuklar ölmesin” dense de yeteri kadar bir müdahale olmadığı için, katil İsrail bu vahşi saldırılarını hız kesmeden sürdürüyor.
Zalim İsrail, hastane, okul, cami olmak üzere birçok yeri vuruyor, bu zulümler gittikçe artıyor. Gazzeli kardeşlerimiz çok büyük zulme ve vahşete maruz bırakılıyor. Avrupa ve Amerika'nın desteğini arkasına alan İsrail yönetimi Gazze’yi vuruyor.
Yüce Allah şöyle buyurur: “Kâfirler (Yahudi ve Hristiyanlar) birbirlerinin dostudurlar.”(Enfâl, 8/73) Yüce Allah, “Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, artık onun Allah nezdinde hiçbir değeri yoktur.” (Al-i İmran, 3/28) buyurarak Mü’minlerin birbirini dost edinmelerini ve kâfirleri, Yahudi ve Hristiyanları dost edinmememiz gerektiğini belirtiyor.
İslâm dinine inanan her insan, mü’mindir. Mü’minler de kardeştir. Bu gerçeği Allah Teâlâ şöyle bildirmektedir:"Mü’minler, ancak kardeştirler…" (Hucurât, 49/9,10) Âyet-i kerimede görüldüğü gibi, Rabbimiz Allah, mü’minleri kardeş ilân etmiştir. Allah Teâlâ mü’minlerin birbirleriyle dostluklarını emretmektedir.
Bu bakımdan dünyanın hangi ülkesinde yaşıyor olurlarsa olsunlar; rengi, ırkı ve dili ne olursa olsun bütün mü’minler kardeştir. Dünyanın neresinde olursa olsun bir Müslüman zor durumdaysa ona yardım etmek zorundayız. Bu kardeş olmanın bir gereğidir. Kardeş olmak, sevinçte ve kederde beraber olmayı göze almak; bunu fiilî olarak göstermek demektir.
Hz. Peygamber döneminde kurulan İslâm kardeşliği öyle bir noktaya gelmişti ki; ihtiyaç içinde olan bir Müslümanın, diğer Müslüman kardeşlerini kendine tercih etmesini sağlamıştır.
“Daha önceden Medine’yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler (Ensar) kendilerine hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık hissetmezler. Kendileri ihtiyaç içerisinde bulunsalar bile onları (misafir ve muhacirleri) kendi nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Haşr, 59/9) “O kimseler ki iman edip hicret ettiler ve mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda mücadele ettiler. O Ensar ki Muhacirleri barındırdılar ve onlara (her konuda) yardım ettiler. Onlar birbirinin dostlarıdırlar.” (Enfâl, 8/72)
Âyet-i Kerime, Ensar’ın Muhacirlere karşı yaptığı fedakârlığı övmektedir. Medineli Ensar, Mekkeli Muhacir kardeşlerini, hiçbir konuda yalnız ve yardımsız bırakmamışlardır. Bu kardeşlik sayesinde büyük bir sosyal yardımlaşma da temin edilmiştir. Bu davranışlarıyla Ensar, imanlarında ne denli ihlâslı olduklarını göstermişlerdir.
Onlar kardeşleri için ne yapılması gerekiyorsa onu hemen, gecikmeden yapmışlardır. Bu da kardeşliğin ve dostluğun nasıl olması gerektiğini bizlere gösteren en mükemmel bir örnektir. Mü’minlerin birbirlerini sevmeleri, sevinç ve kederde beraber olmaları, birbirleriyle ilgilenmeleri bir kardeşlik görevidir.
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücut gibidir. Vücudun herhangi bir uzvu rahatsız olursa diğer uzuvları da onun ıstırabını duyar ve rahatsız olur.” (Buhârî, Edep 7) Mü’min kardeşlerimizin başına bir felaket geldiğinde, onların bu acı durumuna seyirci kalmamalıyız. Onlar için ne yapmak gerekiyorsa, hemen yapmaya çalışmalıyız. Müslümanlar birbirlerine her konuda destek olmalıdır.
İnsanlara iyilik yapmak ve onlarla iyi geçinmek için empati yapmak faydalıdır. Empati; kendimizi karşımızdakinin yerine koymaktır. Hz. Peygamber (s.a.v.): “Hiçbiriniz kendisi için arzu ettiğini (mü’min) kardeşi için de arzu etmedikçe (kemâliyle) iman etmiş olmaz.” (Buhârî, İman 6) buyurmuştur. Empati bu bilinçle olur. İslâmî anlayışa ve yaşayışa gerek duymayanların ortaya koydukları empati anlayışı, başarılı olmaz. “Empati yapın” demekle, empati gerçekleşmez. İslâmî anlayış, empati yapmayı sağlar.
Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurur: “Sizden her kim din kardeşine bir yardımı olacaksa bunu hemen yapsın, geciktirmesin.”(Müslim, Selâm 61–63) Allah Teâlâ da şöyle buyurur: “Allah’ın sana verdiği gibi, sen de insanlara iyilik et.” (Kasas, 28/77) Allah Teâlâ insanlara gerektiğinde yardım etmeyi emretmektedir. Yine Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurur: “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır.” (Tirmizî, Fiten 76)
Peygamberimiz (s.a.v.) şu şekilde bizleri uyarmaktadır: “Birbirinize karşı kin doğuracak hareketlerde bulunmayın, dünya menfaatine rağbet edip de aranızı bozmayın. Ey Allah’ın kulları, kardeş olun!” (Müslim, Birr 31) Gerçek kardeşlik, Allah ve Rasûlü’nün belirttiği gibi olmalıdır. Bu belirtilen gerçek kardeşliğin oluşması için mü’minler ne gerekiyorsa onu yapmalıdır. Ne mutlu kardeşlik görevini en iyi şekilde yapmaya gayret edenlere!
Dolayısıyla bütün Müslümanlar, İsrail’in Gazze’deki Müslüman kardeşlerimize yaptıkları zulümlerin bir an önce bitmesi için elimizden ne geliyorsa onu hemen yapmalıyız.
HABERE YORUM KAT