Kilidi ‘Kilit Haberleşmeci’ mi açacak?
MT 101-5.
MY 75-1.
Bu sayı ve numaralar herhalde size de hiçbir şey ifade etmiyor.
Hâlbuki bütün Türkiye haftalardır askerî bir belgenin bu numaralara göre yazılıp yazılmadığını tartışıyor. Kodlardan ilki “Karargâhlarda Teşkilat ve Çalışma Usuller Talimnamesi”ne ait. İkincisi ise “Silahlı Kuvvetler Karargâh Hizmetleri Yönergesi”ne.
Bunun dışında TSK’nin bir de “Müşterek Askerî Kısaltmalar Sözlüğü” varmış.
Tüm bunları “İrticayla Mücadele Eylem Planı” derinlemesine okumaları ve araştırmaları sırasında keşfettim.
Bugüne kadar “İrticayla Mücadele Eylem Planı” ile ilgili hep imza kime ait tartışma yapıldı.
Peki ya metni? Metin derken ortaya konan planları ve uygulamaya geçirilmesi planlanan hukuk dışı yöntemleri kastetmiyorum.
Belgenin otantikliğini ortaya çıkarabilecek metnini, “kilit haberleşmeci”, “kara propaganda” gibi daha önce duyulmamış kavramları, uydurma bir belge için fazla hassas yazım tekniklerini, belgenin son sayfasına paragraf attırarak imza boşluğu bırakmak gibi gösterilen özeni kastediyorum.
Bu konuda askerî kanattan basına sızdırılmış birkaç kırıntı haber dışında elimizde Askerî Savcılığın hiç ayrıntıya girmeyen şu açıklaması var:
“Belgenin şekil açısından hiçbir askerî yazı biçimine uymadığı, belgeye resmî evrak niteliği kazandıracak herhangi bir unsuru içermediği, karargâh çalışma usulleri ve askerî yazım teknikleriyle uyuşmayan birçok maddi hata bulunduğu, askerî yazışma gelenekleriyle örtüşmeyen ibare ve kısaltmalara yer verildiği belirtilmiştir.”
Benzer ifadelerle İlker Başbuğ da yine hiç ayrıntıya girmeden belgenin “askerî yazışma kurallarını uygun olmadığını” söylemekle yetinmişti. Anlaşılan Dursun Çiçek de ifadesinde aynı minvalde sözlerle kendini savunmuş.
Peki, plan askerî yazışma tekniklerine gerçekten de uymuyor mu?
Bu konuda askerî belge hazırlama yöntemleri ve planın çıktığı Bilgi Destek Birimi terminolojisi konusunda uzman olan kişiler aynı şeyi söylemiyor.
O uzmanların en dikkat çektiği nokta, planda kullanılan “kilit haberleşmeciler” kavramı.
Askerî Savcılığın soruşturması sırasında bu konunun hiç üzerine durmamasından şikâyet edip şöyle diyorlar:
“Bu kavramın planda kullanılması önemli bir ayrıntı. Ne askerî eğitimde ne de sivil dokümanlarda kullanılmaz bu terim. Bilgi destek faaliyetleriyle ilgili İngilizce kitaplardan çevrilmiş bir kavramdır. Askerî eğitim içinde sadece Bilgi Destek Okul Komutanlığı’nda kullanılan eğitim malzemelerinde yer alır. Ve sadece bu birimde çalışacak personele öğretilir, onlar tarafından bilinip, belge ve emirlerde kullanılır. “Kara Propaganda” da böyle bir kavram. Bu kavramların belgede kullanılması planı hazırlayanların bilgi destek birimi birikimine sahip olduklarını gösteriyor.”
Aynı uzmanların dikkat çektiği başka çarpıcı noktalar da var. Planda kullanılan madde, bent, küçük bent, fıkra biçimlerine ve kullanılan “durum”, “vazife” gibi rumuzlara dikkat çekiyorlar: “Ne akademik metinlerde, ne yasalarda, ne adli yazışmalarda kullanılmaz. Bu sadece TSK’da kullanılan bir standarttır. Yani belge TSK’ya özgü şablona uygun olarak düzenlenmiştir.”
Uzmanlara göre belgenin sahte olduğuna delil olarak gösterilen Fethullah Gülen için kullanılan “FG’ciler”, “FG grubu” gibi kısaltmalar da kitabına uygun. Belgede “TSK Müşterek Askerî Kısaltmalar Sözlüğü”ne uygun olarak FG bir kez yanında uzun olarak “Fethullah Gülen (FG)” yazılarak kullanılmış ve sonra da bu şekilde kısa olarak kullanılmaya devam edilmiş. Yani burada da bir sorun yok.
Peki, bu planda neden planı hazırlayan makamın adı, planın kimler tarafından uygulanacağına ilişkin bir ibare, imza, paraf, işaret yok?
Uzmanlar bu soruya şöyle cevap veriyor:
“Bu bir harekât planı değil bir eylem planı. Hazırlanışı MT 101-5 Talimnamesinde ‘münferit emir’ tanımına uygun. Hazırlayan bir karargâh subayı. Tabii ki plana son şeklini onaya sunacağı komutanları verecek. Üzerinde güvenlik numarası olmaması da bundan. Yönergelere göre sadece ‘gönder usul ile gönderilecek’ ve ‘çoğaltılacak’ belgelerde o numara bulunur. Bu planın uygulamaya geçirilmesine karar verildiğinde tabii ki çoğaltılacak ve üzerine kırmızı damgalar basılacak.”
Bu arada bir ilkeyi hatırlatıyorlar: “Bilgi destek faaliyetlerinde temel esas ‘bilmesi gereken’ prensibidir. Bilgi destek planları gayrı-nizami harp faaliyetleridir, konvansiyonel savaş planlarıyla ilgili esaslara uygunluk göstermezler. Burada plan uygulanacak eylemleri sıralıyor. Bunları kimin ve nasıl uygulayacağı ise ilgili birime gidecek talimatta yer alır, aksi, gizlilik prensibine aykırı olurdu zaten.”
Uzmanlar, planda kullanılan bazı ifade ve yöntemlerin de son beş yılda konuyla ilgili gelişen, yönergelere girmemesine rağmen sıklıkla kullanılan yeni tekniklere uygun olduğunu da ekliyor.
En ince ayrıntı ise sona kaldı: Onaya sunulmak için bu planlar hazırlanırken özellikle son sayfaya mutlaka bir paragraf attırılarak onay imzaları için alan bırakılır. Belgede bu da yapılmış.
Sonuç şu: Bu belgeyi hazırlayan her kimse, Bilgi Destek Birimi eğitimi almış biri olduğu açık. Yani bu plan ya resmen Genelkurmay Karargâhı’nda hazırlanmış ya da Genelkurmay Karargâhı’nda çalışan/çalışmış birisine hazırlatılmış.
Uzmanların anlattığına bakılırsa ilki doğru gibi.
TARAF
YAZIYA YORUM KAT