Kılıçdaroğlu yarın bir gün "ben zaten Risaleler'le büyümüştüm" dese şaşırmayız!
Ali Karahasanoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Said Nursi hakkındaki sözlerini değerlendiriyor.
Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit
Kılıçdaroğlu yarın bir gün "ben zaten Risaleler'le büyümüştüm" dese şaşırmayız!
Her gün yazsak..
İmkan olsa, her gün üç defa yazabilsek..
Saatbaşı yazsak..
Yine Kemal Kılıçdaroğlu’nun takıyyelerini yazmayı bitiremeyiz..
“Son vukuatı ne?” diye merak ile soracaksınız.
Bomba vukuat..
CHP tabanındaki milyonlarca insanın, dişlerini sıkarak çatlayacakları bir vukuat..
“Her şey olabilir, ama bu olamaz” diyecekleri kadar sinirlerini zirve yaptıracak bir vukuat..
Uzatmayalım..
Said Nursi hayatta iken, kendisine binbir çile çektiren..
Mahkeme mahkeme kendisini dolaştıran..
Sadece kendisine değil, talebelerine de, binbir dava açarak zulmeden CHP’nin, bugünkü genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dünkü Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan habere göre, şöyle demiş:
“Said-i Nursi’nin kitapları yasaklandı... AYM’ye başvurduk, AYM iptal etti.”
Aman ya Rabbi..
Sen nelere kadirsin..
Kemal beyin bir nurcu olmadığı kalmıştı..
Onu da mı olmuş..
Said-i Nursi’nin kitaplarında olmayan yasağı kaldırmak da, Kemal beye mi nasip olmuş?
Said-i Nursi’nin kitaplarını yayınlamak falan yasak değil ama..
Varsa bir yasak, onun da faili CHP’dir ama..
Kastedileni biliyoruz..
Said-i Nursi’nin yakınları, eserlerinde tahrifatlar olduğu gerekçesi ile kitapların yayınlanmasında telif haklarını kullanarak, bir koruma talebinde bulunmuşlardı..
Yakın dedi isek, mirasçı anlamında değil..
Dolayısı ile, hak sahibi kimdir, eserin orijinali hangisidir ihtilafları yaşanır iken..
Bir düzenleme yapılarak, yayın yetkisi Diyanet İşleri Başkanlığı’na verilmek istendi..
Kemal beyin iptal ettirdiği düzenleme, işte bu..
İşin içinde, FETÖ’cülerin o eserleri tahrif girişimlerini önlemek için düzenlemenin yapıldığı ayrıntısı da var ama..
Uzun hikaye..
Biz sadece şu kadarını söylesek..
Kemal bey, Said-i Nursi’yi bu kadar seviyorsa, Eğitim İş Sendikası başta olmak üzere, öğretmenler sendikaları başta olmak üzere, yandaş kurum ve kuruluşlara bir çağrıda bulunsa da, Said-i Nursi’ye ettikleri küfürleri bir durdursalar..
Said-i Nursi sevenleri için, bu bile büyük bir nimet.
“CHP döneminde kaybettirilen mezarını göstersinler” bile demiyorum..
Sadece ve sadece..
Sabah akşam küfretmesinler, yeter..
Bir ortaokulda, din dersi öğretmeni, “yakın tarihimizin İslam alimlerinden Said-i Nursi” diye cümleye girdiğinde..
Hemen ayaklanmasalar..
“Gerici, yobaz adamın laik eğitim sistemi içinde ne işi var” idiyse kavga çıkartmasalar..
Bu dahi bu ülke için büyük kazanç.
Ama, sendikaları küfre devam ederken..
Kemal Kılıçdaroğlu, halkın gözünün içine baka baka..
“Üç tane saf vatandaşı bile kandırsak.. Üç oy, üç oydur” düşüncesi ile.
Said-i Nursi sevenlerine şirinlik amacıyla..
Başlıyor konuşmaya:
“Bir anekdot paylaşayım, Said-i Nursi’nin kitapları yasaklandı. AYM’ye başvurduk. AYM iptal etti!”
Kemal beye, bu cümlesi üzerinden, özellikle “yasaklandı” ifadesi üzerinden, “sahtekar” desem, bana dava açar mı?
Açarsa hatırlatayım..
Kitapların basımının yasaklandığını ispat etmesi gerekir..
Böyle bir yasak var mı?
Yok.
Yapılan ne idi?
Tahrifat ve telif hakkı ihtilafı sebebi ile, eserlerin Diyanet tarafından bandrolü alınarak basımı..
Yani Ali mi basacak, Veli mi basacak, ikisi birden mi basacak, yoksa ikisi de değil, sadece Diyanet mi basacak?
İhtilaf bu..
Ama Kemal bey ne diyor?
“Yasaklanmıştı”
Ben de diyorum ki, işte bu ifade, Kemal beyin zihninde, kayışı kopmuş gidişin açık bir delili..
Yasaklanan bir şey yok..
Ama Kemal bey, “yasaklanmıştı” diyor. Diyebiliyor..
Açıklamada, daha vahim yanlar da var:
Kılıçdaroğlu konuşmasını sürdürüyor:
“Neden kamuoyuyla paylaşmadın dediler. Dedim ki kamuoyuyla paylaşırsak sanki biz oy için bunu yapıyoruz algısı çıkar.”
CHP’nin böyle bir kararda dahli var ise, Anayasa Mhakemesi’ndeki kararda ismi nasıl sildirmişler, uzun uzun tartışmamız gerekir..
Yok, aslında resmiyette böyle bir katkıları yok da, illegal olarak gidip görüşmeler yapmışlar ve bunu Kemal bey zikrediyorsa..
Durum çok daha vahim demektir..
Konunun ayrıntılarına sonra gireriz..
Ama bugünlük şu kadarını söyleyelim:
Üniversite öğrencilerine belediyelerin burs vermelerinden başlayın, başörtü yasağının kaldırılması değişikliğine kadar.
Onlarca düzenleme için, CHP Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusu yaptı, hâlâ da yapmaya devam ediyor.
Hepsi için basın toplantısı düzenliyor..
Kamuoyu ile paylaşıyor da..
Said-i Nursi’nin eserleri için bir dava açmış ise..
Bunu, oy için yapmadığı gerekçesini ileri sürerek, basına duyurmadığını iddia ediyorsa..
“Diğerlerini oy için mi yapmıştınız” diye adama sorarlar..
Öyle ya.
Basına açıkladığınızda, “oy için yapmış” oluyorsanız..
Basına açıklamadığınızda ise, “oy için yapmamış oluyor”sanız..
Açıkladığınız onlarca iptal davasını, “oy için” açmış oluyorsunuz, demektir..
Kemal beyin açıklamaları sürüyor:
“Biz oy için değil bunu demokrasi için yapıyoruz. Kitap yasaklanmaz değerli arkadaşlar. 21. yüzyıldayız. İnsanların inançlarına müdahale edilir mi?”
Siz, değil inançlarımıza, başımızdaki örtüye bile karıştınız ama.
Geçelim onları..
“Kitap yasaklanmaz” diyor Kemal bey..
O zaman hodri meydan.
Rıza Nur’un kitabı için de bir girişimde bulunsun da, görelim kendisinin demokratlığını, görelim özgürlükçülüğünü..
Daha iki hafta önce.. Murat Bardakçı tekrar tekrar söylemedi mi, “Latife hanımın, aile içindeki bazı olaylar ile ilgili olarak anıları var. Yayınlarsam, 5816 sayılı kanunun engeline takılırım” demedi mi?
Haydi Kemal bey.
Görelim demokratlığını.
Anayasa Mahkemesi üyeleri ile mi görüşeceksin?
Danıştay üyeleri ile mi?
Legal mi, illegal mi görüşme yapacaksın, bilmiyorum..
Ama sonuçta..
Said-i Nursi’nin kitabı için yaptığını, buyur Rıza Nur’un kitabı için de, buyur Latife hanımın anıları için de yap..
Görelim özgürlükçülüğünü..
Yoksa, adama ne derler biliyor musun?
“Atma bre Kemal”..
Devamını getiremiyorum..
Devamındaki sözü hakkediyor mu, bilmiyorum.
HABERE YORUM KAT