Kılıçdaroğlu ve '33 Kurşun'
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Van mitinginde Ahmed Arif’in bir şiirinden dizeler okuyarak 2004 yılında burada bir kışlaya adı verilen Mustafa Muğlalı’nın adının bu kışladan çıkarılmasını istedi. “Başbakandan rica ediyorum; 33 köylüyü sorgusuz sualsiz kurşuna dizen birinin ismini değiştirin. Devlet kin tutmaz.”
Ne diyordu Ahmed Arif ‘33 Kurşun’ şiirindeki ünlü dizelerinde:
“Vurulmuşum/Dağların kuytuluk bir boğazında/Vakitlerden bir sabah namazında/ Yatarım/Kanlı, upuzun...
Vurulmuşum/Düşüm, gecelerden kara/Bir hayra yoranım çıkmaz/Canım alırlar ecelsiz/Sığdıramam kitaplara/Şifre buyurmuş bir paşa Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız/Kirvem, hallarımı aynı böyle yaz/Rivayet sanılır belki/Gül memeler değil/ Domdom kurşunu/Paramparça ağzımdaki...”
Kılıçdaroğlu’nun ‘33 köylüyü sorgusuz sualsiz kurşuna dizdi’ dediği general Mustafa Muğlalı ne yapmıştı?
Resmi kayıtlara göre, kaçakçılara yataklık eden 33 kişi, Van’ın Özalp ilçesinde 1943 yılında geçit yollarını göstermek amacıyla sınıra götürülürken, İran sınırından ateş açılmasıyla başlayan çarpışmada iki ateş arasında kalarak ölmüşlerdi. Ancak, Demokrat Parti milletvekillerinin, 1948 yılında konuyu TBMM gündemine
getirmesi üzerine, Mustafa Muğlalı ve olaya karışanlar Genelkurmay Askeri Mahkemesi’nde yargılandılar. Yargılama sırasında, sanıkların ve bizzat Mustafa Muğlalı’nın itirafıyla olayın bir kurşuna dizme olduğu ve emri Muğlalı’nın verdiği ortaya çıktı. İdama mahkûm edilen Muğlalı’nın cezası, 20 yıl ağır hapse çevrildi. Askeri Yargıtay kararı bozdu ancak, dava yeniden görülmeden, Mustafa Muğlalı, Aralık 1951’de hapiste öldü.
Kılıçdaroğlu’nun çağrısı yerinde bir çağrı. ‘Kürtler ne istiyor’ diye soranlara Mustafa Muğlalı’nın yaptıklarını araştırmalarını öneririm. Görüldüğü gibi, Mustafa Muğlalı cinayetleri askeri mahkeme kararıyla sabit olmuş bir suçlu. Suçu idam cezasından bile söz edilebilecek kadar ağır.
Bu insanlıkdışı katliam şiirlere, şarkılara konu olacak kadar can acıtıcı. Yöre insanı açısından ise, bu acı birkaç katlı...
Tük Silahlı Kuvvetleri’nin başındakiler aradan 60 yıl geçtikten sonra, Kürt sorununa çözüm aranırken tam anlamıyla ‘kör gözüm parmağına’ misali, katliamın olduğu yörenin en büyük kışlasına bu yörede katliam yaptığı mahkeme kararıyla kesinleşmiş bir generalin ismini veriyor...
Siz bu yörenin bir insanı olsanız, Kürt olsanız ne düşünürsünüz? Nasıl bir duyguya kapılırsınız? Van Belediye Başkanı “Yapmayın, bunu bir tehdit gibi karşımıza dikmeyin” demişti. Yöre halkından bir yurttaş ise bu olayı algılama biçimlerini şöyle özetlemişti: “Bu isim tercih edildiğine göre, demek ki ilçe halkı ölümle tehdit edilmek isteniyor. Bize 33 köylünün öldürülüş şeklini hatırlatmak istiyorlar. Belediye de taburun karşısına anıt dikecekmiş. Biz anıtın yapılmasını destekliyoruz ve istiyoruz. Mademki öyle istiyorlar, onlar suçlularını ansın, biz de ölülerimizi anacağız.”
Kılıçdaroğlu’nun hatırlattığı ve üzerine gittiği bu durum, ‘Kürt sorununu çözmek isteyenler’in
merceğinden nasıl görünüyor acaba?
***
Kılıçdaroğlu, yörede yaptığı konuşmalarda CHP’nin geleneksel çizgisinin dışına çıkan bazı cümleler daha kullandı. Batman’da, daha önce sözünü ettiği ‘genel af’ konusunu Tunceli’de yeniden dillendirdi.
Elazığ’daki konuşmasında ise PKK ile görüşülebileceği yönünde mesajlar verdi: “Şunu söyledim ben, terör bitecekse, terörün bitmesiyle ilgili olarak gidilir alt düzeyde şu düzeyde bu düzeyde görüşmeler yapılır ve yapılmış da zaten. Sadece AKP hükümeti döneminde yapılmamıştır bu. Daha önceki dönemlerde de yapılmış-
tır, gitmiştir devlet yetkilileri, gitmiştir görüşmüştür.”
***
Yaşananların özeti şu: Kılıçdaroğlu, Mustafa Muğlalı Kışlası’nın adının, değiştirilmesini istedi, PKK ile terörü bitirmek amacıyla görüşülebileceğini kabul etti. Bir çözüm umudu içeriyorsa ‘Genel af’ çıkarılabileceğini ifade etti.
Kılıçdaroğlu’nun daha önce olduğu gibi Ankara’ya döndüğünde sözlerini geri alma olasılığı da var. Kılıçdaroğlu’nun söylediklerinden bir tahlil çıkartılabilir mi? Örneğin Kürt sorununda çözüme destek olacak
yeni bir çizgi ortaya konulabilir mi? Bu sorulara net bir cevap vermek şu süreçte pek mümkün değil. Kılıçdaroğlu’nun işinin basit olmadığı bir gerçek. Toplumun içindeki farklı eğilimleri ve hassasiyetleri aynı anda göz önünde bulundurabilen bir üslup yakalamak, böyle bir süreçte elbette ki kolay değil.
Benim umudum ve talebim, CHP liderinin sözlerinin arkasında durması ve bu düşüncelerini bir bütünlüğe kavuşturması yönünde. Orada burada bazı cümleler söylemek yerine bütünlüklü bir tutum içine girmediği sürece, inandırıcılık sorunu yaşaması kaçınılmaz olacak. Şimdiye kadarki tecrübeler ve CHP’nin şu andaki yapısıyla Kürt sorununda çözüm ve demokrasi yönünde fikirler üretilebileceğini iddia etmenin, ‘aşırı iyi niyetlilik’ olarak algılanabileceğinin de farkındayım.
Ben yine de Kılıçdaroğlu’nun söylediklerinin bazı açılardan önemli olduğunu ve bazı sonuçlar yaratacağını düşünmeyi tercih ediyorum.
RADİKAL
YAZIYA YORUM KAT