Kılıçdaroğlu, Halk TV üzerinden muhaliflerine mesaj mı yolluyor?
Ersin Çelik, Halk TV'nin fonlarının CHP tarafından kesilmesini parti içindeki muhaliflere mesaj olarak yorumluyor.
Ersin Çelik / Yeni Şafak
Tek adamlık, tehdit, şantaj ve ahlâksız bölünme!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 14 Mayıs seçimlerinden önce bir mitingde kullandığı şu cümle hayli konuşulmuştu: “Bunlara öyle çakalım ki bir daha bellerini doğrultamasınlar.”
Tam da o günlerde muhalefet cephesinden etkili bir isim ile görüşmemizde, “Erdoğan hem Cumhurbaşkanlığını hem de Meclis çoğunluğunu kazanırsa başta CHP, muhalefet gerçekten de belini doğrultamaz” demişti.
Neticede öyle de oldu. Erdoğan’ın büyük zaferi muhalefeti sorunlar yumağına çevirdi. İttifak masası dağıldı. İyi Parti kabuğuna çekildi. Akşener günlerce konuşmazsa kimse meraklanmıyor artık. DEVA Partisi 15 milletvekiliyle ortada kaldı. Saadet ve Gelecek partilerinin Meclis’te yaptıkları ittifak dışında, muhalefet, iktidara muhalefet yapamayacak kadar kolu kanadı kırık görüntü veriyor. Seçimlerden önce sunulan tozpembe tablodan siyah ekrana düşüldü.
Daha da önemlisi masayı kuran CHP büyük bir kaosun içine düştü.
Ekrem İmamoğlu’nun 29 Mayıs sabahı herkes uykudayken yaptığı “değişim” çağrısı, kendisini de dönülmez bir yola soktu. İBB Başkanı, çok da beklenmeyen cesur çıkışlar yaparak, Kemal Kılıçdaroğlu’nu koltuğundan indirmek istediğini deklare ediyor. Yalnız şahit olduklarımız ve CHP’den yansıyan bilgiler İmamoğlu’nun başlattığı hareketin “post kavgasının” ötesine geçtiğini gösteriyor. CHP, Parti Meclisi’nden MYK’sına, belediye başkanlarından, şu günlerde yapılan delege seçimlerine kadar her kademesinde bölünmüş durumda.
Partinin sözü dinlenen isimlerinden Yılmaz Büyükerşen’in 11 Temmuz’da telaşla yaptığı, “CHP bölünürse laikliğe de Cumhuriyet’e de elveda deriz” uyarısı hiç tesir etmemiş anlaşılan. Çünkü İmamoğlu’nun başlattığı değişim dalgası, arkasına tabandaki seçim yenilgisinin üç aydır dinmeyen öfkesini de aldı. Öyle görünüyor ki şu saatten sonra, başta Kılıçdaroğlu ve destekçileri, bunaltıcı sıcaklara rağmen “Atatürk süveteri” giyip sokaklara çıksalar da değişim isteyenleri ikna edemezler.
Diğer yandan “delegelerinin” desteğini arkasına alan Kemal Kılıçdaroğlu, inadı ve kararlılığıyla belki koltuğunu korumuş olacak, ancak CHP seçmeninin kırılma yaşaması kaçınılmaz. Nasıl bir kırılma sorusunun yanıtını, oluşturulan “güvensizlik” duygusu veriyor. Seçilebilmek için Erdoğan’a oy veren seçmeni ikna etmesi gereken ve bunu başaramayan Kemal Kılıçdaroğlu, genel başkanlığı sürdürürse yerel seçimlerde bu sefer önceliği CHP tabanı ve seçmenini ikna etmeye vermek zorunda kalacak.
CHP açısından tüm bunların ötesinde daha büyük bir sorun var. Ekrem İmamoğlu önderliğindeki korsan Zoom toplantısı ile ayyuka çıkan bölünmüşlük CHP’den, CHP’nin fonladığı medyaya da taşındı artık. Asıl kavga ve gürültü de bundan sonra başlayacak gibi görünüyor. Bu arada şunun altını çizmek istiyorum; Halk TV ile yapılan sözleşmenin tek taraflı feshedilmesi, asla profesyonel bir yayıncı-müşteri ilişkisinin sona ermesi değildir. Anlaşmayı fesheden Eren Erdem böyle olduğunu savunsa da Halk TV’nin Deniz Baykal döneminde CHP’nin “öz sermayesi” ile kurulduğunu, zamanla yönetim ve yöneticileri değişse de inorganik bağının kopmadığını herkes gayet iyi biliyordu.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Halk TV hamlesi bir gözdağı. Sadece “musluk kesme” değil, orada çalışan gazetecileri, hatta ekranlarına çıkan yorumcuları tehdit aynı zamanda. Kılıçdaroğlu, son grup konuşmasında “CHP her zaman kadro partisi olmuştur, hiçbir zaman tek adam partisi olmamıştır” demişti. İddiasını tarih zaten yalanlıyorken, kendini de yalanlamış oldu. CHP tabanı, medyası ve entelijansiyası partinin kodlarında olan ama bir türlü yüzleşmek istemedikleri “tek adamcılık” siyasetini tecrübe ediyorlar. Tek adam olmakla suçladıkları Erdoğan’ın demokrasi zaferiyle üstelik…
İki gündür CHP’ye yakın ve derdi CHP olan yazarları okuyorum. Halk TV cephesi çok öfkeli. Tamamen İmamoğlu tarafına geçmişler. Sözcü yazarlarında ise panik ve arada kalmışlık gözleniyor.
Partiden, parti destekçisi medyaya sirayet eden bölünme kavganın sertleşeceğinin de habercisi. Siyaset kulislerinde CHP içerisinden kamuoyunda ses getirecek, sarsıcı ifşaların yapılacağı konuşuluyor. Aslında işaretlerini görüyoruz zaten. Kılıçdaroğlu dönemi CHP’sinin kasetle, görüntüyle ve sızdırmayla yola getirme siyaseti parti kültürüne dönüşmüş anlaşılan. İmamoğlu’na karşı İBB adaylığını açıklayan Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu’nun sosyal medyaya servis edilen görüntüleri ilk işaret fişeği oldu. Üstelik Kerimoğlu’nun görüntüleri, İmamoğlu’nun kendisine “sen Bakırköy’de sokağa bile çıkamıyorsun” yanıtını verdikten hemen sonra servis edildi.
CHP’de sular durulmaz ve taraflar uzlaşmazsa Türk siyaset tarihinin en sert, en hasarlı, yok edici ve tarafları insan içine çıkarmayacak kadar ahlâksız bölünmesi yaşanabilir. Taraflar buradan dönebilirler de. O zaman da birbirlerinin yüzüne bakarak hem CHP tabanına hem de seçmenlere yalan söylemeye devam etmiş olacaklar. Bakalım neler olacak?
HABERE YORUM KAT