KHK Komedisi! Ne Var ki, Güldürmüyor, Ağlatıyor!
Yıldıray Oğur OHAL’in bitmesine günler kala yayınlanan ve bugüne kadarkilerin en kapsamlısı olan son KHK’nın 5 kişi hakkında sehven barındırdığı içerikten yola çıkarak hukuk garabetinin altını çiziyor.
Yıldıray Oğur’un Karar’daki köşesinde yayınlanan konuyla ilgili bugünkü (09 Temmuz 2018) yazısı şöyle:
“Kanaat Notuyla İhracınıza…”
İki yıldır yürürlükte olan OHAL, devletin üst düzeyindeki isimlerin verdiği sözlere göre 18 Temmuz 2018 günü gece yarısına kadar kaldırılacak.
Yani OHAL’in kalkmasına 10 gün var.
Ama 10 gün kala artan operasyonlar, gözaltılar ve son yayımlanan 701 nolu KHK ile yapılan toplu ihraç, devletin bu süre dolmadan OHAL imkanlarından istifade için gaza bastığını gösteriyor.
Doğrudan Başbakan’ın zamanını duyurduğu son KHK’nın yayınlanmasının, yine Başbakan tarafından “uzadı biraz” gerekçesiyle ertelenmesi de, hazırlıkların son dakikaya kaldığını göstermekteydi.
İhraç KHK’sının yayınlanacağı haberlerinin ardından gelen iki gece, sabaha karşı Resmi Gazete sitesinde zaman zaman 100 bin kişiye ulaşan “sayfada online bulunanlar” sayısı ise bunun ne kadar insanın hayatını etkileyeceği hakkında bir fikir vermekteydi.
Nihayet o son KHK, dün sabaha karşı yayınlandı ve çeşitli kurumlarda görev yapan 18 bin 632 personel kamudan ihraç edildi.
Bir Emniyet imamının MİT’e teslim ettiği söylenen SD kartta adı bulunduğu için daha önce açığa alınmış ama haklarında hukuki sürecin henüz başlamadığı dokuz bini aşkın polisin yarısını oluşturduğu bu 18.632 ihracın gerekçelerini bilmiyoruz.
Aslında şöyle demek daha doğru; 18.627’sinin hangi gerekçelerle ihraç edildiğini bilmiyoruz.
Çünkü Resmi Gazete’de yayımlanan 467 sayfalık 701 nolu KHK’nın 43. sayfasındaki beş kişinin isimlerinin karşısında diğerlerinden farklı olarak gerekçe sütunu da vardı.
Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü’nden ihraç edilen bu beş kişi kurumun Iğdır, Gümüşhane, Kayseri, Ankara ve Mardin’deki yönetici olmayan basit çalışanları.
Onların gerekçelerinin 18.627 kişiden ayrı olarak verilmesinin hiçbir mantıklı sebebi olamaz. Bu bir unutkanlık. Ama ihraçların hangi kriterlerle yapıldığı hakkında epey bir fikir veren bir unutkanlık bu.
Bu beş kişiden ikisinin gerekçesinin yanında Bylock/Emniyet/ Kurum Kanaati yazıyor. Yani haklarında verilmiş bir hukuki hükme atıf yok.
Emniyet derken kastedilenin Emniyet’in bu kişi hakkındaki istihbaratı mı, Bylock raporu mu yoksa varsa bir gözaltı kararı mı olduğu da belirsiz.
“Kurum Kanaati” denen kriterin bir idari soruşturmaya mı yoksa söylendiği gibi gerçekten çalıştığı kurumdaki bir idarecinin kanaatine mi atıf yaptığını da bilmiyoruz.
Diğer ikisi hakkında gerekçelerde Emniyet/Okul ve Emniyet/Kurum Kanaati yazılı. Bahsedilen kişi öğretmen olmadığı için bahsedilen okulun ne olduğu yine belirsiz. Acaba mezun olduğu okul mu kastediliyor? Mezun olduğu okulu sakıncalı bulunduğu için mi ihraç edilmiş? Yoksa bazı davalarda görüldüğü gibi çocuğunun okulu mu?
Ama herhalde gerekçesi en tuhaf olanı Mardin Artuklu’daki Türkiye İş Kurumu Müdürlüğü’nde Kontrol İşletmeni olarak çalışan Ü. E. A.’nınki.
Onun ihraç gerekçesi; “Kurum Kanaati/Sosyal Medya.”
Yani kurumuna sorulmuş ve sosyal medya hesaplarına bakılıp işten ihracına karar verilmiş.
Dün bu tuhaf gerekçeyle OHAL’in bitmesine günler kala işini kaybeden Ü.E.A’nın durumunu araştırmaya çalıştım.
Tabii herkes çekibiyor ve ismiyle konuşmak istemiyor.
Ü.E.A, Mardinli ve AK Parti’ye yakın bir sendika olan Büro Memur-Sen’in işyeri temsilcisi. Evli, çocukları var. Bugüne kadar adli veya idari hiçbir soruşturma geçirmemiş, ifade vermemiş, savunması istenmemiş.
Bu yüzden de o gece KHK’yı merak edip Resmi Gazete sitesine bile girmemiş.
Neden ihraç edildiği konusunda kimsenin bir fikri yok. Hangi örgüte müzahir olarak düşünüldüğü konusunda da. Sosyal medya hesaplarını yıllar önce kapatmış, hangi mesajının sorun olduğunu da bilmiyor.
Neyle suçlandığını bilmeden OHAL komisyonuna itiraz edecek ve hakkını aramaya çalışacak.
Hakkında hiçbir adli ve idari soruşturma yürütmeden kanaat ve sosyal medya paylaşımlarından birinin ihracının tuhaflığı bir tarafa, OHAL’in kalkmasına günler kala Mardin’de basit bir görevde çalışan bir memurun ihracında acelenin sebebinin tuhaflığı başka bir tarafa...
Yine örneğin Çorum’da Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’ndaki bir ambar memuru hanımın memuriyetinin devamında devletimiz nasıl bir güvenlik sorunu görmüş olabilir ki OHAL bitmeden, aceleyle onu ihraç etme ihtiyacı duymuş olsun?
Bu sorularının cevabını muhtemelen ihraç edilenler de OHAL Komisyonları’na soracaklar. Belki yıllar sonra sıraları gelecek ve onlara bir açıklama yapılacak.
En azından bu beş kişi, tüm Türkiye ile birlikte ihraç gerekçelerini biliyor. Devletin kanaat notuyla sadece sınıf geçirmediğini, işten ihraç edebildiğini de öğrendik. 10 Gün sonra OHAL’in kalkacağını da biliyoruz. Daha ne olsun...
HABERE YORUM KAT