Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yazarın Tüm Yazıları >

Keşke!

21 Aralık 2011 Çarşamba 00:11A+A-

Hep diyoruz ya, keşke kardeşleri Yusuf’u kuyuya atmasaydı!

Ne büyük günah değil mi?.. Peygamber çocukları bunlar... Nasıl bir kardeş kardeşi kuyuya atar?

Peki o zaman birileri nasıl günah işleyecek? Günah işlemeyecekse insanlar nasıl tevbe edecek, kim nasıl cehenneme gidecek, eğer insanlar günah işlemezse?..

Yusuf kuyuya atılmadan nasıl Yusuf olacak?.. O sabır, o tevekkül, o dua, o yakarış..

Yusuf’u bugüne taşıyan o acı değil mi?

Bir kuyuda yapayalnız. Kardeşlerinin ihanetine uğramış küçük bir çocuk.

Yusuf kuyuda büyümektedir..

Sonra.. Ve sonra köle tüccarlarının elinde aşağılanacaksın.. Meçhule giden bir gemi gibisin.. Yusuf annesini, peygamber babasını özleyen bir çocuktur sadece..

Çocuk da olsan, şikayet etmemeyi, ağlamamayı öğreneceksin.. Açsın, kum sıcak, güneş kavurucu.. Ayın ve güneşin sana secde ettiğini de görsen, bu çelikleştirme sürecinden geçeceksin. İmtihan olacaksın..

Sabrı öğreneceksin sabrı..

Yüzü güzel, ruhu güzel bir peygamber, yüzü çirkin, ruhu kararmış insanların elinde eğitilmektedir.. Onun mürebbiyeleri başka.. “Akrebin kıskacında yoğrulmuş bir kader” onunkisi.. Bunlar gelip geçici de olsa baki olan bir şey var. Yusuf’u köle tüccarları O’na götürüyor aslında. Yusuf Mısır’a sultan olmaya gidiyor.

Ama her şeyin bir vakti, saati var..

Yusuf Mısır’da köle pazarında. Daha küçücük.. Firavunun sarayından bir alıcı çıkıyor..

Tam da işler yoluna girdi, Yusuf aklı, dürüstlüğü ve zekası ile fark edildi derken, güzelliği başına bela oluyor.. İftiraya uğruyor.. Yeniden çileli bir hayat. Zindana atılıyor.

Ey Yusuf, sana, kim ne zaman öğretti rüya yorumlamayı? Krala o rüyayı gösteren kimdi?

Rabbi O’nu hiç terk etmedi oysa. Bizim hiç birimizi de terk etmedi. Ama bizim O’nu terk ettiğimiz, başka yerlere kaçıp, başka çıkış kapıları ararken kaybolduğumuz oldu..

Hayat işte böyle bir şey.. Sonuçta imtihan ediliyoruz.. Allah bizi mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan ediyor..

Bilmem biliyor mu idiniz. Sabır peygamberi Eyyüp aleyhisselamın eşi, Yusuf aleyhisselamın torunu idi. Kabri, Urfa Viranşehir, Eyyüb Nebi köyündedir. Bir ziyaret edin..

Yusuf aleyhisselamın sabrı, Eyyüb aleyhisselamın sabrı ile birleşince görün bakın neler olmuş.. Bu sadece servet meselesi, iş meselesi değil.. Makam, mevki, sağlık..

Unutmayalım ki, Allah servet ve iktidarı, halklar ve ülkeler arasında, evirip çevirmektedir..

Her şey bu dünyadan ibaret değil. Hem zaten ahiret yurdu açısından sonsuzluğa kıyasla bir yüz yıl ne ifade eder ki!

İnsanlar işlerini Allah’a havale etmek istemiyor ve sonucunu hemen almak istiyor. Altını terk edip darı/mısır ile yetinmek isteyen La Founten’in horozu gibi..

Aceleci, düşmanları ve rakipleri konusunda acımasız..

Paraya, kadına ve makama tamah edenlere Allah bazan istediklerini hemen verir.. Ve onlar da battıkça batarlar. Allah da onlardan mazlumların ve ihanetin intikamını alır böylece.. Yedikleri ve yaptıkları onu tatmin etmez.. Bir günah çuvalına döner..

Yusuf’u olgunlaştıran çile, kafirler ve zalimler için, zevke dönüşür.. Siz sanmayın ki onlar çok mutlu. Yüzlerinde tebessüm, bir çıkartma kağıdı gibi suratının ortasına yapıştırılmış bir maskeden başka bir şey değildir..

Kur’an-ı Kerim, cahilleri kınar.. “Allah cahil ve zalim bir kavme hidayet nasib etmez” der.. Mesela Ebu Cehil zamanının siyasetini, sanatını, ticaretini çok iyi bilmesine rağmen ona “Cehaletin babası” der. Çünki o hakikatin bilgisine kördü.. Okuyup öğrenmeyi, hakikati ve hikmeti anlamanın aracı sayar. Yoksa insanı hakikata götürmeyen faydasız bilgilerle yüklü alimleri, kitap yüklü eşeklere benzetir.. Bilim de, bildiğinin aksini yapan alimleri ise lanetler ve onlara “Bel’am” der..

Haydi bir yarışma yapalım ve soralım: Kim Yusuf olmak ister? Yusuf olup, kendini kuyuya atan kardeşlerini affetmek ister? Selâm ve dua ile..

YENİ AKİT 

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum