Kendimizi ve ehlimizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten korumak istiyorsak…
“Bizler ehlimizi yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem azabından korumak istiyorsak evlerimizi mescitler yapmak zorundayız.”
METİN AVA / HAKSÖZ-HABER
Aile konusunda çok ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Ümit ve gayret edelim. Fiili dualarımızı da bu işin içine koyarak bu yangını el birliğiyle hep beraber en iyi şekilde söndürelim yoksa hepimize ateş dokunacak. Ateş düşmeyen ocak kalmayacak. Yasadığımız dünya ateş yeri. Toplumları ve aileleri ateş sarmış.
Yaşadığımız bu çağı Kur'an ve sünnet mihengine vurarak eğer değerlendirirsek bu çağa hangi ismi verebiliriz? Bugünkü yaşadığımız çağı modern cahilliye çağı olarak adlandırabiliriz. Bu ifade belki bazı kardeşlerimiz tarafından ağır gelebilir. Biz kendi durumumuzu Kur'an ve sünnet dahilinde değerlendirirken buraya modern cahiliyeden başka bir tanım uygun gelmiyor.
İnsanlar kendi istekleriyle modern köleler olmayı tercih etmişler. Belki de bu tercihlerinin farkında bile değiller.
Bu modern cahiliye çağı, kültürümüzü, İslami değerlerimizi hem itibarsızlaştırıyor hem de değersizleştiriyor.
Bunlar hayatı itibarsızlaştırıyorlar. Bu modern cahiliye hayatta merhameti ve muhabbeti itibarsızlaştırıyor, sadakati, fedakarlığı itibarsızlaştırıyor. Sadık dostları bile kendi aralarında değersizleştiriyor. Kişi dünyalık adına dostlarını bir menfaat için feda edebiliyor. Bu modern cahiliye çağı ilmi ve alimi de değersizleştiriyor. Her gün bir hocanın, İslami bir kavramın, İslami bir müessesenin medyada hedef alınıyor olması ve değersizleştirmesi bunu gösteriyor. Bütün bunlar modern çağda bilerek yapılıyor. Sistematik bir proje ile yapılıyor. İşte bunlardan en çok etkilenenlerden biri de ailedir. Her gün medya, tv, gazete, dergi vs. yayınlarla ailenin temeline dinamit konuluyor. Verilen laik ve seküler eğitimle çocukların beyinleri zehirleniyor. Sosyal hayattaki ifsadlar erkeği, kadını ve çocukları ayırt etmeksizin taciz ediyor ve değersizleştiriyor. Yangın her yeri kaplamış. Yangından veya dumanından zarar görmeyen aile kalmamış.
Bu yangını söndürebilme noktasında çok ihtiyatlı davranmasak bütün toplum yanacak ve kül olacak. işte bizler bu yangına karşı aile hayatımızı güçlü ve ayakta tutmak için değerlerimize sarılıp güçlendirmek zorundayız.
Allah bizden en hayırlı ümmet olmamızı ister. Hayırlı bir ümmet, iyiliği emreden kötülüğü nehiy eden toplumdur.
Böyle bir ümmet ve topluluk olmadığından okullar bozuk, üniversiteler vakıflar bozuk, dernekler bozuk, imam hatipler sıkıntılı, sokaklar sıkıntılı, aileler sıkıntılı durumdadır.
Evlerimizi kıblegahlar edelim. Gerçekten evlerimizi kıblegahlar yapmaktan başka çaremiz yoktur. Bizler ehlimizi yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem azabından korumak istiyorsak evlerimizi mescitler yapmak zorundayız.
Boşanma oranlarına baktığınızda; altı evlilikten bir tanesi boşanma ile sonuçlanıyor. Eğer bizler yeniden tekrar İslam'a dönmezsek, örnekliklerimizi Kur'an'dan ve sünnetten alıp belirlemezsek, toplumumuz daha çok yozlaşacak ve nesillerimiz ifsad bataklığından kurtulamayacaklardır.
Çocuklarımız çok rahat "Kur'an'a ve peygambere inanmıyorum" veya "ben deistim, ateistim" diyebiliyorlar. Biz gençlerimizi ve çocuklarımızı kuşatamıyoruz ve tek tek kaybediyoruz.
“Ey iman edenler iman edin” ayeti ile tekrar bir değişime uğramak zorundayız.
Bu yazı, Özgür-Der Tatvan Şubesi Başkanı Metin Ava’nın Van Genç-Der’de yaptığı “Aile ve Gençlik” konulu sunumundan derlenmiştir.
HABERE YORUM KAT