Kendi yangınını söndüremeyen ABD Kürtlere ne vadeder?
Yasin Aktay, Suriye'deki varlığını sona erdirmek üzere olan ABD'nin Kürt halkına hiçbir şekilde yardım edemeyeceğini söylüyor.
Yasin Aktay / Yeni Şafak
Kendi yangınını söndüremeyen ABD Kürtlere ne vadeder?
Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin yıllardır büyük destekleriyle oluşturulmaya çalışılan yapının şimdiye kadar bile oldukça münasebetsiz, gereksiz ve hatta zararlı olduğunu biliyor ve söylüyorduk. Ancak Suriye’de yeni oluşan durum bu yapıyı zoraki oluşturulmuş durum açısından bile kadük hale getirmiş bulunuyor.
ABD 5 bin mil ötesinde, NATO’da müttefiki olan Türkiye’nin sınırında ortaya çıktığını iddia ettiği bir terör örgütünü kendisine tehdit sayarak gelip bu muhayyel örgütle mücadele etmek üzere başka bir terör örgütünü silahlandırarak, örgütleyerek bir devletçik kurdurmaya çalıştı. Bunu yaparken Suriye rejimiyle de tam bir iş birliği içinde hareket etti. Terör örgütünün masum insanların hayatına karşı oluşturabileceği muhayyel veya muhtemel tehditleri bertaraf etmek üzere buralarda bütün insanlığa karşı gerçek suçlar irtikap eden, katliamlar yapan, hapishanelerinde yüzbinlerce insanı canice katleden bir rejime karşı söylediği ve yaptığı hiçbir şey olmadı.
ABD SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ DEĞİL SEBEBİDİR
Esasen ABD dış operasyonlarında hiçbir zaman sorun çözücü bir aktör olmadı, bizatihi kendisi sorunların kaynağını oluşturdu. Burada güya DAEŞ’e karşı mücadelede işine yarıyor diye himayesine aldığı YPG ile ilgili hesapları Katil Esed rejiminin hesaplarıyla örtüşüyordu. Esed bu bölgeyi Türkiye’ye karşı bir intikam gareziyle ABD-YPG’ye gönül huzuruyla teslim etti. “İntikam gareziyle” diyoruz, ama Esed rejiminin PKK’yı Türkiye’ye karşı kullanışı 2011’den sonra başlamış da değil. Daha ortada Türkiye’ye karşı bir intikam hesabı olmaksızın bile Hafız Esed PKK’yı Türkiye’ye karşı kullanıyor, ona her türlü lojistik desteği veriyordu.
Çözüm sürecinde Türkiye olabildiğince cesur ve barışçıl bir inisiyatif aldığında PKK’nın aklını çelen teklif Kuzey Suriye’de Esed ve ABD iş birliğiyle oluşturulan fiili durum olmuştu. Bu fiili durumda PKK sırtını ABD’ye, HADEP’liler de sırtlarını PKK’ya dayayarak Erdoğan’ın büyük bir risk alarak başlattığı çözüm sürecini bütün küstahlıklarıyla baltalamışlardı.
Esed rejimi düşüp Suriye’nin tamamında yıllar sonra ilk defa bir bütünlük oluşunca, ABD’nin YPG’ye peşkeş çekmiş olduğu bölgeler iyot gibi açığa çıkmış oldu. Suriye’nin neredeyse bütün petrol yataklarının bulunduğu bu bölgelerde yaşayanların büyük çoğunluğu da Arap ve hepsi de şimdi üniter bir Suriye’nin parçası olmak istiyor, hiçbiri ABD-YPG yönetimi altında yaşamak istemiyor. ABD’nin burada kalmasına bahane olarak sığındığı DAEŞ’ten yıllardır ses seda çıkmıyorken bir anda tuhaf eylemleriyle ortaya çıkmasının arkasındaki fırıldağı herkes görüyor. Bu fırıldaklar ABD’nin Suriye’de ortaya çıkan lüzumsuzluğunu, münasebetsizliğini gidermeye hiçbir şekilde yetmeyecektir.
Bu şartlar altında şimdi Türkiye’de devam eden yeni “terörsüz Türkiye” sürecinde Erdoğan’ın uzattığı eli daha önceki gibi yanlış yorumlayıp, buradan yeni fırsatlar peşine düşmemeleri herkesin hayrına olacaktır. Daha önce uzatılan eli kendi feodal iktidar alanını genişletmek için bir fırsat olarak değerlendirenler hem Türkiye’ye çok vakit kaybettirdiler, ama günün sonunda asıl kaybedenler de onlar oldu.
ABD SOSYAL SERMAYESİNİN YANIŞI
Bu arada Suriye’deki bazı imtiyazlarının devamı için ABD’den medet umanların bugünlerde Kaliforniya eyaletinde, Los Angeles’te yaşanan yangına karşı ABD’nin içine düştüğü acziyete bakıp ibret almalarında fayda var. ABD’nin en zengin eyaletinde, en zengin yerleşim yerinde binlerce villanın yangınlarda kül oluşu karşısında koskoca devlet aygıtının yaşadığı şey tam bir iflas görüntüsüdür. Yangına müdahale edecek itfaiye görevlileri çok az, var olanların uhdesinde çok az yangın söndürme uçağı ve helikopter var.
Yangın hızla yayılıyor ve koca bir kentin görünümü bir-iki gün içinde Gazze’yi andıracak hale geldi.
Aslında yangınlar ABD’nin hatta bilhassa Kaliforniya eyaletinin hiç yabancısı olmadığı afetlerden. Kaliforniya ise ABD’nin en zengin eyaleti ve dünya ekonomileri içinde ülkelerle aynı hizada sıralanabiliyor ekonomik hacmi. Buna rağmen bir yangınla mücadele konusunda sistemin içine düştüğü bu zafiyet sadece bir yönetim acziyeti değil, ABD’nin en müreffeh toplumunun toplumsal dayanışma ve ortak meselelere karşı koyma konusunda sosyal sermayesinin ne kadar tükenmiş olduğunu gösteriyor. Ekonomik sermayesi ne kadar fazlalaşırsa, sosyal sermayeyle desteklenmediği sürece karşımıza böyle sefalet görüntülere çıkması mukadder olur. İşin trajik tarafı da şu ki, ekonomik sermayenin gelişimi ile sosyal sermayenin gerileyişi arasında doğrusal bir ilişki oluyor. Tezkire Dergisinin son sayısı dosya olarak Sosyal Sermaye konusuna tahsis edilmiş. Bu konuda modern müreffeh dünyayı ne tür risklerin bekliyor olduğuna dair teorik ve uygulamalı çalışmaların yer aldığı bu dosya için ABD’nin bu yangın karşısındaki durumu mükemmel bir örnek oluşturuyor.
ABD’NİN SURİYE’DE BİR BAHANESİ KALMADI
Ayrıca ABD’nin kendi ülkesini yönetme konusunda sergilediği bu acizlik orta yerde dururken dünyaya nizamat vermeye eskisi gibi devam edemeyeceğini, Suriye’de kendisinden medet uman YPG ve diğer bileşenlerine bir kötü haber olarak söyleyelim. Yangın karşısındaki acziyeti ciddi bir yönetim acizliği olarak nitelendiren Trump’ın ABD’nin dış misyonlarını da bu acizlikle uzlaşmaz bir çelişki olarak gördüğü de sır değil zaten.
ABD’nin ne Suriye halkı için sunabileceği bir çözüm var ne de Kürtlere bir faydası veya sadakatı var. Onu bir macera peşinde buralara getirenler belli. Onların da enerjileri tükenmiş, sürdükleri maceraların yol açtığı bütün felaketler ayan beyan ortaya çıkmış durumda. Türkiye’de de Suriye’de de. Bugün Ortadoğu’da da şimdi yeni bir gerçeklik yeni bir ufuk var. Bu gerçeklik ve bu ufuk Türklerle Kürtlerin ve Arapların dünyalarını ve geleceklerini birlikte inşa etmelerini gerektiriyor. Aradan lüzumsuz, fırsatçı emperyalistleri çıkararak hem de.
HABERE YORUM KAT