Kendi Ülkesine “İtalyan”: Ferzan Özpetek
Ferzan Öpetek’in “Magnifica Presenza” (Şahane Misafir) filmini Süleyman Ceran sitemiz için değerlendiriyor.
“Magnifica Presenza” (Şahane Misafir)
Süleyman Ceran
1959 yılında Kalamış’ta doğan, ömrünün büyük kısmını İtalya’da geçiren ve tartışmalı filmleriyle gündemde kalmayı başaran Ferzan Özpetek yeni filmi “Magnifica Presenza” (Şahane Misafir) ile karşımızda. İtalyanca hazırlanan ve daha sonra Türkiye için Türkçe dublajı yapılan film, yeni tartışma konusu.
İtalya’nın Katanya bölgesinden Roma’ya taşınan ve geçimini kruvasan yaparak ama en çok da oyunculuk girişimleriyle sürdüren Pietro’nun (Elio Germano) hikâyesini izliyoruz. İyi niyetli, sakin, utangaç saf ve yalnız bir genç olan Pietro’nun tek destekçisi kuzeni Maria’dır. Akşamları kruvasan yapmak için işe giden Pietro gece eve gelince tuhaf sesler duyar. Çok geçmeden evde yalnız olmadığını ve hayaletlerden oluşan bir grupla birlikte yaşadığını öğrenen kahramanımızın kendine gelmesi oldukça vakit alacaktır. Gözleri sürmeli, smokinli ve gece elbiseleri olan bu varlıkların derdi daha sonra anlaşılacaktır. İkinci Dünya Savaşı yıllarında, İtalya’da yaygın beğeni toplayan ve gezdiği diğer ülkelerde de İtalya adına casusluk yapan ‘Apollonio’ adlı bir kumpanyanın üyeleri olan bu insanlar topluca can vermişlerdir. Bir ihanet üzerine yaşanan bu hadisenin tüm boyutları Livya Morossini ismi ekseninde çözülecektir.
KRUVASAN VE GARİBALDİ
Filmde iki nesne dikkat çekmekte. Biri Pietro’nun geçimini sağladığı Kruvasan, diğeri ise koleksiyonunu yaptığı kartların ilki olan Garibaldi resmi. Kruvasan, hilal şeklinde bir çeşit börek. Kanuni’nin Viyana Muhasarası’nı sonlandırıp geri çekilmesini kutlamak amacıyla yapılmış bir yiyecek. Fransızca yarım ay anlamına gelen “Croissant” kelimesinden türeyen bu börek İtalya’dan ziyade Fransa’da meşhur. Avrupalıların ne kadar hoşuna giderse gitsin Osmanlı bakiyesi altındaki insanlar için geri çekilmeyi sembolize ettiği için iç acıtıcıdır, öyle olmalıdır. İtalyanların sembol yemeği makarna gibi tercihler yerine yönetmenin Kruvasan’ı seçmesi oryantalist bakış açısını değiştirmediğini göstermektedir.
Diğer nesne Garibaldi kartı. Garibaldı kim? Giuseppe Garibaldi (4 Temmuz 1807-2 Haziran 1882) İtalya Devleti'nin kurulmasına öncülük yapan, İtalya'nın en büyük kahramanı. Pek çok savaşı yöneten, birleşik İtalya düzenini getirerek “İki Dünyanın Şövalyesi” ilan edilen insan. Bu vesile ile Özpetek İtalyanlara kocaman bir selam ve aidiyet mesajı gönderiyor.
POPÜLER YAMA: CEM YILMAZ
Özpetek’in son derece marjinal içerik taşıyan filmlerinde, Hamam gibi ülkemizin tarihi derinliklerinden gelen bir mekân yahut Harem gibi dikkat çekici yerleri tercih etmesi hem Avrupa’dan hem de Türkiye’den seyircilerin ilgisini çekmeyi amaçladığı söylenebilir. Şahane Misafir’in içeriğinden ve zemininden habersiz izleyici, Türkiye’nin en popüler isimlerinden biri olan Cem Yılmaz’ı izlemek için salonları dolduruyor. Oysaki; Yusuf Antep adlı tamamen ekleme karaktere can veren Yılmaz’ın İtalyancayı mükemmel telaffuz etmesi falan filan servis ediliyor ama tamamen gereksiz bir tip olduğu gözden kaçıyor. 1943 yılında İtalya’da Eczacılığı bırakıp giden ve bir varyetede yani şarkılı, danslı bir gösteri topluluğuna dâhil olup ajanlık yapıyor, tabi yerseniz. Özpetek, normalde son derece sınırlı bir izleyiciye hitap etmesi ve “bağımsız film” kategorisinde yer alması gereken filmini toplumun geniş kesimlerine “yutturabilmek” için popüler bir isim olan Cem Yılmaz’ı yalnızca kullanıyor.
ÖZPETEK’İN CİNSEL TERCİHLERİ FİLME YANSIRSA!
Bildik Hollywood filmlerinde yer alan “hayaletli ev” figürü etrafında dönen, katmanları yavaş yavaş açılan ve eteğindeki taşları döken bir yapımın seyirlik olmasında bir tartışma yok, mesele filmin zemininde. Pietro eşcinseldir ve Katanya’dan Roma’ya yıllar önce birlikte olduğu adamı bulmak için gelmiştir. Bu kişinin arabasının camına şiir kitapları iliştirir, binlerce mesaj gönderir, bu ilişkide karşılık bulamayınca eşcinsel olan hayalet Pietro’yu gözüne kestiriyor. Kuzeni Maria, bir ofiste çalışmaktadır ve hamile kalmıştır; çocuğun babasının kim olduğunu bilmeyecek kadar karmaşık ilişkiler yaşıyor. Filmde yer alan erkeklerin pek çoğu gey, transeksüel ve travesti gibi sapkın cinsel tercihleri olan insanlardan oluşuyor. Yaygın kullanılan senaryo metninde farklı zeminler ile oluşturduğu köşeli alanlar, Özpetek’in sinematografisinin omurgasını teşkil ediyor. Yalnızca Şahane Misafir için değil, Özpetek’in yönettiği Hamam, Harem Suare, Serseri Mayınlar ve Karşı Pencere de bu zemin üzerine ilerleyen yapımlar olarak öne çıkıyor. Eşcinselliğini gizlemeyen yönetmenin, filmlerinin içine özenle yerleştirdiği sahnelerde bu sapkın duruşu doğal, sıcak ve insani olarak yansıtması da onu diğer yönetmenlerden ayırıyor.
Geçtiğimiz günlerde, IKEA firmasının “Tüm ailelere açığız' sloganıyla, iki eşcinsel erkeğin el ele tutuştuğu bir fotoğrafı tanıtım afişlerinde kullanmasına İtalyan kamuoyu çok ciddi tepki gösterdi. Başbakanlık Aile İlişkilerinden Sorumlu Müsteşarı Carlo Giovanardi, markanın Sicilya'nın Katanya şehrindeki mağazasının açılışında kullandığı afişin, aile hayatını önemseyen İtalyanlar'ın kültürüne uymadığını söyledi. Giovanardi, aileleri aşağıladığını ve çirkin bulduğunu söylediği reklam kampanyasının, İtalyan Anayasası'na şiddetli bir saldırı olduğunu da ifade etti.
Türkiye gibi halkının büyük kısmı Müslüman olan ülkelerde “toplumsal ifsad unsuru”, “hastalık” ve “fıtrata saldırı” olarak algıladığımız bu iğrenç günahı, popüler malzemeler kullanarak gözümüze sokmaya çalışmak ahlaksızlığın ta kendisidir. Bugün Ferzan Özpetek, babasına söyleyemediği cinsel tercihini filmleriyle tüm dünyaya haykırmakta, bu iğrenç günahı işleyenlere de bayraktarlık yapmaktadır. Bu hastalığı, çirkinliği bol makyajla servis etmeye çalışan, Türkiye’ye “İtalyan” olan Özpetek’in tercihi, kendi coğrafyasına “Fransız” olan, her fırsatta halkıyla dalga geçen, aşağılayan, hakaret edip bolca söven ülke sanatçılarıyla da paralellik gösteriyor.
Haksöz-Haber
HABERE YORUM KAT