1. YAZARLAR

  2. SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

  3. Kendi asil kültürümüzün yazım şekillerine bile planlı bir müdahale..
SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

Yazarın Tüm Yazıları >

Kendi asil kültürümüzün yazım şekillerine bile planlı bir müdahale..

05 Ocak 2025 Pazar 19:24A+A-

Okuyucularla Hasbihal..

Pazar günlerini 'okuyucu görüş ve eleştirileri'ne ayırdığımız bu sütunda bir Hasbihal'e daha; okuyucuları, hayırlı çalışmalar dileğiyle selamlayarak başlıyoruz.

· *Halil İbrahim Tatlıpınar okuyucumuz diyor ki: 'Yazılarınızı dikkatle okuyorum. Kullandığınız cümlelere, cümlelerdeki kelimelerin doğru kullanılmasına ne kadar dikkat ettiğinizin farkındayım. Bu çok beğendiğim özelliğinize binaen 'Esed' ve 'Esad' kelimelerinin ve daha bir çok kelimenin yazılım şekilleri konusunda bile medyada bir görüş ve yazış tarzında ittifak edilmemesine karşı ne yapabiliriz? Hangisi doğru?.

--Muhterem okuyucum haklı bir konuya değiniyor.. Önce belirtelim, o devrilen diktatörün soyadı, 'Esed' idi. Bu, 'aslan/ arslan' mânasına gelir.. (Es'ad) denilirse, 'mutlu' mânasına gelir.. 'Said, mes'ûd' gibi kelimelerle aynı köktendir..

Ama, bizdeki bu yazım farklıkları T. Dil Kurumu'nun, kendi istediği yazım şeklini bize teknik engellemelerle dayatmasından kaynaklanıyor. TDK'nın verdiği yazım şekillerine uymayan doğru yazımları , bilgisayarlar, 'yanlış' diye gösteriyor ve musahhihler de genelde TDK'nın o 'yanlış' dayatmalarını 'doğru' gibi kabul ediyorlar..

En başta da, 'şapka' denilen (^) işaretinin kaldırılması bile ne büyük yanlışları ortaya çıkarıyor.. Meselâ, 'elîm bir kazâ' haber cümlesi bile 'elim bir kaza' şeklinde okunuyor.. 'Elîm' ile 'elim' aynı mı ? 'Hala' ile 'hâlâ', aynı mı? Kezâ, 'hatta' ile 'hattâ..' aynı mı? 'Kâr' ve 'kar' ve daha yüzlerce örnekler..

Kaldı ki, ortaya çıkan telaffuz zevksizlikleri de ayrı..

Ya da, 'âlim' ve 'alîm' kelimelerinin çok farklı mânaları olduğu halde, TDK her ikisini de 'alim' şeklinde yazdırıyor.. Halbuki, âlim, ilim sahibi; 'alîm' ise, 'esma'ul hüsnâ'dandır, her şeyi ilmiyle şekilde kuşatan, en mükemmel ilim sahibi mânasında..

Kezâ, 'Hâmid, Hamîd' aynı mı? Hâmid, hamd eden, Hamîd, 'kendisine hamd edilen..'

İsminizi, 'Abdulhâmid' diye telaffuz ederseniz, 'hamd edenin kulu' demiş olursunuz..

Ama, 'Abdulhamîd, 'hamd edilenin (yani, Allah'ın) kulu..'

TDK yetkilileri, bu dili kendi asil kültürümüzün özelliklerinden arındırmakla iş yaptıklarını sanıyor olmalılar..

Ünlü şair Abdulhak Hâmid, ismindeki 'Hâmid'in, 'Hamit' diye yazılmasından yakınırken, 'Ömrümün onunda hem ham oldumhem de it..' dermiş..

Siz, (Osmanoğulları) mânasındaki 'Âl-i Osman' yazıyorsunuz, TDK tarzı yazım kuralı, onu Ali Osman'a dönüştürüyor.. Veya Âl-i İmrân Sûresini yazıyorsunuz, bilgisayarlara hükmeden güç, onu 'Ali İmran' diye yazdırıyor ya da düzelttiriyor..

Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev için, 'Âli Başkumandan' (Yüce Başkumandan) deniliyor.. Bizdeki medya bu tavsifi, 'Ali Başkumandan' şeklinde telaffuz ediyor!.

Ama, meselâ, Churchill veya Shakespeare v. isimlerini yanlış yazsanız, mâlum çevreler kesinlikle karşı çıkarlar..

Ki bu hususta , o kadar dikkat etmeye çalıştığım halde, bilgisayarların yanlış göstermesi yüzünden, musahhihlerin o bilgisayarlara göre 'düzeltme' (!?) yapmaları da, ne yazık ki, kaçınılmaz oluyor..

*Ahmed Avşar isimli okuyucumuz, 23 Aralık 2024 tarihli yazınızın sonunda bahsettiğiniz kişi kimdi? ' diyor..

--O yazının 'Bu yol , yol değil..' diye başlayan son bölümünde; '35 sene öncelerde Muhammed İqbâl'in, 'İslam Milleti'nin birliği ideali'ni yansıtan şiirlerini binlerce üniversiteliye saatlerce okuyan ve 'Beni bir Cumhurbaşkanı olarak değil, Muhammed İqbâl'in küçük bir müridi olarak kabul edin!. ' diyen bir kişinin şimdi, geçmişte, Suriye'deki Esed Hanedanı ve diktatörlüğüne ortak olmanın vebalini hatırlamaksızın, yeni zulümler için Esed gibileri işbaşına getirmenin çağrılarını yapması karşısında söyleyecek söz bulamıyorum.' diye yazmıştım..

Bu okuyucu, o tek yazıdan kimin kastedildiğini çıkaramadıysa, o yazının öncesi ve sonrasındaki yazılarımı dikkatle okursa, o kişinin kim olduğunu çıkarmakta zorlanmaz..

İsim vermekte bu kadar ketum davranışım, ülkemin dış politikasına zerre kadar da olsa herhangi bir olumsuz etkimin olmasını istemediğimdendir..

Meselâ, bir prof., hem de başkalarının bilmediğini var sayarak yüksek sesle, bağırırcasına, 'SMO'yu (Suriye Millî Ordusu'nu) filan ülkenin kahraman subayları kurmuştur..' gibi değerlendirmelerde bulunuyor, ekranlarda.. Halbuki bu gibi beyanlar dış siyasette problemler ortaya çıkarabilir..

Bu bakımdan, kalemimizin sorumluluğunu korumaya azâmî dikkati göstermekte devam edeceğiz, inşaallah.. 'Efendi, bu sözü başkası da söyleyebilir, ama, sorumluluk diye bir duygu ve düşünce yok mudur? Kişi, neyi söyleyeceğini veya söyleyemeyeceğini bilmeli değil midir?' diye hatırlatma yapmıyor..

*Mervan isimli okuyucu da, 30 Aralık 2024 tarihli yazı için, 'Ben de bu işin, sadece filan ülkenin projesi olduğunu sanmıyorum.. Evlerini, eşlerini, çocuklarını bırakıp Allah yolunda cihada çıkan erlerin karşılığının nasip olduğunu düşünüyorum.. İnşaallah ülkemiz de doğru yerde yer almaya devam eder.' diyor..

*Özkan ACAR isimli okuyucu da şöyle yazıyor: . Âl-i İmrân Sûresi'nin 139-143'ncü âyetleri arasında verilen derslere dikkati çekiyor ve karşılaşılan hadiseler karşısında insanların tavırlarında meydana gelen durumlar, onların renklerini ortaya çıkarıyor..

· Ali Gözcü isimli bir okuyucu da, 29 Aralık 2024 tarihli ve 'Büyük Ortadoğu Projesi' (BOP), 'Büyük Osmanlı Projesi'ne mi dönüştü?' başlığıyla geçen haftaki Hasbihal'de İbrahim Şengül isimli strateji uzmanı okuyucunun değerlendirmesi için diyor ki: 'BOP'u eğer tevil edeceksek 'Büyük Osmanlı Projesi' olarak değil de 'Büyük Ortak Proje' olarak okunması daha doğru olacaktır.

Çünkü asıl olan, takva temelli liyakat yarışıdır. Bu bizi, kavmiyetçilik/ulusçuluk taassubundan uzaklaştırır, hem kardeşçe birlikte iş yapabilme sinerjisini yükseltir.'

· *TEODOR ARISTOTELES isimli kişinin sık sık ve ısrarla hassas konulara değindiği mesajlarına geçmeden önce bu kişiye, isminin gerçek mi, müstear mı olduğunu soralım.. Çünkü, soruyu soran kim ve niçin soruyor? Öğrenmek için değil de, hedefiniz sadece bazı safdillerin zihinlerini bulandırmak ise, biz izin bu entrikanıza gelmeyiz..

· Bazı âyetlerin başını- sonunu kesip, bir cümle yazıyorsunuz. Müslüman iseniz, Müslümanca konuşuruz.. Müslüman değilseniz, sana ne benim dinimden, biz senin dininin hakkında sana bir şey diyor muyuz? 'Lekum dinukum,

· veliyedin..' (Sizin dininiz size, benimki de bana..)

· *Benzer ısrarlı yazıları da 'Ş. Y.' isimli kişi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hitaben ve bâzan merhamet dilenircesine ve bazen de 'aba altından sopa' gösterircesineşu kılıç çeken ve 'Biz filanın askerleriyiz..' diyen Harbiyelilerin ordudan atılmaması yolunda açık mektup şeklinde mesajlar yazması üzerine de kısaca duralım..

· Mâdem ki, filan resmî ideoloji ikonunun hayranısınız.. O kişi zamanından da mesela yüzlerce teğmen kılıçlarını çekip biz, 'Biz, Padişah'ın askerleriyiz' deseydi, o 'ikon'unuz nasıl davranırdı?

*Almanya- Münster'den M. Yıldız isimli okuyucu kardeşimiz de, yazılarımı kendisinin 'e-mail' adresine de tıklamamı istiyor.

--Bu kardeşimize olumlu bir cevap veremiyorum. Çünkü bu gibi istekleri birçok okuyucu tarafından da dile getiriliyor. Ancak takdir edersiniz ki, bu çok zaman alan bir durum ortaya çıkarmaktadır. Halbuki, okuyucu kardeşler, 'star.com.tr'ye girip, 'yazarlar' bölümünden, istedikleri yazarların yazılarını alabilirler..

*

STAR

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum