Kenan Evren ve Augusto Pinochet
Augusto Pinochet, Şili'de, 1973 yılında kanlı bir darbeyle yönetime el koyduktan sonra ülkeyi tam 17 yıl demir bir yumrukla yönetmişti. Ancak Anglo-Sakson dünya onu daha çok "ülkeyi komünizmden kurtaran" lider olarak anmayı tercih etti. Darbenin perde arkasında, sosyalist Allende yönetiminin diğer Latin Amerika ülkelerine ilham vermesinden korkan Amerika Birleşik Devletleri vardı. Pinochet, parlamentoyu feshetti, her tür siyasî faaliyeti yasakladı. Tüm muhaliflerin üzerinden bir silindir gibi geçti. Binlerce kişi öldü, on binlercesi işkence gördü veya gözaltında "kayboldu", bir o kadarı da çareyi ülkelerinden zorunlu olarak göç etmekte buldu. 1998'de yapılan referandumda Şili halkı Pinochet yönetimini istemediğini açıkça ilan etti. Hakkında açılan çok sayıda dava olmasına rağmen sağlık durumunun duruşmaya çıkamayacak kadar kötü olduğu gerekçesiyle yargılanmaktan kurtuldu. Ve ecel kapıyı çaldı. 91 yaşında kalp krizi geçirerek öldü. Ardından devlet töreni yapılmadı, ulusal yas ilan edilmedi. Sade bir askerî bir törenle toprağa verildi.
Kenan Evren, 12 Eylül 1980 günü kanlı bir darbeyle yönetime el koydu. Parlamentoyu feshetti, anayasayı askıya aldı, her tür siyasî faaliyeti yasakladı. Yasama ve yürütme erkini kendinde toplayarak üç yılı aşkın süre ülkeyi yönetti. Yaptırdıkları anayasa ve cumhurbaşkanlığı makamına gelmesi sayesinde uzun yıllar ülkeyi yönetti. Bu süreçte,
650 bin kişi gözaltına alındı.
1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
7 bin kişi için idam cezası istendi.
517 kişiye idam cezası verildi.
İdam cezası verilenlerden 50'si asıldı.
Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.
144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
14 kişi açlık grevinde öldü.
16 kişi kaçarken vuruldu.
95 kişi çatışmada öldü.
73 kişiye doğal ölüm raporu verildi.
43 kişinin intihar ettiği bildirildi.
30 bin kişi 'sakıncalı' diye işten atıldı.
14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
30 bin kişi 'siyasi mülteci' olarak yurtdışına çıkmak zorunda kaldı.
300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
171 kişi işkenceden öldü.
937 film 'sakıncalı' diye yasaklandı.
23 bin 677 dernek kapatıldı.
3 bin 854 öğretmen, 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.
400 gazeteci için 4 bin yıl hapis cezası istendi.
Gazetecilere toplam 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
31 gazeteci cezaevine girdi.
3 gazeteci silahla öldürüldü.
Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
39 ton gazete ve dergi imha edildi.
YÖK'ü, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen üç maddeli darbe anayasasını, Diyarbekir zindanından doğan PKK'yı, askerin sivil siyasete müdahil olmasını mümkün kılan çarpık siyasî yapıyı, 28 Şubat sürecini, %10 seçim barajını ve daha nicelerini 12 Eylül darbesiyle başlayan sürece borçluyuz.
Türkiye halkı 12 Eylül 2010 günü artık bu ülkede "Kenan Evren yönetimi"ni istemediği resmen ilan etti. 13 Eylül sabahından itibaren, Evren ve şürekâsının yargılanması için Türkiye çapında bine yakın başvuru yapıldı. Ve Evren ifade vermeye çağrıldı. ["Geçici 15. Madde kalksa bile bir şey değişmez" diyen hayırcı ve boykotçulara 'selâm' olsun.]
Kenan Evren'i Kollayanları İzleme Komitesi (KEKİK) olarak Evren'in "insanlık suçu işlemek"ten yargılanmasını istiyoruz. Onun sonunun da, 'meslektaşı' Pinochet gibi işlediği suçlarla yüzleşmeden gelmesini istemiyoruz. 12 Eylül darbesiyle alakalı soruşturma kapsamında ifade vermeye çağrılan Kenan Evren'in ifade vermesi sadece bir başlangıçtır. Gerçi kendisi referandum öncesinde yargılanması durumunda intihar edeceğini açıklamıştı. Ancak umarız ki canına kıymaz ve kendi yönetiminde canına kıyılan binlerce insanın vebaliyle yüzleşir.
Demokrasimizin güçlenmesi için elzem olan 12 Eylül davası, yaş haddi ve benzeri bahanelere kurban edilemez. Dünya bunun örnekleriyle dolu. Daha geçtiğimiz Nisan ayında, Arjantin'de, 1976 yılındaki cunta yönetiminde yer alan General Cabanillas, 97 yaşında olmasına rağmen yargılandı ve müebbet hapis cezasına çarptırılarak hapse gönderildi.
Kenan Evren ve darbeye "yardım-yataklık" yapan herkesin yukarıda sıraladığım zulümde payı vardır ve cezasını çekmelidir. Üstelik biz "asmayacağız da besleyeceğiz".
YENİ ŞAFAK
YAZIYA YORUM KAT