Kenan Alpay: “Türkiye’deki Baasçılığın tarihi 9 Mart Cuntasına kadar uzanır”
Akit TV ekranlarında yayınlanan Derin Kutu programına katılan Kenan Alpay, Baas muhipliğini değerlendirerek Türkiye’deki Baasçılığın İlhan Selçuk ve 9 Mart Cuntasına uzanan köklerine dikkat çekti.
HAKSÖZ-HABER
Akit TV ekranlarında yayınlanan Derin Kutu programına katılan Kenan Alpay, Suriye devrimini müteakip Türkiye’de tekrar gündeme gelen Baas muhipliğini değerlendirerek Türkiye’deki Baasçılığın İlhan Selçuk’a uzanan köklerine dikkat çekti.
Y. Ozan Demir’in sunduğu ve 10 Aralık Salı günü yayınlanan programda, Ali İhsan Karahasanoğlu, Serdar Arseven, Hasan Seymen ve Kenan Alpay konuşmacı olarak katılarak Suriye’deki gelişmeleri yorumladılar.
Kenan Alpay, programın ikinci yarısında Baas ideolojisi-partisi ve kadrolarıyla Türkiye'deki sol-sosyalist ve Kemalist hareket arasındaki tarihsel bağlamı değerlendiren bir konuşma yaptı.
Konuşmasında Cemal Madanoğlu, Doğan Avcıoğlu, Mihri Belli ve İlhan Selçuk'un başını çektiği 9 Mart Cuntasının 1969-70 dönemindeki faaliyetlerine değinen Kenan Alpay Türkiye’de Baasçılığın ilkin bu şahıslar eliyle yerleştirilmek istendiğine dikkati çekti.
İlhan Selçuk'un Eskişehir, Ankara ve İstanbul'da görevli Hava Kuvvetlerinde muvazzaf genç subaylarla Baas Partisi tarihi üzerine uzun bir dönem dersler yaptığını ve TSK içerisinde gizli hücreler oluşturduğunu belirten Alpay, Suriye'de olduğu gibi azınlık mezhebine yaslanan bir askeri cunta ile hükümeti devirip Sovyetik bir rejim kurmak üzere gizli-örtülü faaliyetler yürüttüğünü söyledi.
Kenan Alpay’ın konuyla alakalı konuşmasının yer aldığı bölümün videosu ve çözümlenmiş metninin ayrıntıları şöyle:
Kenan Alpay: Baas cuntası ile Kemalizmin kardeşliği 9 Mart cuntasına dayanır... @akittv pic.twitter.com/hIjKmjmGkQ
— HAKSÖZ HABER (@HaksozHaber) December 11, 2024
Türkiye’de Baasçılık yeni bir olay değil. Yani öyle Özgür Özel'le, Kemal Kılıçdaroğlu ile başlamış bir olay değil. Baasçılığın kökleri Türkiye'de çok eskidir. Şimdi hemen aklınıza rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun “Türkiye İran olmayacaktır. Türkiye Cezayir olmayacaktır. Evet ama biz Türkiye’nin Suriye olmasına da müsaade etmeyiz” sözü gelecektir. Fakat ben biraz daha filmi geriye saracağım. Bakın Türkiye'de 1971 senesinde 2 tane darbe girişimi vardır. İki tane ayrı cunta tarafından… Biri 9 Mart Cuntası, biri de 12 Mart Cuntası… 9 Mart Cuntasının adı Cemal Madanoğlu Cuntası diye geçer. Başında Cemal Madanoğlu, Doğan Avcıoğlu, İlhan Selçuk ve işte şu albay, bu yarbay, şu gazeteci, bu ekonomist, şu bankacı falan 85-90 civarında insan vardır. Bakın İlhan Selçuk ve Doğan Avcıoğlu, Madanoğlu Cuntasının en önemli iki kurmay aklıdır. İlhan Selçuk, Eskişehir, Ankara ve İstanbul'da bulunan Hava Kuvvetlerine bağlı genç subaylarla özel ve gizli dersler yapar. Ve bu gizli derslerde Hava Kuvvetlerinde bulunan genç subaylara ideolojik bir eğitim verir. Ve bu ideolojik eğitim temelinde onlara Baas Partisi tarihi öğretilir. Bakın Baas Partisi tarihini İlhan Selçuk Hava Kuvvetlerinden Eskişehir, Ankara ve İstanbul’dan getirdiği teğmen, üsteğmen, yüzbaşı vs.den oluşan bu genç subaylara bunun ideolojik doktrinini verir… Niçin bunu yapar biliyor musunuz? Çünkü Baas Cuntası öncülüğünde Suriye'deki rejim de genel olarak Hava Kuvvetlerine bağlı istihbarat subayları tarafından yapılmıştır. Biliyorsunuz Hafız Esed pilot idi aynı zamanda ve pilotluk eğitimini Sovyet Rusya'da almıştır. Dolayısıyla İlhan Selçuk gibi Cumhuriyet gazetesinin ve o çevrede şekillenen o Atatürkçü-Kemalist ideoloji ve kadroların lideri olarak halktan oy alıp da iktidara gelme imkanı olmadığı için ne yapacaktır? Bir azınlık mezhebine dayanarak ve Hava Kuvvetlerinde bulunan subaylar marifetiyle siyasete darbe yapmak, hükümete darbe yapmak, meclisi kapatmak ve böylece Türkiye’de Baas tipi bir rejim kurmak istiyordu. Tabii diğer cunta onlardan daha önce davranınca -işte Mahir Kaynak’ın bildiğimiz istihbarat faaliyetleri şunlar bunlar- bu sefer bunlar derdest edilip hepsi Ziverbey köşküne götürüldüler. Orada şu oldu bu oldu ama İlhan Selçuk Ziverbey köşkünde sadece görmüş olduğu eziyetleri, işkenceleri anlatıyor. Peki, neden mesela bunları poliste ya da savcılıkta itiraf ettiği gibi mahkemede itiraf etmiyor? Çünkü orada artık devreye başka birileri girmiştir, başka bir pozisyon alınmıştır. Dolayısıyla Türkiye’de Baasçılık çok yaygın bir şeydir. Yani sürekli olarak “Suriyelileri iki gün sonra göndereceğiz” diyen Meral Akşener'in pozisyonu, Kemal Kılıçdaroğlu'nun pozisyonu ya da birtakım trollerin pozisyonu, gazetecilerin ve bir takım emekli amirallerin, generallerin pozisyonu İlhan Selçuk’tan devralmış oldukları o Baasçı, o Esedci yaklaşımının, azınlık mezhebine dayalı askeri vesayet yaklaşımının tipik bir yansımasıdır.
Y. Ozan Demir’in sunduğu ve Ali İhsan Karahasanoğlu, Serdar Arseven, Hasan Seymen ile Kenan Alpay’ın konuşmacı olarak katıldığı programın tamamını aşağıdaki linki tıklayarak dinleyebilir/izleyebilirsiniz:
HABERE YORUM KAT