1. YAZARLAR

  2. KENAN ALPAY

  3. Kemalizm ve Baasçılık kucağında antiemperyalist müsamere
KENAN ALPAY

KENAN ALPAY

Yazarın Tüm Yazıları >

Kemalizm ve Baasçılık kucağında antiemperyalist müsamere

30 Ağustos 2012 Perşembe 03:54A+A-

Malumu bir kez daha ilam edelim: Türkiye’deki sol-sosyalist hareketin zuhurundan bugüne yaşadığı en önemli açmaz Kemalist ideoloji ve kadroların vesayetinden bir türlü kurtulamamış olmasıdır. Diğer bir ifadeyle sol-sosyalist hareket Müslüman halka karşı her zaman için Türk ulusalcısı laik-Kemalist (ve son 30 yıldır da Kürt ulusalcısı PKK) siyasetinin gölgesi altında kazanımlar elde etmeyi becerebilmiştir.

Sol-sosyalist hareketler Kemalist ideoloji tarafından devlet eliyle Müslüman halka karşı zorbaca sürdürülen modernleştirme-laikleştirme siyasetini aydınlanma-ilerleme adına bir fırsat olarak gördüler. Resmi ideolojinin taşıyıcısı askerî-bürokratik oligarşi eliyle Türkiye toplumunun İslamdan ve ahlaki değerlerden uzaklaştırılmasına destek olmayı her zaman için hem bilimsel ideolojilerinin hem de sınıf mücadelesinin bir gereği saydılar.

İslamsız bir toplum yaratmak üzere konumlanmış Kemalist siyaset ve kadroların ‘irticaya-gericiliğe’ karşı yürürlükte tuttuğu baskı ve yasaklar sol-sosyalist hareketler nezdinde ‘feodal ve gerici değerlere’ karşı kazanılmış mevziler olarak görüldü. Sol-sosyalist hareketler bu sebepten ötürü içinden bir türlü çıkamadıkları ideolojik ve örgütsel krizleri devlet desteğiyle aşmayı teamül haline getirdiler.

Sol-sosyalist hareketlerin 27 Mayıs, 28 Şubat, 27 Nisan, Cumhuriyet Mitingleri gibi devletin laiklik hassasiyetinin zirve yaptığı dönemlerde daha çok öne çıkmış olması resmi ideolojiye bağımlı teamülün somut bir tezahürüdür.

Küçük bir kesimi temsil eden Troçkist örgütlenmeleri istisna tutacak olursak Marksist, Leninist, Stalinist, Maocu vs. sol-sosyalist hareketleri Kemalizme hatta ordu içerisindeki askeri cuntalarla paralel hareket etmeye sevk eden temelde iki önemli amil bulunmakta. İlk amil sol-sosyalist hareketlerin toplumsal anlamda ideolojik ve ahlaki açıdan meşruiyet krizini aşamayacak kadar köksüz olmalarıdır. İkinci amil ise sol-sosyalist hareketin siyasi ve kültürel alanda muktedir olmalarına fırsat tanımayan bir toplumsal geçekliği, ülkedeki İslam gerçekliğini aşamayacak kadar zayıf olduklarını çok iyi idrak etmiş olmalarıdır.

Sol-sosyalist hareketin orduya, sermaye sınıfına, merkez medyaya, üniversite ve aydın-sanatçı lobilerine, PKK-BDP çizgisine, Alevi örgütlerine sıkı sıkıya sarılmalarında bu açıdan bir tutarsızlık değil, tersine bir tutarlılık hatta zaruret olduğu muhakkak. Kendini var etme, ayakta tutma, topluma kabul ettirme imkânından mahrum sol-sosyalist ideoloji ve kadrolar bu sebeple despotik iktidara pragmatikçe yaklaşmayı adet edindi. Fakat Kemalist ideoloji ve kadrolara hatta NATO’ya bağlı TSK kadrolarına umutlar bağlamış, işbirliği yapmış sol-sosyalist hareketler kendilerini “anti-emperyalist ve tam bağımsızlıktan yana” gibi imajlarla kamuoyuna sunma becerisiyle toplumsal muhalefetin öncüsü rolünü kesmeyi becerebildi.

Kemalist ideoloji, ordu, bürokrasi ve sermaye sınıfıyla hesaplaşmayı hiç düşün(e)memiş tersine İslam ve Müslüman topluma karşı ülkemizdeki iktidar sınıflarıyla işbirliği yapmış sol-sosyalist hareketlerin toplumda kökleşememesi ve meşruiyet kazanamaması onları daha çok operasyonel nesneler haline dönüştürdü. Bu operasyonel nesne olma sefaleti ne yazık ki sadece Aydınlık-İşçi Partisi çizgisi, SİP-TKP veya Halkevleri’yle sınırlı kalmıyor.

28 Şubat ve Cumhuriyet Mitingleri’yle hızlanan fakat Suriye’de yaşanan katliamlarla zirve yapan sadece sol-sosyalist hareketin ideoloji, örgütlenme krizi değildir. Sol-sosyalist hareketler Kemalist vesayetin Suriye’deki versiyonu Baas diktasının 18 aydır işlediği barbarca katliamlar karşısında kelimenin tam anlamıyla insanlık krizine, ahlaki açmaza, vicdani kararmaya düşmüşlerdir.

Suriye’de Baas-Esed cuntası tarafından katliam ve yıkımların zirve yaptığı, Suriye’nin Şebbihalar eliyle kan gölüne döndürüldüğü bir vasatta Antakya’da “Barışa Çığlık” adı altında tertiplenen organizasyon sol-sosyalist çevrelerin tarihine şimdiden yeni bir kara ve kanlı leke olarak geçmiştir bile.

ÖDP’den EMEP’e, SDP’den DİSK’e değin neredeyse tüm “devrimci” sol-sosyalist örgütlerin, aydın ve sanatçıların Kemalist CHP ve Maocu-Ergenekoncu İP’le arasındaki farkların iyiden iyiye silikleştiği, anlamsızlaştığı bir süreç yaşanıyor. Grup Yorum’dan Suavi ve Cahit Berkay’a, Hilmi Yarayıcı ve Hüseyin Turan’dan İlkay Akkaya ve Leman Sam’a kadar kimi damardan kimi çakma sol-sosyalist sanatçılar kime ne adına karşı çıktılar?

Baas-Esed cuntası katliam yapıyor; bunlar ABD emperyalizmini lanetliyor. Yarım asırlık Alevi-Nusayri cuntası bütün şehirlerde katliam yapıyor; bunlar müstakbel Sünni despotizmini ve el-Kaide’yi lanetliyorlar. Sosyalist Baas cuntasının, Nusayrilerden müteşekkil Şebbiha ve Muhaberat çetelerinin tecavüz, işkence, yıkım ve katliamlarından kaçıp Türkiye’ye sığınan mültecilere “lanetli sınıf” muamelesi yaparken emperyalizm karşıtı ve barış aşığı pozları takınıyorlar.

Türkiye’de uzun yıllar boyunca Kemalist cuntanın kucağında oturarak Müslüman halkı aydınlanma ve ilerleme nimetlerinden faydalandırmayı marifet bilen sol-sosyalist örgüt ve çevrelerin Suriye’nin Müslüman halkını da aydınlatmak ve ilerletmek üzere Baas-Esed cuntasının kucağında oturmasında şaşılacak bir şey var mı sizce?

Türkiye’de Kemalist cuntanın, Suriye’de Baas-Esed cuntasının kucağında oturanların takındığı emperyalizm karşıtlığı ne kadar iğreti ve çirkin bir maske değil mi?

YAZIYA YORUM KAT

15 Yorum
  • Sadık AYDIN / 31 Ağustos 2012 23:22

    Kenan kardeşimiz mevcut reel politikte şekillenen çoğu devlet ve örgüt yapılanmalarının ortak krizine, İttihatçı, Baaasçı, Ulusçu krize dikkat ekmiş. Eline, zihnine sağlık.
    Osman ismi ile karşıtına sığınmış kardeşim, sen ise tarafgirliğini (Şia’sını) tutturamadığı İslamcılar yerine, İslamcılara saldırmasından haz duyan sola duyduğun muhabbet, inanın solcuların sana duyduğu aynı duygulara matuftur. Senin o beğenmediğin İslamcılar Ulus ve dikta zihinlerle hesaplaşmış, beğendiğin solcular ise (bir iki istisna) tükenmiş ve bu zihinlere yamanmış akıl özürlülerdir.
    Sevgili Osman kardeşim bu kimlik bunalımından kurtulmalısın, zira onlar seni, sende onları iş bitince tasfiye etmenin tarihsel tecrübeleri seni yalnızlığa itecek. Bunun müsebbibi onların ahlakları ile ahlaklanmandır.
    Muhtemelen de bunun bilinçli ya da bilinçsiz farkında olmalısın ki, sürekli gerekten tutarlı bir anti-emperyalist yapılanmaya kılı kırk yararak sürekli itirazlarda bulunuyorsun.
    Ayrıca, tabi olduğunu zannettiğimiz yapılanmaların hareketlerini ortaya koymak yerine, karşıt gördüklerini sürekli gündeminde tutmak seni hem kendini kontrol edemez, değerlendiremez hem de bir şey ortaya koyamaz hale getirir.

    Yanıtla (0) (0)
  • Cihat Yürek / 31 Ağustos 2012 21:11

    Nefislerini ilah edeninlerin sesi vicdan süzgeçinden geçmediği için köleliği özgürlük diye pazarlayabiliyorlar...Kenan abi yüreğinize , kaleminize sağlık

    Yanıtla (0) (0)
  • sait alioğlu / 31 Ağustos 2012 18:22

    "Dünya hayatı küfredenlere süslü gösterilir de iman edenlerle alay ederler. Halbuki takva sahipleri, kıyamet gününde onların üstündedir. Allah dilediğine hesapsız nimet verir." (Kur'an-ı Kerim; El-Bakara; 2/269)

    Burdan yola çıkarak kendi kimliğini Müslüman olarak ortaya koyup değerlendiren birisi; eğer kalkıp bunun aksi davranışlar içerisine girerse, yani İslam'ın yerine, gerek batıya ve gerekse de 'doğu'ya özgü ideolojik temelli bir iz peşinden giderse, onun elinden İslam nimeti rahman, rahim ve kahhar olan Allah tarafından alınır ve ahirette de tarifi imkânsız sıkmıntılara uğrar. (Bakara; 2/167)

    Böyle bir duruma düşmekten se, batıcı saiklerle oluşturulan ve bzilere bir 'kurtarıcı' olarak habire sunulan bu ideolojik düşüncelere karşı -sol/sosyalist, kapitalist, faşist vs.- Allah'ınn nuurtuyla aydınlanmayı dilemek ve o düşünceyi hayat düsturu haline getirmek gerekir ki, ebedi kurtuluşa erelim!(Nur; 18/35-36. Ayetler)

    Bizler bu düstura sahip olduktan sonra, varsın o batıl yolar onların olsun!

    Yanıtla (0) (0)
  • hakan / 31 Ağustos 2012 10:36

    Osman diyorki solcular merttir, utanırlar.

    Solcuların utanmadığını, çok mert ve harbi olmadıklarını biz biliyoruz ama Osman bilmiyor. İki örnek ile ona hatırlatalım:

    En son Engin Ceberin intikamını almak için bir eylem yaptılar dimi?

    Kimi öldürdüler? Evrak taşıyan sıradan bir polisi.
    Nasıl öldürdüler? Tek başına, sokak ortasında yemek yerken arkasından gelip kafasına sıkarak.
    Peki ne dediler? İşkenceci polisi cezalandırdık.

    Bu Türk Solundan sana örnekti. Birde daha mert Kürt Solundan örnek verelim.

    Yüksekovada birini öldürdürler. Kimdi?

    Bir mühendis. Nerde çalışıyordu. Aliağa Rafineride. Petrol-iş'e bağlı biri. Eşi zannedersem Hakkarili. Eşi ve çocuğunu görmek için gelmiş şehre.

    Neden öldürdüler sence Osmancım?
    Arkadan polise benzettikleri için. Yabancı birisi yanı. Hakkarili değil. Polis olabilir dimi? Polise benziyorsa ölebilir dimi?

    Solun kendi iç çatışmalarında öldürülenlere ve sonra öldürülenler için ne denildiğine bir bakarsan resmi tamamlamış olursun.

    Osman sen ne demiştin? Solcular merttir, utanır, harbidirler, kahramancılık oynamazlar! Halen aynı fikirdemisin. Yoksa solun bu katliam ve infazları karşısında utanmıyor ve mertçe karşı durmuyor musun?

    Yanıtla (0) (0)
  • Salman Raduyev / 30 Ağustos 2012 17:11

    Taraf gazetesi,Türkiye'de Kemâlist sistemin Müslümanlara yaptıklarına karşı durdukları için doğal olarak Müslümanların sempatisini kazanmıştır.

    Geçen gün bu sitede de yayınlanan bir yazıda liberal-demokrat bir yazar Suriye'deki Mücahidlerle Komünist gerillaları (Che Guevera'yı) karşılaştırmış, bir tutmuş. Bu yazı bize Müslümanlarla demokrat-liberal-sosyalistlerin aynı olmadığını gösterir.

    Che Guevera komünist bir kâfirdir.Şahsen inanmasam da oraya zulme karşı olduğundan gittiyse bile sonuç olarak bu bir ciihad değildir. Bir Müslümanın Allah rızası için yaptığı cihadla bu kıyaslanamaz. Zira cihad; adalet için savaşı,zulme karşı direnişi,özgürlüğü de içinde barındırmakla birlikte çok daha büyük ve geniş bir kavramdır,olaydır.

    O yüzden ben gerçekten vicdanla,iyi niyetle yazılmış bu yazıyı,yazıyı yazan şahsın Suriyeli direnişçileri övmek için böyle bir yazı yazmasını tabii ki anlarım ve hoşgörürüm ama sosyalist hayranı Müslümanların bu yazıyı okuyunca sevinmelerini,"bakın biz de artık sosyalistler gibi meşruyuz" demesini anlayamam.Müslüman meşruiyeti orda arayamaz.

    Bir insanın vicdanlı olması,özgürlük istemesi tabii ki büyük bir erdemdir ve onu diğer insanlardan ayırır. Ama sonuçta o insan herşeye Dünya merkezli bakıyor,idealist bile olsa ideali maddede bitmekte,materyalist.O yüzden gerek demokratlar, gerek sosyalistler bu zulme karşı savaş bitse dahi Müslümanlara karşı olacaklardır.İslâmi bir nizamı tabii ki bir sosyalist istemez, istediği kadar dindarların hakkını savunsun,özgürlükçü olsun sonuçta bir sosyalist, tıpkı Kemâlistler gibi Müslümanların sadece evde oturup namaz kılmalarını,gerisine karışmamalarını ister. En fazla belki başörtüyle kamusal alana girilmesine "izin verir".

    Bu işin fıtratında vardır zira bir Müslümanla bir sosyalistin özgürlük anlayışı bir değildir. Ama tabii ki vicdanlar ortaktır,zulme karşı her insanın vereceği tepki ortaktır. Bu da insanın fıtratı gereğidir

    Yanıtla (0) (0)
  • Salman Raduyev / 30 Ağustos 2012 16:57

    ... Türkiye'de İslâmi çevrede "Kemâlist olmayan komünist"lere karşı ..hayranlık vardır maalesef. Bu büyük ihtimalle Kemâlizm'in Müslümanlara zulmettiği gibi kendi fraksiyonundan olmadıkları için diğer sol gruplara karşı da mücadelesinden kaynaklanıyor.

    Lâkin bu "hastalık" öyle bir boyuta ulaştı ki; bu Müslüman aydınlar sosyalizmi aklamak için Kemâlizmi faşist bir ideoloji yaptılar ki bu yanlıştır. Zira faşizm ırkçılık olmasından ötürü en azından kendi ırkının gözünde meşruiyetini sağlamak için kültürlerine saygılı olmuştur (bâtıl bir ideoloji olması dolayısıyla dîni de bir kültür olarak gördüğü için)

    Tabii ki faşizm de sonuçta bir baskı yönetimidir ama "ırk" temelli anlayış olmasından dolayı halkını "zavallı aydınlanması gereken,hiçbirşey bilmeyen yığınlar" olarak görüp onlara zulmederek yaşam şekillerine yön veren bir ideoloji değildir.

    Tabii ki dinsiz bir ideolojidir ama sosyalizmde dîne olan baskıyı faşist bir ülkede göremezsiniz. Faşizm "üstün ırk"ı için her zaman dış düşman algısında olmuştr. Bu yüzden Faşizm,asıl zulmünü egemen olduğu yerde değil savaştığı,işgal ettiği ülkelerde yapar.

    Kendi "üstün" olduğu için "aşşağılık" olarak gördüğü diğer ırklara zulmeder. Ama Kemâlizmde bu yoktur. "Yurtta barış cihanda barış" anlayışı vardır (yurtta barış falan olmamıştır ama dünyada kemâlizmin barış içinde olduğu kesindir.ki masonik sistemin bu anlayışı Kemâlizme bir İslâm medeniyeti üzerinde kurulduğundan yerleştirmiş olması muhtemeldir. Kemâlizm Stalinizm-Maoizm benzeri bir içe kapanık ulusal komünizm (tek ülkede komünizm) anlayışıdır.

    Diğerleri gibi üzerinde yaşadığı topraklardaki insanları etnik fark gözetmeden "aydınlanması gereken,cahil zavallı yığınlar" olarak gördüğünden cebren,silâh zoruyla,zorbalıkla onların yaşantısına,yaşam şekline radikal müdahalelerde bulunmuştur

    Yanıtla (0) (0)
  • Salman Raduyev / 30 Ağustos 2012 16:35

    Öncelikle Allah'ın lâneti bütün -izm'lerin üzerine olsun.Benim bu yazıdan anladığım "Solun bu denli kirli-din düşmanı olmasının sebebi Kemâlizm olduğudur" ki bu kanaatimce çok yanlış bir görüştür.

    Zira buradan Solun aslında,özünde çok iyi bir hareket olduğu ama Kemâlist Solun "Hakiki sol" gibi iyi olmayıp kötü olduğu anlamı çıkabilir.(-ki maalesef Türkiye'de İslâmi camiada böyle bir hastalık da vardır; Kemâlizm'e düşman olup,solu kemâlizmden ayrı tutarak Sosyalistlerle birlik olmak gibi) Oysaki Kemâlizmle Stalinizm,Maoculuk vs. arasındaki fark bir fraksiyon farkıdır.Yani Stalinistlerin ya da Maoistlerin ve dahi Marksist-Leninistlerin dîne bakışı çok mu farklıdır.

    Taa Marks'tan,Engels'ten (hatta daha önce lâik-sekülerliğin ivme kazandığı Fransız devrimi dönemi aydınlarından) gelen bu çizgide dîne bakış hep aynıdır.Lenin'in söylediği söz açıktır "Din Afyondur" Anlatmak istediğim Komünizm-Sosyalizm "temelde" materyalist ve dinsizlik üzerine kurulu bir fikirdir ve "aydınlanmamış halk kitleleri" de bu "afyon"dan kurtarmayı ideolojik mücadele bildikleri için dinsizliklerinin üzerine din düşmanıdırlar da.

    Yani bu Türkiye ile alâkalı değildir genel bir durumdur.Yoksa SSCB'nin Müslümanlara yaptığı dayanılmaz zulüm,soykırımlar,"Tanrısızlığı Yayma Kürsüsü" gibi (sadece Müslümanlara değil) doğrudan dîne de karşı yaptıkları ... Komünist Çin yönetiminin Komünizm öncesi dönemde Müslümanlara yapılan zulmü ikiye katlaması, Doğu Türkistan'da camilerin açılmayıp-yıkılması bir yana evde ibadetin bile yasak olup kontrole tabi olması...

    Arnavutluk,Yugoslavya,Myanmar,Afganistan,Yemen,Mısır,Suriye vs. ülkelerde komünizm-sosyalizmin Müslümanlara ve dîne olan tutumları bellidir.Bu sadece komünizm-sosyalizm'in iktidara gelmiş otoriter haliyle de sınırlı değildir.İktidara gelsin gelmesin,isterse kendini özgürlükçü olarak adlandırsın sol-sosyalist grupların dîne olan bakışı her zaman için bellidir.

    Ama tabii ki bunların içinde "Kemâlizm" dîne karşı en şiddetli düşman olanlarındandır.

    Eğer yazarın yazdığını yanlış anladıysam hakkını helâl etsin.

    Yanıtla (0) (0)
  • Kerem Sözer / 30 Ağustos 2012 16:03

    "Hüseyin Baytap" isimli yorumcu İran adına mı Baas-Esed Çetesi adına mı Türkiye'deki İslami yapıları mezhebi ve milliyetçi çizgiyi aşamamakla hem de emperyalistlerin gazına gelmekle itham ediyor.

    Hiç utanma yok, arlanma yok ki İran ve Hizbullah Tağuti katliam şebekesine destek oluyor diye "Hüseyin Baytap" da Haksöz-Özgürder çevresini de Esed-baas çetesinin kuyruğuna takılmadığı için karalıyor.

    Bekleyip göreceğin nedir, sana ve senin gibilere haber vereyim. "Zalimlere asla meyletmeyin yoksa size ateş dokunur."

    Çakma ve sanal karakterler üzerinden Baas-Esed çetesinin Nüfuz Casusları Haksöz ve Özgür-Der'e saldırmakla memur edilmişler. Her ne kadar İran ve Hizbullah'ı koruma ve kollama vazifesi ile yanıp tutuşuyorlarsa da kapı Şebbiha ve Muhaberat'ın bekasına çıkıyor. Yuh size, yuh sizin zalimlere meyleden taşlaşmış kalplerinize.

    "Osman" bey ise "mert" ve "harbi" solcu güzellemesi yaparak İslami camiaya tutarlılık dersi verecek aklınca. Hem akıldan hem de terbiyeden yoksun olunca bu gibilere atış serbest nasılsa.

    Yere göğe sığdıramadığın solcular ne kadar mert ve harbi bilemeyeceğim ama senin gibiler hem mert hem de harbi olmadığı kesin.

    Bir tarafta canını, namusunu korumak için Esed-Baas cuntasına karşı kıyam eden Suriyeli Müslüman kardeşlerimiz,

    Diğer tarafta zulme başkaldıran Suriyeli Müslüman kardeşlerimize "katil" diye iftira atan, kara çalan ve Şebbihaların, Muhaberatçıların, Baasçıların işbirlikçisi "Osman" kod adlı gibiler.

    Saflar gayet net. Ne kadar takiyye yapsalar da ne kadar psikolojik savaş eğitimi alsalar ve ne kadar manipülasyon yapsalar da.

    Rabbim! Beşşar Esed ve Katil Baas-Şebbiha-Muhaberat eşkiyalarını ve aramıza saldığı işbirlikçilerini perişan et!

    Yanıtla (0) (0)
  • NECİP ERGİNYUREK / 30 Ağustos 2012 11:41

    Sol-sosyalist camianın takındığı tavır öteden beri bellidir… işin açıkçası Tunustan başlayan intifada hareketi ile beraber bunların takılacağı tavır bizce hiçte sürprize kaçan bir tarafı olmadı…İTİKADI kemalizm olan ama kendini sol-sosyalist gösteren bu emperyalist projenin ve mühendisliğin evlatları Suriye intifadasındaki tutumları ve baas-esad kardeşlikleri beklentimizdi ve beklentimizin ötesine de geçtiler…
    Aslında bizim asıl sorunumuz ve yaramız bunlar değil…Bu saydığımız sol-sosyalist-kemalist-laik-ulusalçı camia hızımız ve direncimizdir…asıl sorunumuz kendini içimizde –mahallemizde tutan tutmaya çalışan bulanık veçhelerledir…
    Temel bir usulümüz vardır…KURANİ İLKELERİN belirlemediği bir İSLAMİ KİMLİĞİN, İSLAMİ MÜCADELEDEKİ çabaların öykünmeci, zaaflı,mahcup, kendinde bir eksiklik duygusu ve yamanmacı bir mücadeleye dönüştüğünü Suriye intifadası ile beraber kendi camiamızda durduğunu iddia eden grup,kuruluş, kişi ve çehrelerde daha fazla görmeye başladık… hayatın merkezine Kuranın belirlediği ilkeleri koyup siyası ve sosyal olayları okumak gerekirken, siyasal ve sosyal olaylara göre maalesef ilke belirleyip hayata yön vermeye çalışınca çarpık, anlamsız, yersiz, zamansız, TARAFI BELLİ OLMAYAN, kendine ait bir kimlik çıkmazı ve yamanmacı bir kimlik –mücadelede ortaya çıkar. Yeri gelir sol-sosyalist-kemalist-laik vs..düşman gibi görünürken (kurani ilkelerin belirlemediği bir kimlik(sizlik) ) bir bakarsız ermeni sorunu, kürt sorunu, bayrak-toprak-kutsal vatan v.s.. meselelerinde birleşip can çiğer oluverip çıkarlar…bunun adı yeri gelir direniş ekseni olur, yeri gelir ABD, AB,İsrail ve NATO karşıtlığı olur, yeri gelir komplolara aman ha dikkat olur. Ama adı her ne olursa olsun kimlikler bulanık ve farklı ama çoğu zaman taraf aynı olup ortaya çıkar.... yerini kendince yeşil sermaye karşıtlığı olarak tanımlayan ama ulusalcı laik Kürtçü-türkçü Kemalist sermaye ve düşünce ile kol kola ortak mücadele alanlarında görürsün…asıl sıkıntı ve mide bulandırıcı bataklık tamda bu…

    Yanıtla (0) (0)
  • hasan / 30 Ağustos 2012 11:28

    baytap eğer sen kendini müslüman olarak kabul ediyorsan referansın kur\'an ve merkeze alıyorsan allahtan kork ve suriye kafir esadı ve kafir esadın safında çarpışan iran askerleri ve hizbula ürgütünü suriye müslüman halkının kanını malını ırzını katliamları evlerini top yekün öldürülmeleri için en gelişmiş en son teknolojik silahlarla vahşetlerini şimdiye kadar anlamamış veya anlamak istemirsan o zaman kendini kur\'anın mihengine vur kendini sanık sandelyesinemi yoksa allahın adaletinemi teslim etmişsın anlarsın eğer biz müslüman olduğumuzu idia ediyorsak mazlumun yanında olmamız gerekmezmi zalime karşı dik duruşumuzu sürdürmemiz gerekmezmi iranın siyasi stratejik şiacılık allahın dini ününe koymanın en büyük cinayet olduğu sende biliyorsun ve şimdiye dek ÖSO ne ABD ne AV şimdiye kadar yardım etmediği herkesçe biliniyor eğer stinger füzeleri olsaydı uçaksavarları yeteri kadar olsaydı şimdiye kadar esadın devam etmesi mümkün olmazdı ABD ve İSRAİL mevzide bekliyor direnişi satın almak esad ve iran cephesi ise müslümanları yok etmek yalan ve iftiralarla piskolojik savaş ve moral bozmadır bu iftira dezenformasyon türündeki şeyler karşıdaki bir yapıyı moralmen çüktürmek içindır buda iranın genine yerleşmiş esadın tüm yandaşları hep yalan iftira elerinde kalmış başka yapacakları bir nümalzeme yok ve sen mezhebi konuları miliyetçie emperyalist vesayetinden kurtulmayanlarla itham etmişsın beli sen baştan sonuna kadar kulakta bilgiler donanmış olayları anlama yününden cahil olduğunu açıkça ele veliyorsun siz mutlakiyeti ve iradenizi aklınızı iranlı yüneticilerine teslim etiğiniz müdetçe asla doğruyu bulmanız mümkün olmayacaktır allahın size verdiği iradeyi iyi ve kütüyü birbirinden ayırt etme kabiliyetini allahın emirlerine teslim etmediğiniz müddetçe asla doğruya doğrulara ulaşmanız mümkün olmayacaktır biz müslümanların referansı kur\'an ve kur\'anı yaşamlaştırılmış resulun hayatıdır bizler islamdan asla islama aykırı yan kuruluşlara doğruları kabul yalnışlara ise cevabımız red olacaktır kur\'an bizi müslüman olarak isimlendirmişt biz asla doğrularımızda ş

    Yanıtla (0) (0)
  • hasan / 30 Ağustos 2012 10:51

    bu gön dinlenme günü bal arısı allahın yaratığı bir hayvan bakalım arının insanlara şifa veren faydalı olan yünleri ayetlere bir an olsun kulak verip dinliyelim (senin rabbin bal arısına şüyle vahyetti;dağlardan.ağaçlardan ve insanların kuracakları kovanlardan kendine evler edin .sonra meyvaların hepsinden ye de.rabbinin(sana)kolay kıldığı yolara gir.diye ilham eti.onların karınlarından renkleri çeşitli bir bal çıkar ki.onlardan insanlar için şifa vardır .şüphesiz ki bundan düşünen bir milet için.büyük bir ibret vardır . allahın yaratmış olduğu bir balın doğal yoldan oluşan bir nimetin tadı lezeti faydası kokusu güzeliği şifa oluşu bir çok yünde insanlara allahın izniyle şifa olması başlı başına büyük bir nimettir diğer yanda pislik öreyen böceğe bakalım hayvan pisliğinden vs top gibi öreyen böcekleri görürdük işleri çalışma sanatları bu çok düzgün yaparlardı ama onların borunlarına esans kokusu verdiğin andan itibaren esans kokusuna dayanamayıp ölme rizki ile karşı karşıya kalabiliyorlardı her iki hayvan arasındaki farka bakın biri bal üretirken diğeri pislik ürüyor aradaki fark bu biri koku verirken harika güzel bir koku diğeri ise kütü bir koku yayıyor yalnış anlaşılmasın ben büceği sanık sandalyesine oturtmuyorum o gönahsız herşey lisani haliyle allahı zikir eder fakat adem den habil ve kabile ibrahimden musaya musadan isaya isadan nuha zekeriyaya yakuba yusufa luta salihe ve peygamber muhammede ve şimdiye dek imüslümanların hak ve batıl küfür ve şirk arasındaki mücadele devam ediyor tarih boyunca atılan iftira karalama zulum işkence katliam sürgün malarını evlerini değerli eşyalarını talan kin nefret ötekileştirme yaptılar yapıyorlar yapmaya devam ediyorlar ve edcekler biz asla onlardan merhamet beklentimiz yok elbete onların içinde adil bir kesim var olduğu kuran buna işaret ediyor ama diktatürlerin durumu bu şimdikileride ona güre düşünün onun için iki hayvanın örneğini verdim kendi iradelerini kütü şeylere teslim edenler ve kendi iradelerini allaha teslim edenler iki sınıftan kal ediyorum şimdilik iki cephe var müslüman cephe ve esad cephesi

    Yanıtla (0) (0)
  • Osman / 30 Ağustos 2012 10:45

    Solcularda birçok tutarsızlık olabilir ama kendilerini islamcı olarak takdim edenlerden çok merttir, İslamdan geçinen islamcılardan daha harbi çıktılar... En azından gerçekler karşısında utanırlar kabul ederler , katliam yapan şebekeleri kahraman diye ilan etmezler.

    Yanıtla (0) (0)
  • İdris Şentürk / 30 Ağustos 2012 10:40

    Türkiye'de İslami yapılar mezhebi ve milliyetçi çizgiyi aşamadığı için ABD ve AB... İran ve İran'a bağlı Şii'lerde mezhebi çizgiyi bin yıldır "aşmadıkları" için RUSYA ÇİN vb. kucağına oturmaktalar. Malumun ilanı budur...! Buna rağmen Elhamdülillah Kur'an Sünnet eksenli Küresel Direniş Hareketi sayesinde Müslümanlar harekete geçti ve Amerika'dan Afrika'ya Kafkasya'dan Asya'ya Ortadoğu'ya kadar tüm Kafir Mürted Zalim işbirlikçi yönetimleri devirmeye başladılar. Artık herkes şunu anlamalı.. Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.. Zalimler işbirlikçiler saltanatlarını sürdüremeyecekler..İster kendilerine Sünni desinler ister Şii desinler.. Kur'an ve Sünnet dışında hareket eden tüm yönetimler yıkılıp gidecek İnşaALLAH.. Suriye'de Esed zalimine destek veren zihniyet bu desteğin hesabını mutlaka verecekler kimse merak etmesin ve fazla uzun sürede beklemeyecekler...!

    Yanıtla (0) (0)
  • umut / 30 Ağustos 2012 09:38

    türkiyede kendine sol diyen hareketi deyim yerindeyse ifşa eden güzel bir yazı,Allah razı olsun.

    Yanıtla (0) (0)
  • Hüseyin Baytap / 30 Ağustos 2012 09:04

    Malumu bir kez daha ilam edelim: Türkiye’deki islami yapılar mezhebi ve milliyetçi çizgiyi aşamadığı için, Emperyalistlerin vesayetinden kendilerini kurtulamadıkları için hemen gaza gelmekteler. Suriye meselesinde bu saplantılarından kurtulamayanlar meseleleri anlayamadıkları için İran ve Hizbullahı hedef tahtasına oturtuyor. Emperyalistlerin kaos ve istikrarsızlık için düşmanlarına karşı kullandıkları çakma İslami yapılar şiddeti arttırarak tamda üzerlerine düşen görevi yapıyorlar. Bu yakında anlaşılacak..bakalım o zaman bu islami yapılar ne yapacak...Bekleyelim görelim...Vesselam

    Yanıtla (0) (0)