1. HABERLER

  2. ETKİNLİK-EYLEM

  3. "Kemalist Vesayet Sistemi Aşılıyor mu?"
Kemalist Vesayet Sistemi Aşılıyor mu?

"Kemalist Vesayet Sistemi Aşılıyor mu?"

Haksöz'de gerçekleştirilen “Kemalist Vesayet Sistemi Aşılıyor mu?” başlıklı forumun sunumunu Yılmaz Çakır yaptı. Foruma, Murat Aydoğdu ile Yılmaz Çakır’ın yaptıkları kısa sunumların ardından dinleyiciler ile karşılıklı tartışarak devam edildi.

14 Mart 2011 Pazartesi 00:28A+A-

İlk olarak söze Murat Aydoğdu başladı. Aydoğdu, kemalizmin tarihsel sürecinden kısa bir şekilde bahsettikten sonra konuşmasına kemalizmin kendisini temellendirdiği özelliklerini sıralayarak devam etti. Konuşmacı, görece esneklik ortamında kemalizmin gerilemesi tartışmalarından söz ettikten sonra müslümanların sistem ve kemalizme karşı mücadelesinde tavrının nasıl olması gerektiğine dair öneriler sundu.

Aydoğdu sunumuna, kemalizmin kendisini tamamen dayatmalar üzerine kurduğunu bundan dolayı bir ideoloji veya teknik olmadığını, eklektik yapısından ötürü kendine özgü tutumu olmayışının sebeplerinden bahsederek başladı. Aydoğdu, kemalizmin dokusunu üç başlık üstünden inceledi: Seküler batılılaşma, homojen ulus modeli, jakoben devrim... Aydoğdu, kendini bu üç karaktere niteleyen kemalizmin cumhuriyetini oluştururken izlediği sürece dikkat çekti. " İktidarı ele geçirdikten sonra kendi aleyhindeki tüm kurumları yok ederken en tehlikeli karşıtı tüm islami hassasiyeti de yok etti." Kemalizmi bunca süreç var eden en önemli karakteri jakobenlik kalkarsa kemalizm kalmaz diyen Aydoğdu, kemalizmin gerilemesi tartışmalarına değindi. Kemalizm gerilemiyor esnekleşiyor, diyen konuşmacı, sertliğin kırılmalara yol açtığını gören jakoben tutumun söylemini esnekleştirdiğini fakat bu esnekliğin geri çekilme değil,ölü hücrelerinden kurtulma hali olduğuna dikkat çekti. Kemalizmin esnekliğinin kavgada alan açtığını dile getiren Aydoğdu, vesayet sisteminin esnekleşirken karşı tarafını da yönlendirdiğini unutulmamalı, dedi. Bundan dolayı müslümanların bu esneklik görüntüsünü idealize etmemelerinin önemli olduğunu dile getirdi. Bu süreçte kimliksel olarak tavrımızın net olması, sürecin rüzgarından daha az etkilenmemizi sağlayacaktır, diyen konuşmacı sunumunu, müslümanların süreci takiplerinde dikkat etmesi gereken hususları maddeler şeklinde açıklayarak tamamladı: Yaranma veya müdahenede bulunmamak, vesayet altına girmemek, beyan da açık ve net olmak, en temel amacın ıslah etmek olması, marjinalleşmeden uzak bir kurumsallaşma...

Murat Aydoğdu'nun sunumundan sonra sözü Yılmaz Çakır aldı.

Yılmaz Çakır konuşmasına kemalizm geriliyor mu, sorusuna karşı müslümanların sergiledikleri tavrı üç başlıkta inceleyerek başladı. Kemalizmin aşılma noktasına kötümser ve paranoyak bir bakış ile yakşalanların yanında meseleye pragmatik gerekçeler ile yaklaşıp, yapılıp edilenler ile yetinenler vardır diyen Çakır, üçüncü başlıkta bizlerin bu iki tutumun haricinde kimliksel mücadelemizi vermemiz gerektiğinin altını çizdi.

Tek meselenin vesayet sisteminin yok edilmesi olmadığını belirten Çakır, asıl hedefin sistem olduğunu ifade etti. Dayatmacı tezahürlerin esnekleşmesi veya kalkmış olmasının sistem sorununun çözüldüğü anlamına gelmediğini söyledi. Sistem algısının son 15 yılda müslümanların gündemine girdiğini söyleyen Çakır, mücadele formunda önceliğimizi iyi kurmamız gerektiğini buna müteakip sistem meselesini konuşmanın stratejik olarak sağlıksız olduğunu belirterek sunumunu sorularda devam ettirmek üzere sonlandırdı.

Forum, dinleyicilerin soruları ve açılımları ile devam etti. Forumun tartışma kısmında gelen sorular doğrultusunda T.C'de kemalizmden bağımsız sistemin var olup olmadığı üzerinde duruldu. Çakır, kemalizmin ideoloji olmadığını fakat sistemin ruhu olduğunu belirtti. Yılmaz Çakır, sistem kendine modern, laik, aktüel kalıplar yapar sonra bunlara kemalizm kılıfı giydirir ve kemalizm ve kendini kemalizme nisbet eden tüm tutumlar sistemleşir dedi. Bu soru için gelen diğer görüşlerde kemalizmin evrensel olmasa bile bölgesel anlamda eklektik bir ideoloji olduğu dile getirildi. Ayrıca kendi içinde tutarlı olmasa bile topluma ve sisteme belli bir hayat tarzı dayattığı için ideoloji olarak değerlendirilebileceği vurgusu yapıldı.

Tartışmanın devamında, kemalizmin tasfiye olması durumunun haricinde yüz yüze kaldığımız bir diğer sorunun liberalizm olduğu belirtildi. Kemalizm ile birlikte bir diğer tehlike olan liberalizmde tüm fikirlerin esnekçe söyleniyor olması, diğer kimliklere karşı sınırlarımızın ve ilkelerimizin şeffaflaşması ve softlaşması tehlikesini barındırdığının altı çizildi. Fakat bu alan genişlemesinin, müslümanların gündeme dair sözlerinin olması, boşlukların müslümanlar tarafından doldurulması gibi hususlarda lehimize çevrilebilecek bir önem arz ettiği dile getirildi. Altı çizilen bir diğer husus ise, müslümanların özgüven ve kimlik algısı eksikliğiydi. Müslümanların stratejilerini kendilerinin kurma eksikliği dile getirildikten sonra kimlik söyleminde ve taleplerde sözün müslümanlarda, sesin ise liberallerde olduğu tespiti yapıldı. Özeleştiri ve çözüm başlığında tartışılan bir diğer konu ise müslümanların kimliksel olarak ifsadı nasıl karşılamaları hususunu netleştiremedikleriydi. İmtehan alanlarının ve konularının değişken olması durumu bizim, kimliğimizi sürekli olarak inşaa etmemizi getirmektedir. Forum, zulüm müslümanlar için devam edebilir fakat söylemlerimizi net zeminlere oturtarak sistemler içinden doğan sistemlere karşı tavrımız belli olur, önerileri ve özeleştirileri ile son buldu.

Haber: Büşra Bulut

HABERE YORUM KAT

3 Yorum