"Kemal Bey Hangi Yüzle Beştepe'ye Çıkacak?"
Ahmet Kekeç, Star'da kaleme aldığı bugünkü yazısında koalisyon görüşmelerinin olumsuz neticelenmesi ve Davutoğlu'nun görevini iade etmesinin ardından CHP'deki söylem ve tutumları sıralayarak mezkûr partideki garabete dikkat çekiyor.
Ahmet Kekeç - Kemal Bey Hangi Yüzle Beştepe'ye Çıkacak? / Star
Devlet Bahçeli’ye Başbakanlık önerecek kadar yönünü şaşırmış Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan hükûmeti kurma görevi bekliyor.
Kolaymış...
Görecekmişiz, üç günde nasıl kuruyormuş hükûmeti...
Siyasette 24 saat çok uzun süreymiş.
Görev CHP’ye verilsin, bakalım başarıyor muymuş, başaramıyor muymuş?
Biz, CHP’li formüllerin tüketildiğini zannediyorduk. Çünkü MHP’nin kesin tavrı, bunu pek mümkün kılmıyor. Her şeye “Hayır.” diyen Devlet Bahçeli, HDP’nin içeriden ya da dışarıdan destekleyeceği olası koalisyon hükûmetine de “Hayır.” diyor. Siyaseten rasyonel bulunmasa da kendi içinde tutarlı bir davranış...
O zaman nasıl olacak bu iş?
Olacakmış...
Çünkü ortada “yüzde 60’lık blok gerçeği” varmış. (Bir defa, o blok yüzde 60 değil, yüzde 54... Kemal Bey, milletvekili çıkaramayan küçük partileri de “anti-AK Parti cephesi”ne dâhil ediyor.)
İyi de, MHP’nin başlangıçtan beri yürüttüğü negatif politika, bu bloku çatlatmadı mı?
Hayır, çatlattı zannediliyormuş ama öyle değilmiş. MHP de, HDP de bu koalisyona ikna edilebilirmiş.
Nasıl?
Orasını Kemal Bey’e bırakmalıymışız...
Tamam... Orasını Kemal Bey’e bırakıyoruz... Mutlaka elinde sihirli “ikna formülleri” vardır... Mutlaka bazı (legal yahut illegal) malzemelerle tahkim edilmiştir ve liderlere kolay kolay hayır diyemeyecekleri bir koalisyon teklifi sunacaktır. Dahası, belagatine güveniyordur. (Hatırlarsanız, MHP lideri Bahçeli’ye, “Gel başımıza geç, hükûmeti kuralım, seni de Başbakan yapalım.” demişti... Her şeye “Hayır.” diyen Bahçeli, buna da “Hayır.” demişti. Bu tavrını esnetir mi, bilemiyoruz...)
Orasını Kemal Bey’e bırakıyoruz ama Devlet Bahçeli pek istekli görünmüyor.
İknaya açık bir görüntü de vermiyor.
Bu durumda ne olacak?
Kolayı var:
Bir CHP azınlık hükûmeti kurulur, MHP ve HDP’nin dışarıdan desteği istenir. Daha doğrusu, rica edilir. (Bu müthiş formül Haluk Koç’a ait...)
İyi de Haluk Bey, neden Devlet Bahçeli’yi duymak istemiyorsunuz? Adam açık açık, “HDP’li bir hükûmeti desteklemem, HDP’li bir oluşumun içinde yer almam, HDP’nin dışarıdan destek vereceği bir hükûmetin ortağı olmam, HDP’ye selâm vermem, HDP’nin soluduğu havayı solumam, HDP’nin bulunduğu sokaktan geçmem!” diyor ve hiçbir açık kapı bırakmıyor.
Onun da kolayı varmış:
Bir “CHP azınlık hükûmeti” kurulurmuş, bu konuda ellerini taşın altına koyarlarmış. AK Parti de dışarıdan destek verirmiş. Böylece seçime gidilirmiş.
Bu gibi durumlarda, “Âlemin uyanığı sen misin?” diye sorulur ama biz bunu sormuyoruz.
Şunu soruyoruz:
Müthiş ikna kabiliyetine güvenen Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı “samimiyet”ine (becerisine) nasıl ikna edecek ve hangi yüzle “huzûr”a çıkacak?
Daha doğrusu, hükûmeti kurma görevini hangi kanalla alacak?
Beştepe’yi tanımıyor.
Erdoğan’ı meşrû Cumhurbaşkanı saymıyor.
Herhangi bir temas (yakınlaşma) kabûl etmiyor.
Üstelik, “Hükûmeti kurma görevi verilirse, Kaçak Saray’a çıkmam.” demiş, kendini bağlamıştı.
O zaman Cumhurbaşkanı bu görevi nasıl tevdi edecek kendisine?
E-posta mı gönderecek?
Güvercin mi uçuracak?
Saray’ın mazgallarından duman mı salacak?
Elçi mi yollayacak?
Kemal Bey herhâlde bu konuyu da düşünmüş, sihirli bir formül bulmuştur...
Bir CHP azınlık hükûmetinin “icraat kalemleri”nin neler olabileceğini, Kemal Bey Kaçak Saray’a çıkarsa (Kaçak Saray’a çıkmak nasip olursa) konuşalım isterseniz.
Havuz medyasına el koyacaklardı.
Bakan adaylarından Gürsel Tekin böyle diyordu...
İkinci önemli icraatları da, bedelli askerlik yapanların askerliğini iptal etmek...
Bu müjde de Gürsel Tekin’e ait.
Haa, icap ederse paraları iade edilecekmiş!
HABERE YORUM KAT