1. HABERLER

  2. HABER

  3. GÜNDEM

  4. Kazakistan kalkışması
Kazakistan kalkışması

Kazakistan kalkışması

Protestoculara karşı polisin aşırı şiddeti ve Kazakistan’daki yönetimi destekleyen Rusya’nın yönlendirdiği askeri ittifakın dışarıdan müdahalesi, yönetimin halkla uzlaşma niyetinin olmadığını gösteriyor.

07 Ocak 2022 Cuma 13:44A+A-

HAKSÖZ HABER

Siyasi ve ekonomik kararların halka olumsuz yansıdığı durumlarda ekonomik, toplumsal, psikolojik gerilimler yaşayan toplumlar, belli bir noktada öfkelerini yansıtmayı tercih ediyorlar. Alınan kararların halka rağmen olması ve halkı daha çok etkilemesi siyasilere dönük de bir 'patlama noktası'nın oluşmasına neden oluyor. 

Kazakistan'da yaşanan toplumsal olaylarda da ülkenin iktidarındaki kişilerin açıklamaları da farklı bir tepkiselliği doğuruyor. Yaşanan olaylarda dış güçlerin parmağı olduğu iddiasına sığınarak olayların gerçek nedenlerinin konuşulmasını istemeyen yetkililerin doğalgaz zamlarını protesto edenlere karşı yabancı ülkelerden destek istemeleri de olayların gerçek nedenlerinin gizlenmek istediği imajını güçlendirdiği yorumları yapılıyor. 

Ahmet Varol yazısında Arap Baharı olarak adlandırılan Kuzey Afrika ve Orta Doğu ülkelerinde de bu tarz benzer ifadelerin kullanıldığını hatırlatıyor ve Kazakistan'daki yaşananları değerlendiriyor.

...

"Kazakistan son günlerde önemli çalkantılara sahne oluyor. Olaylar görünüşe göre özellikle akaryakıt fiyatlarına yüksek miktarda zam yapılmasından kaynaklandı. Yani halkın kalkışmasının sebebi ekonomik sıkıntılardı. Halk artık tahammül edemeyecek noktaya gelmişti ve bu bir sosyal patlamaya neden olmuştu. 

Bazılarına göre mesele sadece akaryakıt fiyatlarının artmasından kaynaklanmıyordu. İşin içinde birtakım dış güçlerin de parmağı vardı. Hatta Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, protestolarda yabancı güçler tarafından eğitilen teröristlerin rol oynadığını iddia etti. 

Arap Baharı olarak isimlendirilen süreçte de benzer şeyler söylenmiş ve olayların dış güçlerin bir komplosu olduğu iddiaları sıkça gündeme getirilmişti. Böylece olayların dahili sebeplerinin araştırılması zahmetine katlanma gereği duyulmayacaktı. 

Bizim gördüğümüz kadarıyla bu tür olayların bir şişme bir de patlama süreci vardır. Bazı siyasi sistemler işte bu süreci iyi değerlendiremediklerinden, ani bir patlamayla karşı karşıya geldiklerinde kendilerini hazırlıksız buluyorlar. Sonra da olayların kendileriyle ilgili boyutunu gözden uzak tutmak için dış güçleri mahkum etme kolaycılığını tercih ediyorlar. 

Dış güçlerin fonksiyonu her zaman sıfır düzeyde olmayabilir. Bazen gerçekten payları vardır. Ama onların kullanabileceği kapıların açılmasına fırsat verenler içerideki hataları işleyenlerdir. 

Son dönemde yaşanan toplumsal patlamalarda ekonomik sorunlar birinci etken olarak öne çıkıyor. Arap Baharının patlamasına sebep olan olay da üniversite mezunu olmasına rağmen iş bulamayan, bu durumda ailesinin geçimine katkıda bulunmak için seyyar satıcılık yapmak amacıyla bir gezgin tezgah alan, ama tezgahına da zabıtalar tarafından el konan bir gencin kendini yakması neden olmuştu. 

Bu gencin bu noktaya gelmesine sebep olan gelişmeler sorunun şişme sürecidir. O genç bu noktaya gelmeden önce sorununu çözmek için kim bilir ne kadar uğraştı. Ama netice elde edemedi. Patlama noktasına gelince de kendini yakarak tepkisini ortaya koydu. Onun kendini yakması ise toplumdaki patlamayı alevleyen hadise oldu. Aslında toplumun da bu noktaya gelmesine sebep olan şişme de bu sürece gelinmesine kadar gün geçtikçe büyüyordu. 

Sorunun sadece ekonomik boyutlu olduğunu düşünmek de tamamen isabetli değildir. Ekonomik boyut ateşleme görevi görmektedir. Ancak bu kadar büyük bir patlamanın olması ve hızla etrafa yayılması, geniş bir alanı etkilemesi içinde başka sebep ve unsurların da bulunmasından kaynaklanmaktadır. 

Kazakistan, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsız olmasının ardından totaliter bir yönetimle yönetilir oldu. Bu belki, Sovyet diktasını tecrübe etmiş topluma çok garip gelmeyecekti. Ama sonrasında dünya genelinde toplumların bakış açısı değişti. Halkların birbiriyle irtibatı arttı. Birbirlerinin durumundan daha çok haber almaya ve kendi durumlarını başkaları hakkında edindikleri bilgilere göre değerlendirmeye başladılar. 

Kazakistan’da da “tek adam” diktatörlüğüne karşı bazı hareketlenmeler olmuştu. Bunun üzerine kendini merkeze oturtan ve kutsallaştıran Nur Sultan Nazarbayev kenara çekilerek, başa yine kendi adamlarından Kasım Cömert Tokayev’i geçirdi. Bu, sözünü ettiğimiz şişmenin biraz inmesine ve havanın nispeten yumuşamasına vesile oldu. 

Ama 80 yaşın üstündeki Nazarbayev’in gölgesi yine yönetimin üstünde kendini hissettirmeye devam etti. Diktatörlük de bir şekilde sürdü. 

İşte bugün fiyat artışlarıyla birlikte gerçekleşen toplumsal patlamanın sebeplerini hazırlayan gelişmeler bu dikta rejiminin 30 yıldan fazla süredir izlediği politikalardan kaynaklanıyor. 

Başkaldıranların, ülkenin kutsal lideri olarak gösterilen Nazarbayev’in heykellerini hedef almaları ona kızgınlıklarını göstermesi açısından anlamlıdır. 

Olaylara karşı polis şiddetinin aşırı düzeyde uygulanması ve Kazakistan’daki yönetimi destekleyen Rusya’nın yönlendirdiği askeri ittifakın dışarıdan müdahalesi, yönetimin halkla uzlaşma niyetinin olmadığını gösterir."

 

HABERE YORUM KAT

2 Yorum