Kayyımlı Belediyelerin Acil İhtiyacı
Geçtiğimiz hafta sonuİlim Yayma Cemiyetleri’nin konferans daveti çerçevesinde Siirt ve Mardin’de idim.Önceki hafta sonunda da yine İlim yayma Cemiyeti’nin daveti ile Osmaniye’de konuştum.
Konu “Türkiye’de ve İslam Dünyasında neler oluyor - Büyük Hesaplaşma” sorusu ve cevabı çerçevesinde idi.
Halka açık toplantılarda konuştum, bu arada, her iki şehrin mülki amirleri dahil, ileri gelenleriyle olan-biteni değerlendirme imkanı buldum.
Bölgede nisbi bir sükûnet var. Belediyelerdeki kayyım sistemi yadırganmıyor. “Olacağı buydu, geç bile kalındı” yaklaşımı hakim. Kayyım yönetimi ve belediyelerin durumu ile ilgili bilgiler aldım. Belediyeler perişan bir kere. Belediyecilik açısından içi boşalmış, terör örgütünün ikmal – lojistik merkezi haline getirilmiş. Şu deniyor:
“-Kayyım sistemi ile sadece örgütün mali kaynağı çökertilmiş olsa bile bu çok önemli.”
Peki problem ne?
Problem çalışabilecek vasıflı eleman sıkıntısında toplanıyor.
Bir kere birilerini örgüt bağlantısı sebebiyle çıkarıp, yerine yerli insanlardan istihdam sağlayamıyorsunuz, insanlar hedef olmaktan çekiniyor. Bu durumda ister istemez, mevcut kamu görevlilerinden eleman aktarması yapmak durumundasınız. Mesela Vali’nin, Kaymakam’ın aynı zamanda kayyım olarak görevlendirilmesi, mesela Milli Eğitim Müdürü’nün aynı zamanda Belediye’nin İnsan Kaynakları bölümünü deruhde etmesi gibi. Deniyor ki: Zaten kaymakamın kaymakam olarak işi başından aşkın, üstüne bir de belediye yönetimi gelince, iki alanda da iş aksaması olabiliyor. Gördüm ki gecesi gündüzüne katılmış insanların, yük taşımaktan şikayet yok, ama daha verimli olabilme derdi var.
“Yazarım”, dedim. İstenen şu:
- Büyük şehirlerden yetişmiş eleman ve ekipman takviyesi.
İstanbul, Ankara, Bursa, Konya, Kayseri...
Buralar Ak Parti’nin yıllar süren yönetimi altında, önemli miktarda kadro yetişmesini de sağlamış marka şehirleri. Zaman zaman bir çok Anadolu şehrine, ilçesine, hatta bildiğim kadarıyla Balkan ülkelerine ekipman gönderen şehirler.
Doğu – Güneydoğu’da, terörün elinden çekilip alınan il ve ilçelerde -ki Mardin, Diyarbakır büyük şehirler ve halen kayyım ile yönetiliyorlar- kayyım sistemi bir tür yara sarma misyonu üstlenmiş durumda. Yapılacak çalışma hem HDP’nin Kandil’le bağlantılı olarak yürüttüğü ideolojik belediyeciliğin sefaletini ortaya koyacak hem de hizmet belediyeciliğinin ne olduğunu halka gösterecek. Kayyım sistemi başarılı olursa, bu elbet, burada ilelebet kayyım düzeni olacak anlamına gelmiyor, ama halkın eline de bir değerlendirme imkanı sunmuş oluyor.
Bence devlet, kayyımla yönetilen belediyeler konusunu acilen masaya yatırmalı ve acilen eleman ihtiyacını karşılayacak bir proje geliştirilmeli.
Osmaniye’de, Siirt’te ve Mardin’de... Bulunduğum her ortamda, “FETÖ” konusunun gündeme geldiğini söylemem bile zait. “FETÖ’nün geçmiş dosyası” diye bir başlık açıldığında, dosyalar dolusu “kötülük numuneleri” ortaya seriliyor. Bu bir.
İkincisi de, diyelim bir toplulukta, hemen herkesin bir mağduriyet hikayesi bulunduğu... Hemen herkes, dediğimde, bunların tamamının o yapı dışında insanlar, STK temsilcisi olduğunu da ifade etmeliyim. Diyelim İlim Yayma muhiti bu insanlar. Mülki amirler, kamu görevlileri, okul yöneticileri Ak Parti’nin il ilçe temsilcileri vs. Şu gözlemleniyor: “Üzerimde şüphe oluşur” endişesiyle mağduriyeti dile getirme ya da sorumlu bir konumda ise mağduriyete karar verme çekingenliği. Ancak, kendinizi, partide - devlette çok güvenilir konumda hissediyorsanız size ulaşan mağduriyetleri rahatça dile getirebiliyorsunuz. Bu arada bazı milletvekillerinin referansı ile mağduriyetlerin giderilebildiği gibi bir gözlemim de olmadı değil.
Bölgedeki nisbi sükûneti kalıcı kılmak. Bu önemli. Bölgede güvenlik kuvvetlerinin etkinliği önemli. Ama iş bitmiş değil. Özellikle okullar, çok özel itina istiyor. İHL’ler çoğalmış, ama tüm okullar emeğe muhtaç. Yarınlar için...
Star
YAZIYA YORUM KAT