Kaygı, depresyon ve olumsuz düşüncelerden kurtulma
Dunia Shuaib milyonlarca insanı etkileyen kaygı sorunu ve depresyon gibi hastalıklara karşı önemli tavsiyelerde bulunuyor.
Dunia Shuaib / Genç Müslümanlar
Kaygı, depresyon ve olumsuz düşüncelerden kurtulma
Şimdi, bizler her sabah uyanıyoruz ve telefonumuzu kontrol ediyoruz. Instagram ve Facebook fotoğraflarımız ne kadar beğeni almış, arkadaşlarımızınki ne kadar almış, hatta dost-düşmanlarımızınki ne kadar almış diye bakıyoruz. Sonra Snapchat’e bakıyoruz, arkadaşlarımız ne kadar harika maceralar yaşamışlar diye. Ve herkesin hayatı çok mükemmel gözüküyor. Çoğu zaman bizler kendi yaşamlarımızı sosyal medyada gördüğümüz hayatlarla karşılaştırıyoruz. Sonra da üzülüyoruz. Üzüntümüzü nasıl maskeleyebiliriz ve başkalarına mutlu bir hayat nasıl resmederiz diye düşünüyoruz.
Sosyal medya bizi birazcık takıntılı hale getirmiş durumda. Bu “harika bir hayata sahip olma” algısıyla ilgili olarak. Yaşamlarımızın harika olduğunu hissetmediğimiz zamanda da mutsuz oluyoruz. Üzgün olmamızın birçok nedeni var. Bunlardan birisi de bu hayatın mükemmel olması için yaratılmadığını unutmamız. Bu salondaki herkes, dünya üzerindeki herkes, o ya da bu şekilde bir sınava tabi tutuluyor. Bundan nasıl bu kadar emin olabiliyorum? Çünkü Allah (svt) bu dünyanın Cennet olmadığını çok açık bir şekilde söylüyor. O yüzden mükemmel değil. Ve bize diyor ki: “Andolsun, biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.” (Bakara, 155) “Sizi kesinlikle korku ile test edeceğiz…” diyor.
Korku nedir peki?
Korku bir histir. Allah (svt) bizi duygularımız ile test edecek. Sonra “açlıkla, mal, can ve yiyecek/ürün kayıplarıyla” diyor. Bizi üzüp endişe verebilecek her şey. Ama sonra Allah (svt) bize umut veriyor ve “Sabırlı olanları müjdele!” diyor. Bazen ise şeytan bizi kandırıyor. Bize, eğer üzgün ve endişeli hissediyorsak, bu imanımızın olmadığını gösterir, der. Allah’ın (svt) bize kızgın olduğunu söyler. Ama bu doğru değil. Üzüntü ve endişe, bu hayatın birer parçaları. Üzüntü ve endişe, Allah’ın (svt) bizim içimizde yarattığı doğal duygular.
Her birimiz de bu duyguları tecrübe etmiştir. Belli bir seviyede endişe ve kaygı her birimizin içinde mevcut ve bu tamamen normal. Allah (svt) çok çeşitli sayıda duygu yaratmış. Hepimiz de bu duyguları yaşamışızdır. Peygamberler bile, aleyhimusselam, üzüntü ve endişeyi tecrübe etmiştir. Hepimiz biliyoruz ki, Yakup Peygamber (as), oğlu Yusuf’tan ayrıldığı için çok üzülmüştü. O kadar üzülmüştü ve ağlamıştı ki görme yetisini kaybetmişti. Subhanallah. Yine biliyoruz ki Meryem, Peygamber’in (sav) bize inancını mükemmelleştirdiğini söylediği bir kadın, imanını gerçekten mükemmel kılabilmiş olan birkaç kadından birisi, doğum yaparken o kadar sıkıntılı idi ki, o kadar üzgündü ki, “Keşke bundan önce ölmüş olsaydım da çoktan unutulmuş olsaydım” demişti. Subhanallah.
Hatta biliyoruz ki sevgili Peygamberimiz (sav) de hayatında üzüntüyü tecrübe etmiştir.
Hatta hayatında “‘amul huzn”, “hüzün senesi” denilen bir süreç bile var. Üzüntülü zamanlar geçirdiğimiz zamanlarda da unutmamalıyız ki, Allah (svt) bize önceden söylemiş, doğru, test edileceğimizi söyleyerek uyarmış bizi, ama biliyor musunuz, aynı zamanda şunu da diyor: “Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez.” (Bakara, 286) Allah (svt) bir kimseye kaldırabileceğinden daha fazla yük vermez. O yüzden güçlü olduğunuzu, Allah’ın (svt) bize önümüze çıkan her zorluğu aşabileceğimizi söylediğini ve bu zorlukların bizim onların üstesinden gelebilecek güçte olduğumuzu bildiği için bize verildiğini aklınızdan çıkarmayın. Çünkü bizler çoğu zaman gücümüzü küçümsüyoruz. Ama Allah (svt) bizleri ne kadar dayanıklı ve güçlü yarattığını biliyor.
Şunu da söylemek isterim ki, depresyon, kaygı bozukluğu ve olumsuz düşünceler, üç farklı çeşit rahatsızlıktır. Ama inşallah bu akşam sizinle bize zor zamanlarda yardımcı olacak birkaç ipucu paylaşmak istiyorum. Sizinle biz ya da bir başkası üzüntü, endişe ya da sıkıntılı düşünceler içinde olduklarında yardımcı olabilecek 5 şey paylaşmak istiyorum. Bu 5 ipucu hem Kur’an’dan hem de Peygamber’in (sav) sünnetinden olmakla birlikte en son yapılan bilimsel ve psikolojik araştırmalar tarafından da desteklenir vaziyette. Hayatta bizim kontrol edemeyeceğimiz bir sürü faktör de var. Ancak bu şeyler bizim şu anda yapmaya başlayabileceğimiz şeyler. Bu salondaki herkes de bunları yapabilir. Nasıl olduğunu da göstereceğim inşallah.
Bunlardan ilki: Nefesiniz.
Bunun biraz kulağa garip geldiğinin farkındayım, çünkü “Dünya kardeşim, hepimiz nefes alıyoruz zaten şu anda” diyorsunuz. Ancak en yeni bilimsel bulgular devrimsel nitelikte. Bizler hislerimizi ve duygularımızı nefeslerimizi kullanarak değiştirebiliriz. Bana inanmıyorsunuz şimdi, ancak araştırmaya göre, belli nefes alma şekilleri depresyon ve kaygı karşısında son derece etkili ve yardımcı oluyor. Hepinize nasıl olduğunu göstermek istiyorum. Hepinizden ayağa kalkmanızı isteyebilir miyim? Teşekkürler. Allah razı olsun.
Sizden bir elinizi göğsünüze bir elinizi de karnınıza koymanızı rica edebilir miyim? Bismillah. Üçe kadar saydığımda, şimdi değil, üçe kadar saydığımda, burnunuzdan nefes almanızı isteyeceğim ve beş saniye tutacağım. Nefesinizi de beş saniye tutacaksınız. Koca bir nefes alacaksınız beş saniye boyunca, şöyle yani. Tamam mı? Sonra da onu beş saniye tutmanızı isteyeceğim, işareti vereceğim. Sonra da o nefesi beş saniye boyunca yavaşça vermenizi isteyeceğim, tamam mı? Tamam mı? Tamam. Bismillah. Bir, iki, üç, nefes alın, bir, iki, üç, dört, beş, tutun şimdi. Bir, iki, üç, dört, beş. Yavaşça verin, bir, iki, üç, dört, beş.
Çok basit değil mi? Ancak araştırma gösteriyor ki bunu beş kere yapmak, sadece nefes almak, tutmak, vermek, tutmak, beş kere, kaygı ve üzüntü seviyenizi düşürebiliyor. Subhanallah, Jazakumullahu hayran, Allah razı olsun. Yani bunu beş kere yapmanın oldukça faydası var, nefesinizi kullanmayı öğrenmek de çok güçlü bir araç ve bu güçlü araçla ilgili harika olan ne biliyor musunuz? Zaten nefes alıyorsunuz, ücretsiz, kolay, herhangi bir ekipman veya dışarıdan bir şey gerektirmiyor ve istediğiniz herhangi bir zamanda ve yerde yapabiliyorsunuz inşallah. İki… Beş şey paylaşacağım demiştim, ilki nefes almaydı.
İkincisi ise Allah’a (svt) yönelmek.
Namaz, dua ve Kuran ile. Birçok araştırma, ki bunlar seküler, bilimsel araştırmalar, gösteriyor ki dua depresyon ve endişe hislerini azaltmaya yardımcı oluyor. Subhanallah. Hepimiz biliyoruz ki Peygamber (sav) üzüntü duyduğu zaman, endişeli olduğu zaman ya da bir zorluk yaşıyorsa namaza koşardı. Değil mi? Mesela Peygambere (sav) Ayşe (ra) tarafından “Ya Rasulallah, hayatındaki en üzücü en zor gün, zaman neydi?” diye sorulduğunda, bunun Hatice’nin (r.anha), sonra amcasının vefat ettiği, Taif’e İslam’ı anlatmaya gittiğinde onunla dalga geçtikleri ve onu taşladıkları zaman olduğunu söylüyor.
Hayatının en zor zamanının o olduğunu söylüyor. Ama bu zor zamanlardan hemen sonra Allah’ın (svt) Peygamber’e (sav) ve hepimize endişe, üzüntü, depresyon ve olumsuz düşünce ve hisler için nihai çözümü verdiğini biliyor muydunuz? Bu da bizim günlük beş vakit namazımız işte. Taif’ten hemen sonra, Allah (svt) Peygamber’i (sav) İsra ve Mirac’a davet etti. Ve Allah (svt) Peygambere günlük beş vakit namazı verip bunların zamanını söyledi. Ve bu namazlar o kadar etkililer ki. Subhanallah. Sadece namazınız, özellikle de günün belli zamanlarında. Üzüntüyü tedavi etmede o kadar etkililer ki.
Dua da aynı şekilde çok etkili bir araç. Hepimiz biliyoruz bunu değil mi? Hepimiz dua ile ilgili dersleri duyduk. Hepinizden gözünüzü kapatmanızı istiyorum bir. Hepinizi göremiyorum ışıklardan dolayı ama hepinizin gözünü kapattığına güveniyorum. Sizi son zamanlarda üzen veya endişe veren bir şeyi düşünmenizi istiyorum. Belki kan tahlilinizin sonuçları sizi endişelendirdi, ya da eşinizin işini kaybetmesi sizi üzdü, belki gelecek bir sınav sizi endişelendiriyor. Her ne ise, bu arada gözünüz kapalı mı? Güzel.
Şimdi sizden bu harika ayeti bir düşünmenizi istiyorum. “Rabbiniz dedi ki: ‘Bana dua edin, size icabet edeyim…” (Mumin, 60) “Rabbiniz dedi ki: Bana dua edin, size icabet edeyim…” Allah (svt) şu anda sizi duyuyor. Peygamber (sav) de bize Allah’ın (svt) çok haya ve kerem sahibi olduğunu söylüyor. Biz O’ndan bir şey istediğimizde onu vermemek istemeyeceğini söylüyor. Ayrıca cömert olduğunu ve istediğimizden fazlasını vereceğini söylüyor. O yüzden sizden şu anda bir dua etmenizi istiyorum. Allah’tan isteyin. Çünkü her birimiz bir zorluktan geçiyor. Ben de sizin Allah’ın (svt) sizi duyduğundan emin olmanızı istiyorum. Allah’ın (svt) size cevap vereceğine.
Peygamberin (sav) her sabah ve her akşam Allah’a dua ettiğini, ondan onu depresyon ve endişeden korumasını istediğini biliyor muydunuz?
Bize de her gün aynı şeyi yapmamızı öğretmiş. Bir keresinde üzgün ve kaygılı bir adam görmüştü, “Söylediğin zaman Allah’ın endişeni alacağı, elini rahatlatacağı bir şey söyleyeyim mi sana?” diye sordu ona. Adam da “Tabii ki, söyle ya Rasulallah (sav),” dedi. Peygamber (sav) de dedi ki: “Bunu her gün ve her akşam söyle:”, “Allah’ım endişe ve üzüntüden sana sığınıyorum, Allah’ım acizlik ve tembellikten sana sığınıyorum, Allah’ım korkaklık ve cimrilikten sana sığınıyorum, Allah’ım borçların bunaltmasından ve insanların zulmünden sana sığınıyorum. Subhanallah. Sonra Peygamberin bu duayı öğrettiği sahabe de diyor ki: Peygamberin (sav) bu önerisini yaptım, yemin ederim Allah (svt) endişemi azaltıp yükümü azalttı. Subhanallah.
Kur’an’ı okumak ve üzerinde düşünmek için bir zaman ayırın. Allah (svt) Kur’an’a tedavi, şifa diyor. Onun Kalpleri tedavi ettiğini söylüyor. Günlük olarak Kur’an’a bağlanın. Subhanallah, Ramazan yaklaşıyor. Ramazan Kur’an ayıdır. Şimdiden başladığınıza emin olun, günlük bir ayet bile olsa. Bu ilişkiyi “Kalplerin tedavi edicisi” ile kurun. Kur’an ile.
Üç: İyi olanı arayın.
Bunu yaptığınızda, sizi temin ediyorum, o daha da artacak. Her birimize birçok yönden nimet verilmiştir. Şeytan ise bize fısıldar ve hayatımızda kötü giden her ne var ise ona odaklanıp dikkat vermemize ve doğru giden diğer tüm şeyleri unutturmaya çalışır. O yüzden, iyi olana dikkatinizi verin ve onu cidden arayın. Hayatınızdaki nimetleri düşünüp onlara şükredin. Şükretmenin mental ve duygusal sağlığımız için inanılmaz faydalı olduğunu gösteren bir sürü araştırma var. Özellikle de depresyon ve endişe için çok yardımcı olan bir şey. Şükür ettiğimiz zaman beynimizdeki dopamin ve serotonin hormonlarının artmasını sağlıyoruz, bu da bizim daha mutlu olmamıza vesile oluyor. Ve eğer hayatınızda olan iyi bir şeyi düşünemiyorsanız şu müthiş hadisi hatırlatacağım size. Peygamber (sav) diyor ki:
“Yorgunluk, sürekli hastalık, tasa, keder, sıkıntı ve gamdan, ayağına batan dikene varıncaya kadar müslümanın başına gelen her şeyi, Allah, onun hatalarını bağışlamaya vesile kılar.” (Buhârî, Merdâ1, 3; Müslim, Birr 49)
O yüzden zor bir zamandan geçiyorsanız ve şükredecek bir şey düşünemiyorsanız bile, bu zor zamanlardan geçiyorken günahlarınız silindiği için şükredin. Elhamdulillah. Ve unutmayın ki Allah (svt) ilan ediyor, duyuruyor ki, “Andolsun, eğer şükrederseniz gerçekten size arttırırım.” (İbrahim, 7) Eğer ki şükrederseniz, sizi kesinlikle artıracağım. Elhamdulillah.
Dört: Gülümseyin.
Birçok araştırma gösteriyor ki, zorla bile gülümserseniz, bu sizin ruh halinizi değiştirebilir.
Hatta bir araştırmadaki kişilere ağızlarına dudaklarını yukarı çıkarmaya zorlayacak bir şey konmaları isteniyor, o araştırmanın sonucu olarak bulunuyor ki, bu zorla gülümsemede bile, ağızlarında bir plastik bir şey bile olsa, o kişilerin ruh halleri değişiyor ve daha mutlu oluyorlar, zorla bile olsa gülümseyerek. Hatta Peygamber (sav) bize diyor ki,hiçbir iyiliği küçümsemeyin. “Din kardeşini güler yüzle karşılamak gibi bir iyiliği bile sakın küçük görme.” (Tirmizî, Birr, 36) Subhanallah, ben bunu ilk elden tecrübe de ettim aslında.
Birkaç yıl önce, kendi bölgemdeki toplanma yerine gidiyordum bir ders vermek için. Çok dürüst olayım, korkunç bir gün geçiriyordum ve çok üzgündüm. Oraya vardığımda da “Allah’ım, şu an bunu yapmak hiç istemiyorum ama yapmak zorundayım” diye düşünüyordum. Sonra arabamdan çıktım, yürüyorum, kapıya yaklaştığımda küçük bir kız beni gördü, kapıya koştu ve kapıyı açtı, yüzünde de kocaman bir gülücük vardı. Ben de geri gülümsememekten utandım, çekindim ve ben de gülümsedim. Birkaç dakika sonra ise artık üzgün olmadığımı fark ettim. O yüzden şunu unutmayın, şu anda gülümseme gücünüz varsa yapın, gülümseyin, deneyin ve unutmayın gülümsemek sadakadır, değil mi? Çünkü Peygamber (sav) bir kardeşinize karşı gülümsemek sadakadır diyor.
Son olarak beş: Sevdiklerinizle zaman geçirin.
Aile desteği o kadar önemli ki. Peygamber de (sav) endişeli, korkulu, kaygılı hissettiği zaman, kime giderdi? Hatice’ye (r.anha) giderdi. O desteği onda bulurdu. Allah bizleri sosyal yaratıklar olarak yaratmış. Üzgün hissediyorsan birisiyle konuş. Çok ilginç bir araştırma okudum yakın bir zamanda. Buna göre tanıdığın, umursadığın birisinin bir dokunuşu bir antidepresan kadar etkili olabiliyor. Doğum sonrası depresyonu yaşayan kadınlarla yapmışlar bu araştırmayı ve kocalarının onlara sarılmasını, dokunmasını sağlamışlar, sonra da o kişileri gözlemlemişler. Çok önemli ve ilginç sonuçlara ulaşmışlar. Söz konusu kadınlardaki depresyonun azaldığını görmüşler. Subhanallah.
Bir başka okuduğum araştırmada MR cihazına giren insanlara ayaklarına elektrik vereceklerini ve bunun can acıtacağını söylüyorlar. Kimse etraflarında değilken ve elektrik verildiklerinde çok acı veriyor. Bir yabancı onlarla iken ve ellerini tutarken de çok acı veriyor. Ama sevdikleri birisini yanlarına getirip onlar ellerini tuttuklarında beyindeki acıyı işleyen kısım daha önceki gibi aydınlanmıyor. Yani görüyorlar ki fiziksel bir dokunuş oldukça etkili oluyor. Subhanallah, vücudumuzda dokunulduğumuzda iyi hissetmemize vesile olan o kadar çok kimyasal var ki, oksitosin gibi. Düşünün bir, Peygamber (sav) sahabelerine ve sevdiklerine sarılır, el sıkışır ve kucaklaşırdı onlarla. Bizler de Müslümanlar olarak ne yapmaya teşvik ediliyoruz? El sıkışmaya. Değil mi? Peygamber (sav) diyor ki birinin elini sıktığınızda günahlarınız dökülür. Subhanallah.
Ama şunu unutmayın…
Eğer bu ipuçları yardımcı olmazsa, bu şeyleri yaptıysanız ve yine de üzüntünüz, endişeniz, kaygınız, olumsuz düşünce ve duygularınız devam ediyorsa ve size baskın geliyorsa, hayatınızı ve ilişkilerinizi etkileyecek seviyedeyse, işinizi, okulunuzu etkiliyorsa, sosyal hayatınızı, uykunuzu ve yeme alışkanlıklarınızı etkiliyorsa, önceden sevdiğiniz şeyleri etkiliyorsa, önceden bir şeyleri yapmayı seviyorsanız ama artık hiçbir şey yapmak istemiyorsanız, lütfen, lütfen, lütfen, lütfen birisine danışın. Bir ruh sağlığı profesyoneline danışın, lisanslı olduklarına emin olun. Bilin ki inşallah size yardım edebilirler. Çünkü Allah (svt) ve Peygamber (sav) bize öğretiyor ki her bir hastalık için ne vardır? Şifa vardır.
Ve bilin ki depresyon da diğer psikolojik rahatsızlıklar gibi fiziksel, hormonel veya kimyasal dengesizlikten kaynaklanabiliyor. Aynı şekilde mesela hipertiroidizme sahip birisi hormonel bir dengesizliğe sahip olup bir endokrinologa gidiyorsa, bundan kötü hissetmiyorsa, gitmeye tereddüt etmiyorsa, biz de ruh sağlığımızla ilgili tereddüt etmemeliyiz. Aklımız Allah’ın (svt) bize harika bir emaneti ve bizi bundan dolayı sorgulayacak. Allah’tan (svt) o çok güzel isimleri ve kusursuz sıfatlarıyla istiyorum ki Kur’an’ı hepimiz için bir tedavi kılsın. Allah’tan (svt) bize üzüntümüz yerine mutluluk ve neşe, endişemiz yerine iç rahatlığı vermesini diliyorum. Bizi nasıl bu gece burada topladıysa yine hepimizi Cennet-ül Firdevs’te Peygamber (sav) ile toplaması için dua ediyorum.
HABERE YORUM KAT