Kavmiyetçilik cehennem çukurlarından bir çukurdur
Müslüman olan, Müslüman kalmak ve Müslümanca ölmek isteyen Müslüman arar. İnsanı mensup olduğu ırkı değil, ırkçılığı yorar. Kavmiyetçilik/ırkçılık yapanlara sulhu salah atmosferi dar!
Mustafa Çelik / Yeni Akit
Kavmiyetçilik, cehennem çukurlarından bir çukurdur. Bu çukura düşenler ferd, aile, cemiyet ve devlet seviyesinde mutlak manada İslâm nizamına dönmedikleri müddetçe bir daha bu çukurdan çıkamazlar. Bir memleketi, bir ülkeyi esir edinmek istiyorsanız, o memleketi, o ülkeyi kavmiyetçi, ırkçı, kafatasçı yapmanız yeterlidir. Kavmiyetçilik, ırkçılık, istilâya, esarete çıkarılmış bir davetiyedir.
Kavmiyetçilik zulümdeki eşitliğin kavgasıdır. Kavmiyetçilik, kavmiyetçilikten başkasını doğurmaz. Üstün ırk kavgası zulüm ve zalimliktir. “Üstün ırk” zihniyeti, Yahudileşen İsrailoğullar’ından beşeriyete miras kaldı. Tarih boyunca kavmiyetçilik, Siyonist Yahudilerin ekmek kapısı olmuştur. Dünyadaki bütün kavmiyetçi hareketler, Siyonist Yahudi Lobisinde buluşurlar.
Dünyadaki bütün kavmiyetçi hareketleri Siyonist Yahudiler finanse etmektedirler. Siyonist Yahudilerin hedefi; dünyanın efendileri, yönetenleri, yönlendirenleri olmaktır. Kavmiyetçiliğe müptela olmuşsanız zulmeden zalimleri sevmeye, mazlumlardan da nefret etmeye başlarsınız. Türkiye’de Suriyeli Müslüman kardeşlerimize gösterilen tepkinin ve saldırıların ana sebebi budur.
İslâm insanları cehenneme değil cennete çağırır. İslâm’ın çağrısında ırkçılığın, kavmiyetçiliğin yeri yoktur. Cündeb b. Abdullah el-Becelî (ra)’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
“Kim kavmiyetçilik/ırkçılık propagandası yaparak veya kabileciliğe/ırkçılığa destek vererek yoldan çıkmış bir topluluğun bayrağı altında öldürülürse, onun ölümü câhiliye ehlinin ölümü gibidir.” (Sahih-i Müslim, İmâre, 57)
Cübeyr b. Mut’im (ra)’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kavmiyetçiliğe/Irkçılığa çağıran bizden değildir. Irkçılık davası uğruna savaşan bizden değildir. Irkçılık davası uğruna ölen bizden değildir.” (Sünen-i Ebû Dâvûd, Edeb, 111-112)
İbn Ömer (ra)’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav), Mekke’nin fethi günü insanlara bir hutbe vererek şöyle buyurmuştur: “Ey İnsanlar! Allah sizden câhiliye gururunu ve atalarla övünme âdetini gidermiştir. İnsanlar iki gruptur: İyi, takva sahibi, Allah katında değerli kişi ve günahkâr, bedbaht, Allah katında değersiz kişi. İnsanlar Âdem’in çocuklarıdır. Ve Allah Âdem’i topraktan yaratmıştır…” (Sünen-i Tirmizî, Tefsîru”l-Kur’ân, 49; D5116 Ebû Dâvûd, Edeb, 110-111)
Görüldüğü gibi, Peygamberimizin sünnet ve siretinde kavmiyetçiliğe/ırkçılığa yer yoktur. Kavmiyetçilik, ırkçılık yapanlar, Peygamber (sav) ve sahabesinin yapmadığı bir şeyi yapmaktadırlar. Bilindiği gibi, farklı bir ırk veya etnik kökene sahip oldukları için diğer insanlara uygulanan ön yargı, ayrımcılık veya düşmanlık ırkçılıktır. İslâm dini kavmiyetçiliği/ırkçılığı kardeşlikle imha etmiştir.
“Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir cehennem çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.” (Âl-i İmran Sûresi/103)
Dikkat edilirse, Allahû Teâla bizi Hablullah merkezli kardeşlikle cehennem çukuruna düşmekten kurtarmıştır. Bu âyetten açıkça anlıyoruz ki; Hablullah merkez edinmeyen ve kardeşliği önemsemeyenlerin düşecekleri çukurun adı kavmiyetçiliktir/ırkçılıktır. Müslüman olarak imanınızı ırkınızdan üstün tutmuyorsanız, sizin dünyanız da, âhiretiniz de cehennem olacaktır.
Biz Hablullah’a tutunmuş Müslümanlarız. Hangi ırka karşı yapılırsa yapılsın, kim yaparsa yapsın, ırkçılık yapan bizden değildir, biz de onlardan değiliz. Vakit ulustan, ulusçuluktan ümmete ve hilafete geçiş vaktidir. Ulusçuluk coğrafyamızı yaktı ve yıktı. Halen de yakmaya ve yıkmaya devam ediyor. Allah’ın üzerimizdeki kardeşlik nimetini hatırlayalım. Müslümanlar olarak Türk’ü, Kürd’ü, Arab’ı, Çerkez’i, Laz’ı, Boşnak’ı hepimiz kardeşiz bu kavga ne diye? Farkında mısınız birbirimize düşman olduk İslâm’ı bırakıp demokrasi diye diye..
Kavmiyetçilik/ırkçılık, tek ümmet inancına sahip olan Müslümanlara kurulmuş kadim bir tuzaktır. Gözü ümmette değil ırkçılıkta olanın ayağı tuzaktan kurtulmaz. Yüzlerini kıbleye çeviren Müslümanlar kalplerini birbirlerine çevirmezlerse bu tuzağa düşmeye mahkûmdurlar. Ümmet-i Muhammed’in vicdanını kendi vicdanında taşımıyorsan sakın kendini ümmet-i Muhammed’den sayma. Irkımız, mezhebimiz, meşrebimiz, rengimiz, cüzdanımız farklı olabilir ama dinimiz ve ümmetimiz farklı olamaz. Irkımızın üstünlük kavgasını vermekle övünmekten vazgeçersek Allah’ın lütfunu görür cehennemi bir hayat yaşamaktan kurtuluruz.
Müslüman olan, Müslüman kalmak ve Müslümanca ölmek isteyen Müslüman arar. İnsanı mensup olduğu ırkı değil, ırkçılığı yorar. Kavmiyetçilik/ırkçılık yapanlara sulhu salah atmosferi dar!
Kavmiyetçilerin, ırkçıların saldırısına uğramak, İblis›in, Nemrut’un Firavun’un, Âl-i Firavun’un, Karun’un, Ebu Cehil’in, Ebu Leheb’in saldırısına uğramaktan farksızıdır. Bir kişiyi, kavmi ırkından ötürü hor ve hakir görmek, cehennemlik olmak için yeterli bir sebeptir. Hakeza ırkçılık yapanların yanında durmak, onlara velev ki miskal-i zerre kadar yardımda bulunmakta yeterli bir sebeptir.
HABERE YORUM KAT