1. YAZARLAR

  2. Hasan Cemal

  3. Katliamlarla barış yolu hiç açılmadı!
Hasan Cemal

Hasan Cemal

Yazarın Tüm Yazıları >

Katliamlarla barış yolu hiç açılmadı!

30 Aralık 2008 Salı 04:53A+A-

İsrail’in son Gazze saldırısı bir katliamdır; hangi gerekçe öne sürülürse sürülsün, lanetlenmesi gereken bir kıyımdır.
Kıyımlarla barış yolu açılmaz.
Şiddet şiddeti getirir çünkü.
Şiddetin kısır döngüsünde cehennem kuyuları derinleşir, o kadar.
Radikalizm güçlenir.
Terör ve şiddet semirir.
Geçmişin dersleri böyle der.
Biliyoruz, HAMAS barış meleği bir örgüt değil. HAMAS’ın İsrail’deki sivil hedefleri vuran şiddet ve terör eylemleri de barışa hizmet etmeyen, elbette kınanması gereken saldırılardır.
Ancak şunu herkes iyi bilsin:
Barış, HAMAS’ı görmezlikten gelen politikalarla, Filistinlilerin yoksulluk ve acılarını derinleştirmekten başka işe yaramayan İsrail füze ve tanklarıyla bu trajedi yüklü toprakların kapısını hiç bir zaman çalmaz, çalamaz.
Barış gerçekten isteniyorsa, öncelik, hiçbir ölçü tanımayan İsrail saldırganlığına dur demektir.
2006 yılının Mart ayıydı.
Filistin’de, Batı Şeria’nın Ramallah kentinde HAMAS’ı konuşmuştum Birzeit Üniversitesi’nde.
* * *
Medya bölümünün başkanı genç bir kadın,  İnam El-Obeidi.
Hoşsohbet, güler yüzlü. 
Bir ara Hamas’ın daha da radikalleşmesinden söz edince, yüzü birden değişiyor, “Hep aynı terane!” dedikten sonra ekliyor:
“Delirtmeyin insanı!”
Tepkisini şöyle sürdürüyor:
“Hamas, terörizm, radikalizm! Hep aynı terane, hiç değişmiyor. Aynı zamanda çok sıkıcı. Bırakın bu sözleri. İşgal işgaldir! İşgalin olduğu yerde de direniş vardır, şöyle ya da böyle direniş... Burada insanlar uzun yıllardır acı çekiyor, acı... Ve direniyor. Terör ne demek, delirtmeyin insanı...”
Konuşturmuyor beni.
Şu sözleri içimi acıtıyor:
“Bak sevgili arkadaşım! Sen işgal nedir bilir misin, hiç yaşadın mı işgal altında? Sanmıyorum. İşgal altında yaşamak nedir, hissedebilir misin? Bilemiyorum. Ben nefret ediyorum, kendi vatanımda askeri kontrol noktalarından geçe geçe yaşamayı... İşgal insanın boğazını sıkıyor. Boğulur gibi oluyoruz. Barışı düşünmek mi? Düşünemiyoruz ki. Bak arkadaş, biz de Mozart dinlemeyi severiz. Aşkı severiz. Barışı severiz. Ama barışı düşünemiyoruz ki acı çekmekten... Güzel tatilleri, boş zamanlarımızı planlamak istiyoruz biz de, ama yapamıyoruz ki... İşgal altındaki bu hayat bize güzel şeyleri düşündürtmüyor.”
Yine 2006 yılı Mart ayıydı.
Ramallah’ta HAMAS’ın Batı Şeria sözcüsüyle de konuşmuştum.
Ferhad Esad, simsiyah sakallı.
1980’de Müslüman Kardeşler örgütüne üye olmuş. Filistin’deki örgüt, 1987’de Hamas adını almış...
Dikkatimi çekiyor.
Ferhad Esad önce Müslüman Kardeşler’i anlatarak benimle sohbetini başlatıyor. Arap dünyasının en büyük, en güçlü örgütü olarak niteliyor Müslüman Kardeşler’i. “Ürdün’de, Mısır’da, Suudi Arabistan’da, Kuveyt’te, Irak’ta, tabii Türkiye’de de varız” diyor, devam ediyor:
“Bugün Mısır, Ürdün ve Suriye’de serbest seçimler olsa, Müslüman Kardeşler kazanır. Bir yerdeki başarı, başka yerlerde de Müslüman Kardeşler’in popülaritesini artırır. Filistin’deki Müslüman Kardeşler Hamaslı olarak, Filistinli olarak çalışır, Ürdün’deki Ürdünlü olarak. Ama aralarında dayanışma vardır, işbirliği vardır.”
Hamas’ın sürgünde, Suriye’de yaşayan lideri Halid Meşal’in Ankara ziyaretini önemsediklerini belirtiyor
Sık sık Hazreti Muhammed’den aktarmalar yapıyor. ‘Filistin anavatanı’ndan söz ediyor. Bunun içine bütün İsrail’i de, büyük ölçüde Ürdün’ü de koyuyor.
“Biz İsrail deyince, işgal anlarız. İsrail’den söz etmek bizim için işgalden söz etmektir. Biz işgale direniyoruz” sözlerini özellikle vurguluyor, devletinin varlığını tümüyle reddeden bir söylemi var. “1948’den bu yana işgal altındayız” sözü bunun bir ürünü...
İsrail’le müzakere masasına oturabilmenin koşullarını ise şöyle sıralıyor:
“İsrail 1967 sınırlarına çekilir; Doğu Kudüs’ü de bırakır; Yahudi yerleşim birimlerini boşaltır; hapistekileri salar; Filistinli mültecilerin haklarını kabul eder. Bunları yapar, biz de o zaman ‘hudna’yı, büyük ateşkesi uzatır, masaya otururuz.”
Kısacası:
İsrail’in evet diyemeyeceği önkoşullar... (Milliyet’in 2006 Mart ayı içinde çıkan “İsrail’de Sancılı Seçim” başlıklı sekiz yazımdan biri)
* * *
Evet, bu topraklar acı yüklü.
Filistinlilerin de meşru acıları var.
Yahudilerin de meşru acıları var.
Anlaşılan o ki, taraflar yeterince acı çektiklerinin farkına varıncaya kadar, birbirlerinin acılarını da anlayıncaya kadar barış gelmeyecek bu trajedi yüklü bu topraklara...

MİLLİYET

YAZIYA YORUM KAT