Katilin Adını Telaffuz Etmeye Yine Cesaret Edemediler
İdlib’deki gelişmeler karşısında Kemal Kılıçdaroğlu “bana Esed cinayet işliyor dedirtemezsiniz” mantığıyla hareket etmeyi sürdürürken Meral Akşener ise bu kez fanatik ulusalcı arkadaşlarının etkisinden kurtulabilmiş gibi birkaç cümle kurabildi.
HAKSÖZ-HABER
Suriye milyonlarca insanın yarım asırdır Baas rejimi altında eziyet çektiği, işkence gördüğü ve katliama maruz kaldığı bir ülke değil ulusalcı söyleme ait klişe bir söylemle sadece “bataklık”tan ibaret hala. Ne yakılıp yıkılan şehirler ne de bu şehirlerin enkazı altına gömülen yüz binleri umursuyorlar.
Türkiye’nin İdlib’teki Taftanaz Askeri Gözlem ve Kontrol Noktasına Rusya ve İran destekli Esed rejimi tarafından yapılan saldırı neticesinde beş askerin hayatını kaybetmesi ve beş askerin de yaralanması CHP ve İYİ Parti cephesinde hemen hiçbir sarsıntıya yol açmamış gözüküyor. Suriye halkını Esed rejimi tarafından başı ezilmesi gereken nankörler veya Türkiye tarafından sınırdan içeri sokulmaması gereken zararlı unsurlar olarak gören CHP ve İYİ Parti’nin 5 askerin katledilmesi karşısında dahi meseleye getirmeye kalkıştıkları izah zerre miktarı değişmedi.
“Bana, ‘Esed Katil’ Dedirtemezsiniz”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis’te partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“İdlib’ten şehitlerimiz geldi. Piyade Uzman Onbaşı Fatih Saylak, Piyade Uzman Onbaşı İbrahim Halil Açıkgöz, Piyade Uzman Onbaşı İbrahim Albayrak, Piyade Uzman Onbaşı Enes Alper ve Piyade Uzman Onbaşı Davut Özcan. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.
Onlar bizim onurumuz, onlar bizim gururumuz. Onlar bu güzel vatanda hepimiz rahat yaşayalım diye canlarını feda ettiler.”
Evet, elbette rahmet dilemek, onur bilmek, takdir etmek hepsi güzel de peki bu beş genç insanı kimler katletti? CHP lideri Kılıçdaroğlu mutad olduğu üzere “bana Esed cinayet işliyor dedirtemezsiniz” mantığıyla hareket ediyor yine.
Kılıçdaroğlu ve CHP kadroları ne Beşşar Esed’in işlediği yıkım ve katliamlara yönelik en küçük bir eleştiri yapabiliyor ne de Suriye halkının yaşadığı mazlumiyeti gidermek üzere ufak da olsa bir teklifte bulunuyorlar. Anlaşılan CHP açısından katili dokunulmaz kılmayı, cinayet ve yıkımı meşru görmeyi, tehciri mazur bilmeyi meşrep edinmişler.
Hakkını yemeyelim İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener son saldırı karşısında biraz kendisine gelmiş, Ümit Özdağ ve Lütfi Türkkan gibi fanatik ulusalcı arkadaşlarının etkisinden kurtulabilmiş gibi birkaç cümle kurabildi.
“Lafı Uzatmayın, Gereğini Yapın”
İYİ Parti’nin Meclis’teki grup toplantısında konuşan Akşener’in konuya ilişkin açıklamalarda şu cümleler öne çıkıyordu:
“Maalesef yeni haftaya yeni bir acıyla girdik. İdlib’teki saldırıda 5 Mehmedimizi şehit verdik. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Bu olayın ardından yapılan açıklama ise geçen haftaki açıklamanın aynısıydı. Saldırı noktaları ateş destek vasıtalarıyla ateş altına alınmış ve gerekli cevap verilmiş. Devletin sözüne inanmak zorundayız ancak bu inancımız tahammül sınırlarını zorlayan bir noktaya geldiğimiz gerçeğini ortadan kaldırmıyor.
Evet, artık tahammülümüz kalmadı. Bu iş öyle açıklamayla falan olmaz, ülkemizi soktuğunuz Suriye bataklığında Mehmedimiz can veriyor. Siz nasıl daha neyi bekliyorsunuz? Diplomasi seçeneği elbette kıyıda durmalı ama Mehmedim toprağa düşerken ve bunu bir devletin askeri yaparken lafı uzatmanın anlamı yok. Mikrofon delikanlılığını artık bırakın ve gereğini yapın.”
Evet, Akşener de önce şehitlere rahmet dileyerek giriş yaptı konuşmasına. Lakin Hükümet tarafından bir önceki saldırı sonrasında yapılan açıklamalara benzeyen “gerekli cevap verilmiştir” beyanlarını yetersiz bulduğunu da ilan etti. Bir hafta içerisinde İdlib’te Türkiye’nin askeri varlığına yönelik saldırılara karşı tahammülün kalmadığını vurgulayan Akşener enteresan bir çıkış yaparak Hükümeti gereğini yapmaya davet ediyor. “Diplomasi seçeneği bir kıyıda dursun” dedikten sonra Akşener şöyle ekliyor: “lafı uzatmanın anlamı yok”. İYİ Parti açısından Suriye politikasından bir kırılmaya işaret eder mi bilemeyiz ama Akşener katliamın faili olarak ismini anmasa bile ortağı Kılıçdaroğlu’ndan ayrışarak “bunu bir devletin askeri yaparken” Esed rejimini kast ediyordu.
CHP’nin iflah olmaz Esedçiliği, Baas rejimi yandaşlığı ve İslami toplumsal hareketlere düşmanlığı değişecek gibi gözükmüyor. Ancak kuruluş sürecinden bu yana Suriye politikası ve Türkiye’deki muhacirler üzerinden Hükümeti yıpratıp itibarsızlaştırmayı temel strateji olarak benimseyen Meral Akşener, lideri olduğu İYİ Parti’yi Ümit Özdağ-Lütfi Türkkan gibi fanatik ulusalcıların kontrolünde mi yoksa biraz olsun insani-ahlaki çizgide mi yönetmeye çalışacağını zaman gösterecek.
HABERE YORUM KAT