
Katil Netanyahu'nun kendi istihbarat başkanıyla mücadelesi
Netanyahu savaş boyunca, Savaş Kabinesi'ni çökertmekten eski Savunma Bakanı'nı tasfiye edip yerine tecrübesiz bir sadık adam getirmeye kadar tüm rakiplerini temizlemekle uğraştı.
Robert Inlakesh'in MEMO’da yayınlanan yazısı, Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun iç istihbarat servisi Şin Bet'in başkanı Ronen Bar ile süregelen kavgası İsrail'de bir dizi krize neden olmakla kalmayıp Gazze'deki ateşkes görüşmelerinin seyrini de doğrudan etkiliyor olabilir.
Mart ayı sonunda İsrail lideri Şin Bet başkanını görevden almaya karar verdiğinde, bu hamle Netanyahu'nun iktidar koalisyonu ile kendi istihbarat camiasının unsurları arasında büyük bir çatışmayı tetikledi.
İsrail Yüksek Mahkemesi, İsrail Knesset tarafından oylanan Bar'ın görevden alınması kararını engellemek için devreye girerken, İbrani medyasında Netanyahu ile ilgili, özellikle İsrail Başbakanı'nın yardımcılarını ilgilendiren bir dizi skandal patlak vermeye başladı.
İsrail muhalefeti tarafından da desteklenen sokak protestoları başladı ve hatta eski Shin Bet Başkan Yardımcısı Yisrael Hasson, Netanyahu'yu “sorumlu bir yetişkin” gibi davranmayı reddetmekle ve güvenlik kabinesinden bir sızıntıyı araştırmasını istemekle suçlamak için ortaya çıktı. Bu hikâye de tıpkı ‘Katargate’ gibi İsrail yerel basınını ele geçirmiş durumda.
İsrail Yüksek Mahkemesi tarafından engellenen ve hükümeti yargı alanına sürükleme tehdidinde bulunan Ronen Bar'ın kovulması kararının, İsrail liderine yöneltilen ifşaat ve suçlamaların dalga dalga yayılmasına neden olduğunu söylemek yeterli olacaktır.
Peki Bunun Gazze ile Ne İlgisi Var?
Netanyahu 18 Mart'ta Gazze'deki ateşkesi bozma kararı aldı. 19 Ocak'ta ateşkes anlaşmasını protesto etmek için İsrail Güvenlik Bakanlığı görevinden istifa eden Itamar Ben-Gvir de aynı gün bakanlık görevine geri döndü.
Netanyahu, Ekim 2023'te Gazze'ye yönelik savaşın başlamasından bu yana istihbarat teşkilatlarının başkanlarıyla sık sık tartışmaya girmiş, hatta başlangıçta Hamas liderliğindeki saldırıyla başa çıkılamamasından onları sorumlu tutmuştu. Bu gerginlikler zaman içinde, özellikle de geçtiğimiz aylarda daha da şiddetlendi.
Ben-Gvir'in burada ne ilgisi var? Geçmişte Netanyahu, yardımcılarının karıştığı ulusal skandallarla uğraşırken, Shin Bet soruşturmalarının hepsinin sızdırılan bilgilerle ilgili olması nedeniyle herhangi bir kişisel sorumluluktan kaçmayı başardı.
Başbakanın sorumlu tutulabilmesi için İsrail polisinin bir rol oynaması ve kanıt bulması gerekiyordu. Ancak Ben-Gvir'in Güvenlik Bakanı olması, İsrail polisinin Netanyahu'nun şahsına yönelik böyle bir soruşturma başlatmasını engelledi.
Dolayısıyla İsrail lideri 20 Mart'ta, Gazze savaşını yeniden başlatmasının üzerinden 48 saat geçmeden Şin Bet Şefini kovmaya karar verdiğinde Ben-Gvir Güvenlik Bakanı olarak görevine geri dönmüştü. Bu durum Binyamin Netanyahu'nun siyasi bekası için önemliydi çünkü ateşkes devam ederse Ben-Gvir'in görevine geri dönmeyeceğini biliyordu ve kendi mahkemeleri ve siyasi muhalefetin yanı sıra Şin Bet'le de mücadele etmek, yanında Güvenlik Bakanı olmadan mücadele etmek için çok zor bir görevdi.
Netanyahu savaş boyunca, acil Savaş Kabinesi'ni çökertmekten, eski Savunma Bakanı'nı tasfiye edip yerine deneyimsiz bir sadık adam getirmeye ve yeni İsrail Genelkurmay Başkanı'nın orduyu yeniden şekillendirmesini sağlamaya kadar tüm rakiplerini temizlemekle uğraştı. Şimdi de İbrani basınında çıkan haberlere göre önümüzdeki iki hafta içinde istifa etmeye hazırlandığı anlaşılan Shin Bet şefinin peşine düştü.
Netanyahu İktidarı Ele Geçirmek İçin Yerleşimcileri Kullandı
1996 yılının Mayıs ayında Netanyahu, siyaset bilimcilerin İsrail tarihindeki “en kritik seçimlerden biri” olarak tanımladıkları bir seçimde İşçi Partisi lideri Şimon Peres'i yenerek ilk kez İsrail Başbakanı oldu.
Don Peretz ve Gideon Doron'un ‘Middle East Journal’ için kaleme aldıkları 'İsrail'in 1996 Seçimleri: İkinci Bir Siyasi Deprem mi?’:
"Bu seçimler, biri başbakanın doğrudan seçildiği, diğeri de Knesset üyelerinin seçildiği iki oy pusulalı ilk sistemdi. Yeni sistem, başbakanlığın hükümet koalisyonları kurmak için gereken pazarlıklara olan bağımlılığını azaltarak güçlendirmeyi amaçlıyordu. Ancak sonuç daha hizipçi bir parlamento oldu. İki büyük parti, İşçi Partisi ve Likud, büyük ölçüde zayıfladı ve şaşırtıcı bir şekilde dini blok ve etnik veya özel çıkarları temsil eden birkaç yeni parti önemli bir etki kazandı."
İsrail'in siyasi sistemindeki bu değişim ilk olarak, yaklaşık otuz yıldır iktidara gelip giden Netanyahu tarafından yönetildi. Bu süre zarfında bir dizi sağcı parti, hareket ve popüler figürü yöneten Netanyahu, İsrail'in sosyo-politik dengesini kendi lehine dikkatlice ayarlayarak iktidarda kalmasını sağladı.
Netanyahu 1999 seçimlerindeki yenilgisinin ardından siyasetten çekilmiş olsa da 2009 yılında iktidara geri döndü. İsrail'in dört yıldan kısa bir süre içinde beş seçime neden olan siyasi bir kasırga geçireceği 2018 yılına kadar İsrail başbakanlığı Netanyahu'nun elinde kaldı.
Ancak, 2021 yılında Yair Lapid ve Naftali Bennett'in başbakan olarak görev yapmasına izin veren bir güç paylaşım koalisyonuna kısa bir süreliğine pozisyonunu kaybettikten sonra, hükümetin kontrolünü yeniden ele geçirmek için bir zamanlar Knesset için çok radikal olduğu düşünülen dini-sert gruplarla çalışmaya karar verdi.
İsrail Başbakanı uzun süredir İsrailli yerleşimci hareketi içindeki çeşitli figürlerle bağlarını sürdürüyordu, ancak son seçim döngüsüne kadar koalisyon hükümeti kurma konusunda hiçbir zaman birincil faktör olmamışlardı. Aslında, Ben-Gvir'in yerini almasından önce Otzma Yehudit Partisi'ni yöneten aşırı dinci Michael Ben-Ari'nin 2019'da Knesset'te bir koltuk alması yasaklandı.
Otzma Yehudit, 2022'de Bezalel Smotrich başkanlığındaki Dini Siyonizm Partisi ile bir ittifak kurarak koalisyon hükümetinde ikinci en büyük sandalyeye sahip parti olacaktı. Netanyahu'nun Dini Siyonizm bloğunu koalisyondan çıkarması halinde koalisyon çökeceğinden, bu blok Netanyahu'nun siyasi bekası için elzemdir.
Ateşkes Üzerindeki Etkileri
İsrail'in Gazze'ye yönelik soykırım saldırılarını sürdürmesine bakacak olursak, belirli hedeflere ulaşmak için gerçek bir askeri planın olmadığı gün gibi ortada. İsrail hükümeti muğlak ifadelerle “Hamas'ı ezmekten” ve esirleri zorla geri getirmekten bahsediyor ki bunların hiçbirini gerçekleştirmeye yakın bile değil.
Bunun yerine, ordularının tükendiğini, 100.000'den fazla yedek askerin göreve gelmeyi reddettiğini bilen ve tutarlı bir stratejisi olmayan İsrail, sadece cinayet olsun diye cinayet işliyor.
Mevcut “strateji”, her gün sivilleri katlederken ve hiçbir stratejik amacı olmayan mahallelerin boşaltılmasını emrederken, tüm yardımları kesmek - tüm insani gıda ve tıbbi yardımların yedi hafta boyunca kesilmesiyle sivil nüfusu toplu olarak cezalandırmak -. İsrail ordusu Filistinli direniş gruplarıyla savaşmak yerine, öncelikle korunan bölgelerde ve açık arazilerde kaldı.
Sonra zaman zaman İsrail üst düzey liderliğinin soykırımcı saçmalıklarını, Gazze'yi etnik olarak temizleme, ilhak etme, bölgenin bazı kısımlarını yeniden işgal etme ya da yerleşimleri yeniden inşa etme vaatleriyle birlikte duyuyoruz. Her bir “plan” bir önceki kadar ırkçı ve psikopatça olmakla birlikte bir öncekiyle çelişiyor.
Netanyahu, içerideki tüm muhalif sesleri tasfiye ederken, ateşkes müzakerelerine liderlik eden Shin Bet ve Mossad'ın yetkilerini de elinden almaya karar verdi ve Gazze'deki ateşkes/tutuklu değişimi dosyasını yürütme sorumluluğunu yakın yardımcısı Ron Dermer'in kontrolüne verdi.
Diğer bir deyişle, İsrail Başbakanı müzakereleri istediği kadar oyalamak için tam kontrole sahip, ta ki başka bir anlaşma yapmanın kendisi için siyasi olarak uygun olduğunu görene kadar, ki bu anlaşmanın ne zaman bozulacağına da kendisi karar verecek.
Netanyahu'nun gündemini ve ülke içindeki mücadelelerini anlamak, bir ateşkes anlaşmasının ne zaman mümkün olacağını tahmin edebilmek için çok önemlidir. Trump yönetimi söz sahibi olsa da, İsrail Başbakanı siyasi çalkantılar içindeyken ona karşı çıkması pek olası değil; ne de olsa Donald Trump İsrail'i eleştirenleri susturmak için kendi anayasasını ihlal edeceğini çoktan gösterdi. Dolayısıyla Trump'tan aniden Netanyahu'ya karşı çıkmasını beklemek hayal kırıklığıyla sonuçlanacaktır.
*Robert Inlakesh, gazeteci, yazar ve belgesel film yapımcısıdır. Filistin konusunda uzmanlaşarak Orta Doğu'ya odaklanmaktadır.
HABERE YORUM KAT