Katil Esed’in Kuzeni Rami Mahluf’un Feryadı
“Düşmesin” ve “yıkılmasın” diye 500 binden fazla insanın katledildiği “İsrail’e Karşı Direniş Cephesi”nde Katil Esed’in kuzeni Rami Mahluf’tan feryad…
Taha Kılınç, Yeni Şafak gazetesinde yayınlanan makalesinde Katil Esed’in kuzeni ve Esed rejiminin en güçlü oligarkı Rami Mahluf’un Esed’e itirazlarını yorumluyor:
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in kuzeni -teyzesinin oğlu- Râmî Mahlûf, geçtiğimiz hafta üç gün arayla yayınladığı videolarla, rejimin bazı tasarruflarına yönelik açık eleştirilerini dile getirdi. Üslubundan ve konuşmasının çerçevesinden direkt olarak Esed’e ulaşamadığı anlaşılan Mahlûf, sahip olduğu şirketlere getirilen ilâve vergilerden ve çalışanlarının gözaltına alınmasından şikâyet ediyordu. 3 Mayıs tarihli ikinci videoda kullandığu şu ifadeler, Suriye’deki rejimin kenetlenmiş ve dışarı kapalı yapısı düşünüldüğünde dikkat çekiciydi: “Sayın Başkan! Bu insanlar senin sadık destekçilerin. Durum şu anda çok tehlikeli bir hal aldı. Eğer bu şekilde devam edecek olursak, ülkenin içinde bulunduğu vaziyet çok daha zorlaşacak...” Sesinde, yalvarmadan ziyade kendine güven, endişe ve uyarı tonları baskındı.
Beşşar Esed’in annesi Enîse Mahlûf’un yeğeni olan Râmî Mahlûf, telekomünikasyon, inşaat, sivil havacılık ve bankacılık başta olmak üzere, Suriye’de ekonominin can damarı olan önemli sektörleri kontrol etmesiyle ünlü. Yapılan tahminlere göre, Suriye’deki ekonomik faaliyetlerin yüzde 60’dan fazlasının kazancı, doğrudan veya dolaylı olarak Mahlûf’un kasasına akıyor. Mahlûf, edindiği ve yönetimini üstlendiği muazzam servetle, uzun yıllardır hem rejimi besleyen hem de görevi muhalifleri katletmek olan paramiliter çeteleri finanse eden isim olarak biliniyor. Suriye gibi bir ülkede, milyarlarca doları bulan bu servetin kaynağı ancak yolsuzluk olabileceğinden, Mahlûf, halkın ciddi bir kesiminin de nefretini kazanmış bir figür. Tüm bunlar, onun rejime bayrak açmaktaki “cesaretini” şaşırtıcı ve sorgulanabilir hale getiren noktalar.
Râmî Mahlûf’a yönelik operasyonların ilk işareti, geçtiğimiz yılın ağustos ayında gelmişti. Mahlûf’un oğullarının Dubai’deki sefahat dolu hayatları sosyal medyaya düşünce, Esed’in emriyle, milyarder işadamının ev hapsine alındığı söylentileri dile getirilmişti. Hatta basın-yayın organlarında “Esed, Rusya’ya olan borçlarını ödeyebilmek için, kuzeninin mal varlığına el koydu” şeklinde analizler bile çıkmış, bazı siyasî gözlemciler, Şam’da yaşananları Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın kuzenlerini Riyad’daki lüks Ritz Carlton Hotel’e hapsetmesine benzetmişti.
1970’den bu yana, yani tam 50 yıldır Suriye’yi yönetmekte olan Esed rejimi içinde, bugünküne benzer bir gerilim, 1984’te Hâfız Esed’le kardeşi Rifat arasında yaşanmıştı. Hama Katliamı’nın ardından ülke içinde güç dengelerini değiştirmeye soyunan Rifat Esed’in ağabeyine bayrak açarak onu devirmeye kalkışması, sonunda Hâfız’ın kazandığı bir kavgaydı. Neticede Rifat Esed ülkesini terk ederek Paris’e yerleşmek zorunda kaldı, Hâfız Esed de 2000’deki ölümüne kadar Suriye’nin tartışmasız hâkimi konumuna yerleşti. Hâfız, kardeşiyle mücadele ederken tepesinde ne İran ne de Rusya vardı. Halk ayaklanması vahşi bir şekilde bastırıldığından, karşısında muhalefet de yoktu. Ayrıca dönemin Ortadoğu konjonktüründe, elini güçlendiren birçok dış unsur da mevcuttu. Buna, ülkede başlattığı ekonomik hamlelerin halka nispî yansımaları da eklendiğinde, Hâfız Esed’in ipleri kolayca ele almasının nedenlerini anlamak zor değildi.
Beşşar Esed ise, babasının sahip olduğu bütün bu avantajlardan mahrum bugün. Rusya ve İran gibi iki dış güç, Suriye topraklarında nüfûz yarışına girişmiş durumda. Karısı Esmâ’nın ekonomik ve politik hırslarıyla, kardeşi Mâhir’in canavarca yöntemleri, Esed’in etrafındaki başlıca hareket sâikleri. Harabeye dönmüş bir ülkede, dağılmış bir ekonomi ve siyasal sistem, imar bekleyen şehirler ve daha birçok sorunla, Beşşar Esed’in “ülkenin hâkimi” olduğunu söylemek mümkün değil. Görünürde koltukta o otursa da, aslında iplerin Rusya ve İran’ın elinde olduğunu herkes biliyor.
Bu hengâmede Râmî Mahlûf’un hem bu kadar cüretkâr konuşabilmesi hem de hâlâ Şam’da bulunabilmesi şüphe uyandırıyor. Ortaya atılan teorilerden biri, Mahlûf’un Rusya adına hareket ettiğini ve Ruslardan sufle aldığını ifade ediyor. Beşşar Esed ve yakın çevresini siyasî bir çözüme zorlamak ve savaş sonrasında Suriye’nin dizaynında Moskova’nın çıkarlarını koruyacak bir çerçeve çizebilmek için, Mahlûf’un, kuzeninin üstüne “salındığı” şeklinde bir görüş bu. Mahlûf şu durumda, “Moskova Muhibleri Cemiyeti”nin Dimaşk şubesi sözcüsü olarak görünüyor. Esed’in, teyze oğlunun arkasındaki elleri görebilecek kadar zeki olduğu var sayılıyor.
Evet, “düşmesin” ve “yıkılmasın” diye 500 binden fazla insanın katledildiği “İsrail’e Karşı Direniş Cephesi”nden son haberler bu şekilde…
HABERE YORUM KAT