Katar sermayesine düşmanlık yapanlar İngiliz sermayesine el açmaktan utanmıyor
İngiltere’ye gidip, “temiz para” iddiası ile para dilenen Kemal Kılıçdaroğlu’na, biz şimdi “Mandacı Kemal” dersek, haksızlık mı etmiş oluruz? İngiliz muhibliği eleştirisi getirsek, yanlış mı söylemiş oluruz.
Ali Karahasanoğlu, Yeni Akit gazetesindeki yazısında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “İngiltere’te temiz para bulmaya gidiyorum” sözlerini değerlendirdi:
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun İngiltere ziyareti, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da gündemine girdi..
Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun, “temiz para” getirme vaadi ile gittiği İngiltere ziyareti için, “Temiz para arıyormuş, gittiği yer dünyanın iliğini sömürenlerin kapısı.” sözleri ile, olayı özetledi..
Gerçekten de..
İngiltere, Ortadoğu’daki petrol kuyularının sömürüsünü en üst perdeden yapan bir ülke değil mi?
“Temiz para” dediğiniz, o sömürüler sonucu elde edilen paralar değil mi?
Afrikası’ndan Türki Cumhuriyetlerine kadar..
İngiltere’nin elini uzatmadığı bir bölge var mı?
İngiltere’ye “temiz para” için gittiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, önce bu “aklama”yı niye yaptığını anlatmalı..
İngiltere’nin sömürü düzenini aklaması için, kendisine vaad edilen ne?
Hele hele, Katar’dan gelen yatırım amaçlı paralar için, “Katar Katar satıldık” diyenler..
Şimdi hangi yüzle, İngiltere’den para getirmeye gittiklerini söyleyip, üstelik bir de İngiltere’nin parasını, “temiz para” olarak ilan edebiliyorlar?
Şunu da çok iyi biliyoruz..
Kılıçdaroğlu’nun da bilmemesi mümkün değil..
Ortadoğu ülkeleri üzerindeki İngiltere sömürüsü, öyle bir noktaya gelmiş durumda ki..
Suudi Arabistan’ın ve diğer komşu ülkelerin petrol şeyhlerinin büyük çoğunluğu, İngiltere’ye milyarlarca dolarlık para transferi yapıyorlar..
En basitini söyleyeyim..
Türkiye’nin de bir dönem mesafe koyduğu Suudi Veliaht Prensi, İngiltere’de daha geçen yıl, bir futbol takımını satın aldı.
Hem de ne fiyata?
Tam 352 milyon avroya..
Bir fabrika değil..
Bir üretim merkezi değil.
Bir taşınmaz değil..
Bir futbol takımına (Newcastle United), 352 milyon avro, aktarılıyor.
İngiltere, “Hoop arkadaş, biz sizi Cemal Kaşıkçı cinayeti olayından tanıyoruz. Sizin burda futbol takımı alma bahanesi ile para yollamanıza izin veremeyiz” dedi mi?
Demedi..
“Gelsin paralar. Ohh ne güzel bu mangırlar” dedi..
Katillikle suçladıkları adamın, kendi ülkelerine futbol takımı için gönderdiği parayı, daha doğrusu suçunun üstünün örtülmesi için verdiği sus payını, İngiltere aldı, cebe indirdi..
Ardından Kemal Kılıçdaroğlu sahneye çıkıp, “İngiltere’de temiz para var. Onu Türkiye’ye getirmeye geldim” dedi..
Böylece ne oldu.
Hem İngiltere’yi akladı..
Hem de, Suudi Arabistan’dan direkt gelebilecek paraları, daha önce “Katille kaç dolara anlaştınız” sözleri ile engelledikleri için..
İngiltere’nin komisyonunu alarak, Suudi parasını Türkiye’ye yönlendirmesinin organizesini yapmış oldu..
Akılsızlığı görüyor musunuz?
Suudi Arabistan’ın parası, direkt Türkiye’ye gelse, “Katille niye anlaşıyorsunuz” denilerek önleniyor.
Suudi Arabistan’ın parası “kirli para” ilan ediliyor..
Suudi Arabistan’ın “kirli parası”, İngiltere’ye gidiyor..
“Kirli para” anında Kemal bey tarafından “temiz para” olarak tanımlanıyor..
Sonra da Türkiye’ye getirilmek isteniyor..
Verdiğim örnek, Suudi Arabistan’dan İngiltere’ye 5 yılda, 6 yılda giden, nadiren yaşanan bir para transferi değil..
Defalarca yaşanan, milyarlarca dolarlık transferlerden, sadece somut ve tek bir örnek..
Daha bunun gibi, Suudi Arabistan ve diğer Ortadoğu devletlerinden İngiltere’ye, onlarca para transferi var.
Bu gerçeklere rağmen, İngiltere’ye gidip, “temiz para” iddiası ile para dilenen Kemal Kılıçdaroğlu’na, biz şimdi “Mandacı Kemal” dersek, haksızlık mı etmiş oluruz?
İngiliz muhibliği eleştirisi getirsek, yanlış mı söylemiş oluruz.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı vesilesi ile, bu solcu kafalar, M. Kemal istismarı ile karşımıza çıkan CHP’liler, dindar insanları ne ile suçladılar?
“Vahideddin, İngiliz mandası istiyordu. Başaramayınca da, İngiliz gemisi ile yurtdışına kaçtı.”
Affedersiniz, bugün Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “temiz para” güzellemeleri ile İngiltere’ye gitmesi, Ortadoğu’daki müslüman ülkelerin paralarını sömüren İngiltere’nin parasını “temiz para” ilan etmesi, İngiliz mandacılığı değil de nedir?
Daha bu yılın başında “Türkiye ekonomisi, Londra’daki bir avuç tefeciye teslim edildiği” diyen Kılıçdaroğlu, şimdi Londra’ya gidip, ordaki parayı, “temiz para” ilan etmesi, bir “akıl tutulması” değilse, nedir?
Şunu da hatırlatalım, Türkiye’den kaçan birçok Fetöcü, bugün İngiltere’de yaşıyor.
Türkiye’yi sömüren, insanların dini duygularını istismar ederek “zekat ve kurban paraları” üzerinden şirketlerine para aktaran FETÖ’cülerin bir kısmı da, zoru görünce, İngiltere’ye kaçtılar. Bunların başında, Akın İpek geliyor..
Fetullah Gülen için, “Bir gülümsemesine, dünyaları feda ederim” diyen, çünkü FETÖ’nün paralarını şirketlerine aktaran Akın İpek, şimdi İngiltere’de, haram paraları yiyor..
Kemal bey ise, Akın İpek’e bir gönderme yapıp, “Burda haram para yiyenler var. Onları, iktidarımızda nefes aldırmayacağız. Buranın parasına temiz dedik ama, burda kirli paralılar da var” demesi gerekir iken..
Bakın ne diyor:
“Türkiye’den kara parasını kaçıran bazı sözüm ona aileler ama gerçekte çeteler, gayrimenkullerini tek tek bu semte dizdiler. Diyorlar ki ‘Bay Kemal’ler iktidara gelince kaçacak yerimiz olsun. Bakın ey çeteler, kaçmayı düşündüğünüz sokaktayım şu an.”
Kemal bey bir yandan İngiltere’yi “temiz para”nın merkezi ilan ediyor. bir yandan da, İngiltere’nin bir lüks semtini “Haram para ile alınan evlerle dolu semt” olarak tanıtıyor..
Doğrudur, o semtte bazı haram para yiyenlerin evleri olabilir.
Ama o haram para yiyenler, Fetöcülerdir..
Yoksa..
Kemal bey taaa 7 yıl önce Erdoğan için, “Kaçacak, bakın göreceksiniz, kaçacak” demişti. Ama söyledikleri yalan çıkmıştı..
Şimdi yeni bir yalan ile karşımıza çıkıyor Kemal bey..
8 yıl önce İngiltere’ye kaçan ve halen orada yaşayan Akın İpek’in kapısına dayanamıyor da..
“Ben iktidara gelince kaçacak olanlar var” deyip algı oluşturuyor..
Böylece Kemal bey, FETÖ’den yana tavır aldığını ispatlamış oluyor..
Bir siyasetçi, yurtdışına kaçıp, bugün halen orda kaçak yaşayanları eleştirmeden, “Yarın kaçacaklar olacak, onların kapılarına dayanacağım” derse..
Bu söylemde kim, minnacık bir samimiyet görebilir?
HABERE YORUM KAT