Kardan Aydınlık Sabahlara Adanan Bir Güzel Aile: Barakatiler
“Üsküdar’da Suriyeli Anne Kız Evlerinde Katledildi!” haberini ilk duyduğumda aklıma hemen Sakarya’da vahşice katledilen yirmi yaşındaki Emani el-Rahmun ile 10 aylık erkek bebeği Halaf el-Rahmun geldi. Sonra daha 3 gün önce Mersin’de su sattığı plajda tam 25 bıçak darbesiyle katledilen Suriyeli minik muhacir 5 yaşındaki Muhammed geldi aklıma. Başını ırkçı, mülteci düşmanı siyasetçilerin çektiği anti-muhacir kampanyasının en zirve yaptığı dönemde Emani ve bebeği katledildi. 5 yaşındaki Muhammed ise yine ana muhalefet partisi lideri de olan bir siyasinin fındık ücretindeki düşüklüğün sebebinin Suriyeli muhacirler olduğunu ilan etmesinin hemen akabinde katledildi. Ve ertesinde de yüreğimizi yaralayan Üsküdar’daki vahşi katliam!
Üsküdar’da katledilen Surİyeli muhacir kardeşlerimiz ise 60 yaşındaki Ouruba Barakat ile 22 yaşındaki kızı Halla Barakat. 2 isim de Baas çetesinin suçlarını dünyaya duyurmak için canla başla çalışıyorlardı.
“Barakat” ailesinin kardan aydınlık sabahlar için verdikleri ilk kurban da değildi bu iki hanım efendi. Filistin’den Suriye’ye, Türkiye’den Amerika’ya uzanan ve Allah rızası için verilen çabaların şehadetle taçlandığı uzun, trajik bir hikâye Barakati ailesinin yaşadığı.
Şaza Barakati
Gazze’de Filistinli kardeşlerimize yönelik ambargo ve katliamlara dikkat çekmek için yola çıkan Dünya’da “Özgürlük Filosu” Türkiye’de ise “Mavi Marmara” ismiyle öne çıkan seferin bir yolcusu da Şaza Barakati hanımefendiydi. Kendisi Suriyeli. Mavi Marmara’ya katılmasıyla Suriye’de hayat kendisine ve ailesine zindan edildi. Takibatlar tutuklamaya kadar vardı. Ailenin kimi üyeleri Ürdün’e kendisi de Türkiye’ye gelmek zorunda kaldı. Suriye’de Esed diktatörlüğüne karşı başlatılan intifada için burada elinden geleni yaptı/yapıyor. Baas ve destekçisi rejimlerin barbarca bombardımanından kitleler halinde kaçan Suriye halkına Türkiye’de yardımcı olmak için imkansızlıklar içinde de olsa Mülteci Okulları dahil bir çok güzel çabanın öncülüğünü yaptı, pek çok çalışmanın içinde yer aldı. Eşi Ürdün’de olduğu için o Türkiye’de çocuklarına aynı zamanda bir baba da oldu.
Ömer Barakati
Şaza hanımın boylu poslu yakışıklı oğlu. Suriye’de patlak veren halk isyanı “Şam Şeytanı” ve destekçilerince katliamlarla durdurulmaya çalışılınca halkın kendisini savunması da kaçınılmaz oldu. Her gün internete düşen katliam görüntüleri genç Ömer’in kalbini burkuyordu. Kardeşleri acılar içinde iken o burada nasıl durabilirdi. Sözünden çıkmadığı biricik annesini zar zor ikna edebildi. Hünerle çaldığı gitarını odasının duvarını tutup asrın mezalimin yaşandığı topraklara halkına zulmedenlere hesap sormak için gitti. 16 yaşında yeryüzün en zalim ve en haysiyetsiz diktatörlüğü ile yüzleşecek kadar cesur, annesinin onayını almak için gözyaşı dökecek kadar merhametliydi. Hama’da şehit düştüğünde tarihler Ekim 2012’yi gösteriyordu. Ve bu tarihte Baas canavarının Suriye’de katlettiği canların sayısı 50 bini bulmuştu.
19 Ekim’de Türkiyeli kardeşleri ve ailesi onun için Fatih Camii’nde gıyabi cenaze namazı düzenlediler. Babası Ürdün’den koşup cenazesine katıldı ve cenaze namazını da o kıldırdı. Şaza hanım gözyaşlarıyla “Şehidimin düğününe hoşgeldiniz!” diyerek selamlamıştı namaza iştirak eden bir avuç Müslüman’ı. Şaza hanım o gün hayıflandığı ve anlamlandıramadığı şey ise şuydu: 2006’da İsrail Lübnan’a saldırdığında evlerimizi ve tüm imkânlarımızı Lübnan halkı için seferber etmiştik. Ama şimdi kendilerine Hizbullah diyen Lübnanlı grup Esed’le birlikte bize, Suriyemize saldırıyor! Şaza hanım bunu dediğinde İrancı zevatın utangaç biçimde Esed’i savunduğu günlerdi daha! Köprülerin altında daha akacak çok su vardı.
Deah Shaddy Barakat
23 yaşında. Şaza hanımın yeğeni. Diş doktoru.
2015’in Şubat ayında Amerika’dan kara bir haber geldi. Amerika’dan Müslümanlar için güzel bir haber gelmesi de şimdilik oldukça zor görünüyor zaten.
Kuzey Carolina Üniversitesi yakınlarındaki Chapel Hill bölgesinde bir apartman dairesinde meydana gelen olayda, 23 yaşındaki Deah Shaddy Barakat ve eşi 21 yaşındaki Yusor Muhammed ile 19 yaşındaki Yusor Muhammed'in kız kardeşi Razan Muhammed Ebu-Salha evlerinde silahla vurularak öldürüldü. 3 pırıl pırıl Müslüman Trump destekçi olduğu ortaya çıkan bir terörist tarafından silahla vurularak katledildiler.
Shaddy Suriyeli eşi Muhammed ise Filistinliydi. Bu üç Müslüman için hiçbir ülkede olağanüstü toplantı olmadı. Beyaz Saray’da bayraklar yarıya inmedi. Sözde de olsa liderler kınama yarışına girmediler. Tıpkı Ömer Barakati için Fatih’te toplanan bir avuç Müslüman gibi bir topluluk bu kardeşimiz için son görevlerini yerine getirdiler.
Bu aile Amerika’da yaşamalarına rağmen Filistin ve Suriyelilerin kaldığı mülteci kamplarında onlarca güzel iş yaptılar. Defalarca Türkiye’de ki kampları ziyaret edip anne ve babalarını yitiren çocukların acılarına merhem olmaya çalıştılar. Shaddy katledildiğine Türkiye’de Suriye sınırına yakın bir yerde mülteciler için bir diş kliniği açmak için uğraşıyordu. İşin yarısını da halletmişti. Shaddy, Muhammed ve Salha demokrasinin beşiği, medeniyetin kalbi Amerika’da Amerikan sistemi tarafından yetiştirilmiş bir katil tarafından katledildiler. Güzel işlerin arısı oldular ve güzel atlara binip gittiler.
Ouruba ve Halla Barakat
60 yaşındaki Orouba Barakat, Suriye'deki cezaevlerinde işkence gören muhaliflerle ilgili çok önemli röportajlara imza atmıştı. Orouba, Esed rejiminin cezaevi katliamlarıyla ilgili çok sayıda belgesel ve röportajı, İngilizce ve Arapça olarak dünyaya duyurmuştu.
Suriye'de iç savaşın ardından İngiltere'ye giden Orouba Barakat, bir dönem Birleşik Arap Emirlikleri'nde yaşadıktan sonra İstanbul'a gelmişti.
Orouba Barakat'ın genç gazeteci kızı Halla Barakat ise, Huffington Post Arabi'de editör olarak çalışıyordu. 22 yaşındaki genç gazetecinin bir dönem TRT için de çalıştığı öğrenildi.
Orouba ve Halla evlerine giren katil veya katiller anne/kızın boğazlarını kesip vahşice katletmişler. Cesetlerin kokma ihtimaline karşı da cesetlerin üzeri kireçle örtülmüş. Cinayetin üzerinden ancak 3-4 gün geçtikten sonra bu menfur olay fark edilmiş. Cinayetin 1 numaralı şüphelisi olarak Baas diktatörlüğünün istihbarat teşkilatı Muhaberat gösteriliyor.
Şaza, Ömer, Shaddy, Muhammed, Salha, Orouba, Halla… Bunlar bizim kardeşlerimiz. Kendilerine sahip çıkamadık. En azından anılarına sahip çıkmış olalım. Belki yıllar sonra, kardan aydınlık günlerin sabahında geçmişten gelen bir tanıklık olur.
YAZIYA YORUM KAT