Kararsız seçmenden küskün seçmene evrilen AK Partililer...
Ersin Çelik, AK Parti'nin oy grafiğindeki düşüşün doğru değerlendirilemediği vakit küskün seçmenlerin savrulma ihtimaline dikkat çekiyor.
Ersin Çelik / Yeni Şafak
Küskünler Partisi!
Seçmen AK Parti’yi; kazandırmamak ile kaybettirme arasında çok ince bir yere oturttu. Şimdi elbette ve kaçınılmaz muhasebe zamanı. Bugün için “ben demiştim” demek ise en kolayı. Asıl şimdi herkes eteğindeki taşları dökmeli. Kıyasıya konuşulmalı. Sadece AK Parti kurmayları ve adayları değil, politika üretenlerin ve strateji belirleyenlerin de eleştirilerin odağında olması gerekiyor. Bu doğrultuda fikir üreten, yazan çizen, konuşan bizler de dâhil…
“Başkasına vermeye elim varmadı ama sana da küskünüm” diyerek sandığa gitmeyen seçmen iradesi, demokraside yeni bir ikaz etme, siyasete yön verme biçimi olarak karşımıza çıktı.
“Nerede hata yaptık?” sorgulaması yapılırken, AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan’a oy veren seçmenle birlikte seçilen ve seçilemeyen adayların profilleri de mutlaka analiz edilmeli.
Çünkü sandıktan çıkan neticeden görebildiğimiz kadarıyla AK Parti seçmeni dörde ayrılmış durumda:
1- AK Parti’den vazgeçmeyenler.
2- Sandığa gitmeyen AK Partililer.
3- Yeniden Refah’a yönelen AK Parti seçmeni.
4- Tepkisini CHP adaylarına oy vererek gösteren AK Partililer.
Geceden sabaha ortaya çıkan tabloya göre; “sandığa gitmeyen AK Partililer” yerel seçimlerin sonucunu direkt etkilemiş.
İstanbul’dan örneklendirirsek; seçmen sayısı 5 yılda 750 bin artarken, sandığa gitme oranı 2019’a göre yüzde 4,5 düşmüş. Ekrem İmamoğlu Mart 2019 seçimlerinde 4 milyon 169 bin oy almış ve rakibini 13 bin oyla geçmişti. İmamoğlu, pazar günkü seçimlerde 4 milyon 432 bin oy alarak oylarını 370 bin artırdı. Murat Kurum ise 3 milyon 430 bin oyda kaldı ve AK Parti’nin 2019’daki oyunun 726 bin gerisine düştü. Buradan bir okuma yaparsak AK Parti’nin potansiyel 1 milyon seçmeninin sandığa gitmediğine dair kaba bir veri çıkıyor. Yeniden Refah’ın aldığı 226 bin oyu da katarsak 1 milyonun da üzerine çıkıyor. İstanbul’da iki aday arasındaki fark da 1 milyon 50 bin oy.
AK Parti’nin kaybettiği ve ucu ucuna kazandığı çok sayıda şehir ve ilçelerde de dikkat çeken bir tablo var: Örneğin; AK Parti’nin 16 bin oyla kaybettiği Eyüpsultan’da 60 bin seçmen sandığa gitmemiş. Yine Üsküdar’da Hilmi Türkmen gibi hizmetleriyle adından söz ettiren bir aday olmasına rağmen 80 bin seçmen sandığa gitmemiş. Üstelik Üsküdar’da seçmen sayısı 2019’a göre değişmemiş. AK Parti kesin olmayan sonuçlara göre Beykoz’u 1430 oyla kaybettiği görünüyor. İtiraz edilen sandıklar var, YSK inceliyor ancak şu tablo hayli dikkat çekici: Seçmen sayısının 4 bin 500 arttığı ilçede CHP adayı 2019’da 12 bin oy alan İYİ Parti’nin oylarını almış. AK Parti adayı ise 7 bin 500 oy kaybı yaşamış. Beykoz’da Yeniden Refah’ın 4 bin oyu var. İlçede kullanılmayan oy ise 35 bin civarında.
Net olan şu: AK Parti seçmeni tepkisini ya sandığa gitmeyerek ya da Yeniden Refah ve kazanacak karşı adaya oy vererek göstermiş. Yani anketlerde görülen ve son haftalara kadar da sonucu değiştirecek oranda olan “kararsız seçmen” hanesinin yerini 31 Mart’ta “küskün seçmen” kitlesi almış durumda. Aralarındaki fark ise çok büyük; anketin sonucu değişiyor, tahminler tutmuyor lakin sandık sonucu asla değişmiyor.
İşte bugünden başlayarak AK Parti’nin seçmeninden oy alamamasının temelindeki nedenler enine boyuna konuşulmalı. Dokuz ay önce Erdoğan’ı yeniden Cumhurbaşkanı, AK Parti’yi de birinci parti yapan halkın, 22 yılın sonunda ortaya koyduğu tepkinin nedenlerini tespit etmek kadar “kırılganlıkları” da doğru anlamlandırmak gerekiyor.
Emeklilerin beklediği ve “AK Parti içinden de oluşturulan beklentiye rağmen” yapılmayan düzenleme, hayat pahalığı ve doğru olmayan aday tercihleri, bazı adaylarla ilgili tartışmalar hemen herkesin ortak fikri. Ancak AK Parti’yi 22 yıldır iktidarda tutan taban ile bu tabanın ana omurgası olan mütedeyyin ve dindar seçmenin eleştirilerine kulak verilmeli. Vitrinde tutulan bazı isimlere gösterilen tepkilerin sandıkta ete kemiğe büründüğünü artık görmek gerekiyor.
Ve Gazze… Soykırıma karşı yetersiz kalındığı görüntüsü ve ağırlıklı AK Parti seçmeni olan insanlar İsrail’e tepki olarak CocaCola’yı, Starbucks’u boykot ederken Türk şirketlerinin İsrail ile ticaretini sürdürmesi küskünlüğün nihai sebepleri arasında yer aldı. Şubat ayında bu köşede böyle bir kırılma olduğunu yazmıştım, çünkü sosyal çevremizden, sosyal medya yazışmalarımdan ve özellikle de Filistin İnisiyatifi etkinliklerinde böylesine bir tepkiyi, küskünlüğü fazlasıyla gördük. Bu arada kızgın ve kırgın olmasına rağmen sandığa son gün giden seçmenin bir kısmının “CHP mi kazansın” diyerek AK Parti’ye oy verdiğini de söylemek gerek.
Ezcümle; AK Parti’nin tabanında başka partilere yönelmemiş bir “Küskünler Partisi” var ve kırılganlıklarının tamir edilmesini bekliyorlar. Güçlüler, çünkü partilerini birincilikten ettiler. Geri döneceklerdir çünkü henüz bir arayış içine girmediler. Bu gruba, Yeniden Refah’a giden ve hâlâ Erdoğan seçmeni olanların önemli bir kısmı da dâhil edilmeli.
Zor ve hassas bir süreç. Başta kendime, bir önerim olacak: Sosyal medyadaki “yankı odalarını” konuşurken ve de anlatırken insanların benzer propagandaların esiri edilerek manipüle edildiğine dikkat çektik hep. Ancak sosyal hayatta içine tıkıldığımız ve duvarları daha da aşılmaz olan "yankı salonlarında" olduğumuz gerçeğini es geçtik. Doğru tespitler yapmak için yankı salonlarından çıkmak ve başka seslere, eleştirilere, kızgınlıklara kulak vermek gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim gecesi sıcağı sıcağına yaptığı konuşmasında, “Millet mesajını verdi. 31 Mart bizim için bir bitiş değil aslında bir dönüm noktasıdır” diyerek aslında kurmaylarını yankı salonlarından çıkmaya da davet etti.
HABERE YORUM KAT