Kararlılık Fırtınası ‘Özel Bir Mesajdır’
Mutlu Yemen, kirli ve yayılmacı İran'ın sabotajlarından uzak duramadı. Tıpkı Irak, Suriye ve Lübnan'da olduğu gibi. Körfez Ülkeleri İşbirliği Konseyi'nin (KİK) üyelerine tehditleri sürerken, diğer taraftan İran Mekke'ye ve Medine'ye de göz dikmiş durumda.
Tarık el-Haşimi/ Yeni Şafak
Bu artık bir sır değil, İranlı yetkililer bunu utanmadan söylüyor ve korkmadan bu yönde açıklama yapıyorlar.
İran'ın zorbalıkla ihracatını yapmak istediği model, uygunsuz olup ülkelerin kalkınma ihtiyaçlarını karşılamamakta. İç barışı ve halkların onurlu yaşaması konularına değinmeme bile gerek yok. İran bu hedefleri doğrultusunda pragmatik bir şekilde ilerlemekte, toplumların içine sızıp fitneleri ekip halkları ayırıyor ve ülkeleri bölüyor. Hedefi de o ülkeleri ele geçirmek ve egemenliğini sürmektir. Bu tahrikçi politikaları aynı vatanın evlatlarını biribirine düşürmeyi ve birbirlerini öldürmeyi meşru kılıyor. Bu temsili savaşın en önemli kaybedeni halkın ta kendisi olurken, en önemli kazananı da İran oluyor.
İRAN'DAN KAOS İHRACI
Arapların da aralarında olmak üzere tüm dünya bu tablo karşısında uykuya dalmıştı ve erken davranmamıştı, hatta tehlikenin bile farkında değillerdi. Sebebi ise ya dalgınlık veya yanlış öngörü ya da yerinde olmayan fazla özgüven. Böylece bazı ülkeler ve başkentler İran'ın pençesine düştü, bu durum İran'ı Sasani İmparatorluğu'nun dirilişini ilan etmesine ve başkenti Bağdat olarak belirlemesine yola açmıştı. Hatta uluslararası boğazlara, denizlere ve körfezlere el koyduğunu deklare etmesine kadar cüretlendirmişti.
İran, Araplara kaos ihracatına son vermeyecek, hatta bu ihracatı Arap sınırlarında kalmayacak. İran Arapların komşusudur, Araplar da bu vaziyette sonsuza dek eli kolu bağlı kalmayacak. İran'ın bu politikaları ona uzun vadeli bir fayda sağlamayacak. Şüphesiz ki İran bu görüşünde yanılmıştır, çünki dünya çok değişti. Dünya İran'ın tehlikesini fark ederken o yalnızlığı seçti.
SABIR, ZAYIFLIK DEĞİLDİR
Araplar ise İran'a karşı sabırlı davrandı; İran ise, bu sabrı, zayıflığın getirdiği sessizlik olarak algıladı. Oysa ki bu böyle değildi. İran'ın bu yanılgısı, onu, boyundan büyük işlere, davranışlara sürükledi. Karşılık olarak Araplar yeni bir tavır sergilemek zorunda kaldı. Bu öyle bir tavır olmalıydı ki, içinde farklı bir mesaj barındırmalı. Belki İran bunu daha iyi anlayacak… “Kararlılık Fırtınası”. Tabii ki her tavrın bir bedeli var. İran da bize sadece iki seçenek bıraktı: Ya zelil yaşamak veya onurlu ölmek. Biz de tercihimizi yaptık.
HABERE YORUM KAT