HAKSÖZ-HABER

Bugün manşete taşınan “İçişleri Bakanlığı'ndan 29 Ekim kutlamalarına yasak” başlıklı haberin spotu aynen şöyle: “İçişleri Bakanlığı'nın valiliklere gönderdiği genelge ile Tören ve Kutlama Komitesi'nin etkinlikleri dışında 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına yasak getirildi. Malazgirt kutlamaları ve Cumhurbaşkanı'nın Giresun mitingine ise yasak uygulanmamıştı.”

İçişleri genelgesiyle kutlamalara yasak değil sınırlama getirildiği net bir şekilde  anlaşılmasına rağmen ‘yasak’ kavramını öne çıkartarak yapılan haber bir müddettir muhalefet hırsıyla hareket eden Karar’ın iktidara vurma adına her taşa sarılma eğilimini ortaya koyuyor. 

Bu durum haberin giriş paragrafında da net gözükmekte. İddia Cumhuriyet, Sözcü ya da Birgün’de okuduklarımızdan hiçbir farkı olmayan cümlelerle anlatılıyor: 

“Ayasofya’nın 350 bin kişi ile ibadete açılması Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Giresun'da miting yapması ve Malazgirt Zaferi etkinliklerinin günlerce kutlanmasına rağmen; 30 Ağustos Zafer Bayramı’ndan sonra 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’na da yasak geldi. İçişleri Bakanı Sülayman Soylu imzasıyla valiliklere gönderilen genelgede, Tören ve Kutlama Komitesi tarafından yapılan ve vali/kaymakam tarafından onaylanan tören ve kutlamaların haricindeki programlara izin verilmeyeceği bildirildi.” 

Karar gazetesi iktidara muhalefet edecekse ki etmeli, iktidarın insani ve ahlaki açıdan yanlış gördüğü uygulamalarına yönelmeli, bunları gündeme getirerek hesap sormalı. Ama bunun yerine resmi ideoloji tapınmasını öne çıkartmak tam bir zavallılıktır.  

Karar gazetesinin Cumhuriyet Bayramı kutlamaları adı altında sergilenen ulusal-faşist, ataist törenlere ne zamandan beri bu kadar merak sardığını bilmemekle beraber son zamanlarda içine düştüğü depresif halin hiç de hayra alamet olmadığını rahatlıkla görebiliyoruz. 

Nitekim önceki gün (25 Ekim) gazetenin Görüş sayfasında yer verdiği Prof. Dr. Niyazi Kahveci imzalı “Dinsel düşünüşün bitişi ve deizmin artışı” başlıklı makale gazetenin nerelere savrulduğunu gösteren net bir örnekti. Yazarın “Felsefe sorgular, din savunur, Sorgulamak beyni akışkan yapar, savunmak büzüştürür” türünden tezlerle süslediği ve bugüne dek ancak Cumhuriyet gibi gazetelerde görmeye alıştığımız türden bu yazının Karar’ın güzergahına dair pek iç açıcı bir manzara sunmadığı ortadaydı.